ford ercihan otomotiv
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden Türkiye Teknoloji Seçime Doğru
‘Temiz Bir Erzurum İçin Çöp Atma’
‘Temiz Bir Erzurum İçin Çöp Atma’
Erzurum vergide sıra atladı
Erzurum vergide sıra atladı
Gazze'de can kaybı 43 bin 764’e yükseldi
Gazze'de can kaybı 43 bin 764’e yükseldi
Yılsonu enflasyon beklentisi arttı
Yılsonu enflasyon beklentisi arttı
Ücretli çalışan sayısı açıklandı
Ücretli çalışan sayısı açıklandı
HABERLER>TÜRKİYE
13 Ekim 2015 Salı - 01:06

Davutoğlu gündemi değerlendirdi

Kendilerine yönelik ağır ithamların da olduğuna değinen Davutoğlu, "Herkes bizi tanır. Türkiye'de herhangi bir şiddete prim vermeyeceğimizi de herkes bilir. Tek bir damla kanın dökülmemesi için kendi bedenimizdeki bütün kanı feda edeceğimizi de herkes bilir.'dedi

Davutoğlu gündemi değerlendirdi

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Ankara'daki terör saldırısına ilişkin, "İki canlı bombanın, nasıl o meydana gelmiş, bombayı nasıl taşımış olabilecekleriyle ilgili bir tespite ulaşıldı. Bir isme çok yaklaşıldı. Yaklaşılan isim bir örgütü işaret ediyor" dedi.

Başbakan Davutoğlu, AK Parti Genel Merkezi'nden katıldığı NTV canlı yayınında, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.Ankara'daki terör saldırısına ilişkin soru üzerine Başbakan Davutoğlu, "Detayını veremeyeceğim şekilde, iki canlı bombanın profilinin yani nasıl o meydana gelmiş olabilecekleriyle veya bombayı nasıl taşımış olabilecekleriyle ilgili bir tespite de ulaşıldı" diye konuştu.

 "İsimlere ulaştınız mı?" sorusuna, "Bir isme çok yaklaşıldı" yanıtını veren Davutoğlu, "O isim bir örgüte işaret ediyor mu?" denilmesi üzerine "Ediyor" diye konuştu.

Saldırıyla ilgili kamera kayıtlarını izleyip izlemediği sorulan Davutoğlu, "Birçok şeyi emniyet sundu. Onları detaylı olarak biliyoruz, nasıl olduğunu, olayın seyri bağlamında. Ama şimdi vereceğimiz her bilgi bir soruşturmanın selametini etkileyebilecek şeyler" ifadesini kullandı.

"İzlediklerinizde 'önlem alınabilirdi' duygusu var mı?" diye sorulan Başbakan Davutoğlu, şunları söyledi:"İlk anda sorduğum, söylediğim şey, bundan sonra rutin güvenlik tedbiri olmayacak. Çünkü rutin olduğu, şu şekilde davranıldığı bilindiğinde terörist ona göre ayarlanıyor. Yani gördüğüm algı itibarıyla niye burayı, burayı da miting alanı kabul et. O zaman organizatörler buna itiraz ediyor, oradan oraya yürümek istiyorlar. O zaman oturup onlarla konuşacaksınız. Bunları hep tek tek kendi içimizde samimi şekilde, ben bu tür konularda ve diğer şeylerde detaya kadar inip bir şekilde tabloyu, resmi görmek ilkesine sadık kalırım."

"GETİRDİĞİ EK YÜKLER, EK RİSKLER DE VAR"

Terör örgütlerinden bu tür eylemlere yönelik tehditler olduğu belirtilerek, "Daha agresif önleyici tedbir neden düşünülmedi?" sorusuna Başbakan Davutoğlu, "Rutin dışı önleyici tedbirin çok uygulandığı yerler var" yanıtını verdi.

Davutoğlu bunları demokratik hukuk kuralları içinde uyguladıklarını vurgulayarak, şöyle konuştu:"Biliyorsunuz bu, bir eylem hazırlığı içinde ama bunu gerçek bir eyleme dönüştürmedikçe veya elinizde o eylemin olabileceğine dair bir veri olmadıkça tutuklayamazsınız. Türkiye, demokratik bir hukuk devleti. Dese ki savcı, 'Elinde ne delil var'. Bir saat sonra da serbest bırakılabiliyor. Bunda kimse hukuku da suçlayamaz çünkü Türkiye sebepsiz yere insanların tutuklanabileceği bir ülke değil. Ama bunun dışında engellenen birkaç örnek verdim. Şunu da ifade edeyim, özellikle PKK bağlamında, son derece başarılı bir terör operasyonu yürütülüyor, doğuda, güneydoğuda. Bunun getirdiği ek yükler, ek riskler de var. Yani birçok terör odağı olabilecek unsurlar, şu anda tasfiye edildi ya da gözaltına alındı. Aynı şekilde DEAŞ. Dikkat edin 23 Temmuz'dan bu yana yürütülen yoğun çabalar, mücadeleler içinde en önemli kadrolar bir şekilde ya tutuklandı ya irtibatları koparıldı, bunlar yapıldı. Ama meydanda bir büyük mitingde alınacak tedbirler bağlamında bütün bunlardan çıkartılacak dersler ve ayrıca da mutlaka alınması gereken tedbirler var. Rutin dışına çıktığınız zaman o rutin dışının da bir sınırı var demokratik, hukuk devleti içinde."

"BÜTÜN BOMBA ARAMALARI, TARAMALARI YAPILIYOR"

Davutoğlu, sebepsiz yere birinin alınıp tutulamayacağını, bunun hukuki bir süreci olduğunu hatırlatarak, "Türkiye'de intihar eylemi yapabilecek kişilerin belli bir listesi, şeyi dahi var. Takip ediyorsunuz ama bunun öyle bir eylemi gerçekleştirme anına kadar hukuk devleti olarak onu DHKP-C bağlamında birçok şey isimler, biliyorsunuz daha önceki bazı eylemciler, önceden de biliniyordu. Şey yaptığınızda bu sefer başka bir protestoyla karşılaşıyorsunuz. Dolayısıyla çok dikkatli, titiz yürütülmesi gereken bir mücadele, demokratik hak ve özgürlüklerden feragat etmeden yürütülmesi gereken bir mücadele" ifadelerini kullandı.

Bunu zor bir mücadele olarak nitelendiren Davutoğlu, özellikle son dönemde hafta sonları yurdun birçok yerinde onlarca mitingin yapıldığını belirterek, şunları kaydetti: "Her birisi için aldığınız tedbiri getiriyorsunuz fakat bin kişinin yürüdüğü bir şeyin içinde bir tek kişi miting meydanına gelmedikçe arandığı zaman da 'Ben daha miting meydanına gelmedim' diyebiliyor. Şimdi burada Ankara Garı'nda toplanmayı veya başka bir yerde toplanıp İstanbul'da veya başka bir yerde, büyük kalabalıklar halinde miting meydanına gelmeyi engellemek lazım ya da orada toplanacaklarsa oranın da miting meydanı gibi görülüp orada tedbir alınması lazım."

Yürüyüşlerde belli bir güzergahın kullanılarak alana gidildiği belirtilmesi üzerine Başbakan Davutoğlu, "Şu anda da o güzergahta ve Ankara Garı'nın etrafında, onun için ilk bilgi verildiğinde, 'Buraları aradınız mı' dedim. Bütün bomba aramaları, taramaları yapılıyor. Yok bomba. Oralarda bir bomba veya bir tehdit bırakılmıyor. Ama ne oluyor? Grubun içinde, 8 bin kişinin içine bir kişi girmiş oluyor canlı bomba olarak. Zaten zorluğu orada" dedi.

"GECE 04.30'DA BİRİSİ ANKARA'DA YAKALANDI"

"O kişinin bomba düzeneğini üzerine geçirmeden bir şekilde yakalanması gerekiyor" sözleri üzerine Davutoğlu, "O zaman da o güzergahın dışında bir barikat kurması gerekiyor. O güzergahın dışında kurulan barikat da şehrin önemli bir kısmını kapsayabilir" görüşünü paylaştı.

"Belki istihbarat çalışmalarıyla önüne geçilebilir, evinde yakalanması gibi" önerisine de Davutoğlu, şu karşılığı verdi:"Evinde yakalananları söylüyorum. Bundan 3-4 gün önce gece 04.30'da birisi Ankara'da yakalandı. Biz onu başka bir eyleme müteallik olarak düşündük ama aynı böyle bir eylemi de gerçekleştirebilirdi. Dolayısıyla çok sayıda potansiyel suçlunun olabileceği bir tabloda mutlaka alınması gereken ek tedbirler var, bunları almak durumundayız."

Diyarbakır ve Suruç'taki patlamalarla ilgili arka planların, bunların arkasında kimlerin olduğunun ortaya çıkarılmamasına yönelik eleştirilerin olduğunun belirtilmesi üzerine Başbakan Davutoğlu, şunları kaydetti: "Arka planındaki odaklar itibarıyla bakıldığında ya DEAŞ'tır, yeri belli işte Diyarbakır ve Suruç eyleminde, Suruç'ta olduktan üç gün sonra DEAŞ'ın sınırlardaki bütün mevzilerini bombaladık ya PKK'dır, Ceylanpınar olayında olduğu gibi, ona dönük eylemler yapıldı. Yani o bağlantıları, o networkü bütünüyle çıkarmak için çaba sarf ediliyor ve  arkasındaki odak da ya hukuken adalet önüne çıkartılıyor ya da fiili olarak sınır ötesiyse cezalandırılıyor. Yani bazen de bunlar şöyle oluyor: Mesela teknik takiple yakalanıyorsa terörist, teknik takipten kaçmak için 3-4 ay hiçbir cihaz kullanmıyor. Öylesine birkaç vaka var ki son derece profesyonel. 'Uyuyan hücre' dediğimiz şey. 3-4 ay kendisini güvenlik birimlerine ele verecek, takip ettirecek hiçbir şey kullanmıyor ne telefon, ne internet, ne akrabaları ne eşleri ne dostları ile irtibata giriyor. Hiçbir şeyle irtibata girmiyor. Ona 3 ay, 5 ay, 1 yıl bazen daha uzun bir süre sonra bir haber geliyor 'Şurada şunu yapacaksın'. O irtibatı yakaladığınız yerde durdurabiliyorsunuz. Ankara'da 3-4 gün önce dediğim olayda olduğu gibi. Yakalamadığınız zaman o kişi kendisi dahi kimden nasıl talimat aldığını yakalasanız dahi bilmiyor. Bir tek şey üzerinden yürüyor bunlar. Yani teknolojinin bu derece geliştiği ortamlarda güvenlik güçleri bu teknolojiyi ne kadar etkin kullanıyorsa teröristler de aynı etkinlikte ve bazen daha fazla etkinlikte çünkü bir takım illegal yolları da bu teknoloji içinde kullanabildikleri için kapasitelerini daha fazla kullanabiliyorlar."

İstihbaratın çok farklı bir şey olduğunu, birçok tehlikeyi engellemesine karşılık "bir gol yediğinde" onun fark edildiğini söyleyen Davutoğlu, "Ama o arada yapılan onlarca, yüzlerce istihbari çalışmada alınan olumlu neticeleri görülmez. Çünkü o kamuoyu onu bilmez dahi. Bir olay olmadıkça bilinmez bunlar" dedi.

Şu ana kadar faili meçhul şeklinde kalmış bir saldırının olmadığını vurgulayan Başbakan Davutoğlu, "Bu bir başarı. Şimdi bile 48 saat içinde önemli veriler elde edildi. Yani daha önceki dönemlerdeki birçok saldırı faili meçhul olarak kalmıştı. Kim yaptı, ne yaptı gibi. Şimdi daha kısa sürede daha doğrudan neticeye ulaşabilecek bir kapasite var" diye konuştu.

İP UCUNU VERMEK DAHİ ÇOK DOĞRU DEĞİL

"Ankara'daki saldırıyı şu an itibariyle herhangi bir örgütün yaptığını teyit edebilecek durumda mısınız?" sorusuna, Davutoğlu, "Şu anda elimizdeki verileri, ip ucunu vermek dahi çok doğru değil. Ama şunu söyleyeyim; Bazen bu örgütler birbirleriyle ayrı örgütler gibi görünmekle birlikte, başka bir odak tarafından herhangi bir örgütün bir elemanı, bir başka amaçla kullanılabilir. Yani siz, o örgütün elemanı olarak görürsünüz ama olayın sonuçları itibariyle başka bir örgüte yarayabilecek bir faaliyet, bir odak tarafından yönlendirilebilir. Onun için de bütün bu irtibatları okumak gerekiyor" karşılığını verdi.

"Ankara'da eylemin olduğu gün, KCK 'eylemsizlik kararı' açıkladı. Bu bir tesadüf mü? Buna bakışınız nedir?" sorusu üzerine Davutoğlu, şunları söyledi: "Bu zamanlamaları hep dikkati çekmek lazım. Zaten 1 Kasım seçimleri öncesinde, tam da 21 gün kala bir eylem olmuşsa, bunun seçimler üzerindeki... En başta söyledim bu Türkiye'ye bir saldırıdır, halkımıza ve demokrasiye. Bu hangi örgüt tarafından yapılmış olursa olsun, seçimlere bir darbe vurmak ya da Türkiye'de seçimlerin psikolojisini etkilemek üzerinden bir etki oluşturmak niyeti olduğu aşikar. Dolayısıyla KCK'nin açıklamasına ayrıca geliriz fakat böyle bir zamanlama örtüşmesi de tabii dikkate şayan. Ama her ne suretle olursa olsun, nihayetinde bizim şu anda yapmamız gereken bir; teröre karşı bir ortak bilinci harekete geçirmek toplumda, bu anlamda yaralarımızı sarmak. İki; bunun arkasında kim olursa olsun mutlak suretle bunu ortaya çıkarıp hukuka, adalete teslim etmek veya eğer yurt dışında veya daha önceki örneklerde olduğu gibi Suruç olayında bir mihrak tespit edilir, ona gerekli caydırıcı mukabelede bulunmak ve 1 Kasım seçimlerine ülkenin suhuletle gitmesini sağlamak. Bu anlamda hangi örgütün ne planı olmuş olursa olsun, kendimizden emin olmamız, tam bir kendine güven hissiyle toplumsal bütünlüğümüzü, refleksimizi sağlam tutmamız ve bu terör odaklarının, teröristlerin önce kimliklerini ortaya koyarak, arkasından da bu terör odaklarına gerekli mukavelede bulunmamız önem taşır."

"Suruç olayında aradaki bağlantıları biz kamuoyu olarak öğrenemedik. Faile o bombayı kim ulaştırdı, planlamayı kim yaptı? O ara bağlantılarda neden sonuç alınamadı?" sorusuna, Davutoğlu, "O sonuç alındığı için 3 gün sonra IŞİD mevzilerine gerekli operasyon yapıldı. Yani nereye, ne operasyon yapıldığını ve gerekçelerini biz biliyoruz. Onun kamuoyu tarafından bütün detaylarıyla bilinmesi gerekmiyor. Bütün detayları kamuoyuyla paylaşırsanız, o operasyonu yapamaz hale gelirsiniz" karşılığını verdi.

"SURUÇ'LA İLGİLİ CEZALANDIRICI OPERASYON YAPILDI"

"Suruç tamamiyle aydınlatıldı mı?" sorusu üzerine Davutoğlu, Suriye'deki IŞİD bağlantıları tespit edildiği için oralara dönük kesin ve mutlak şekilde cezalandırıcı operasyonun yapıldığını söyledi.

Günlerce, haftalarca, aylarca ciddi bir faaliyet yapıp DAEŞ ile ilgili her türlü istihbari bilgiyi topladıklarını anlatan Davutoğlu, "Suruç'tan sonra bu operasyonlar yapıldı çünkü Suruç'ta vatandaşlarımızı katleden bir örgüte karşı, en şiddetli şekilde mukavelede bulunulması gerekiyordu. Ve o irtibatlar tespit edildiği için o operasyon yapıldı" dedi.

"Ankara'daki saldırıyı gerçekleştirenin Suruç'taki failin ağabeyi olabileceği" yönünde haberlerin hatırlatıldığı Davutoğlu, "Soruşturmanın selameti ve arkasındaki odakların tespiti bağlamında, şu anda vereceğimiz her bilgi, soruşturmanın sağlıklı işleyişine, yürümesine engel teşkil eder. Önemli olan burada Türkiye'nin demokratik, hukuk devleti kurallarını işleterek terörle en etkin mücadeleyi vermesi ve bu 97 canımıza kast eden bu yapılara karşı gerekli mukavelede bulunulması. Ve bunun için de bütün emniyet, güvenlik birimlerimiz gerekli çalışmaları yapıyor" karşılığını verdi.

Davutoğlu, "Türkiye'nin IŞİD gerçeğiyle yüzleşmekle geç kaldığı, art arda gelen terör eylemlerinde bunun da önemli bir faktör olduğu yönünde yorumlar var. Buna ne demek istersiniz?" sorusu üzerine, bunun son derece yanlış ve saptırmaya dönük bir kanaat olduğunu, bunu, Türkiye'ye dönük algı operasyonunun bir parçası olarak gördüğünü kaydetti. Davutoğlu, bunu Türkiye'de kim savunursa savunsun, uluslararası algı operasyonunun parçası olacağını vurguladı.

"DAEŞ'E İLK TEPKİ GÖSTEREN ÜLKE OLDUK"

Türkiye'nin DAEŞ'i daha adı bilinmezken, 2013 Ekiminde "terörist örgüt" ilan ettiğini anımsatan Davutoğlu, daha hiçbir operasyon yapılmazken, 2014 Ocak ayında Türkiye sınırına yaklaşan DAEŞ konvoyuna çok ciddi bir operasyon yapıldığını, örgütün 190 civarında kayıp verdiği bilgisinin yer aldığını anlattı.

Türkiye'nin DEAŞ'a dönük her faaliyetin içinde yer aldığını, her faaliyeti özellikle takip ettiğini belirten Davutoğlu, şu ifadeleri kullandı: "Türkiye, Suriye'ye sınırı olan bir ülke olarak bu tedbirleri alır ama bu tedbirleri alış biçimi, başka bir ülkeninkinden farklı olur. Son olarak da uluslararası koalisyona katıldık. Burada dikkatle takip ettiğimiz bir dönem oldu o da diplomatlarımız DEAŞ tarafından alıkonulduğu dönem. Onun dışında DEAŞ'a karşı Türkiye kadar etkin mücadele etmiş ikinci bir devlet yoktur. Bu tür örgütlere karşı mücadele verilirken, kendi hattınızı da halkınızı da korumak zorundasınız. Birtakım şeyler sizi, bu algı operasyonlarıyla çok ön plana çıkarmak isterler ve hedef haline getirirler. Önemli olan o tehdit karşısında fiili olarak yaptıklarınızın, alandaki karşılığı. Bu konuda Türkiye hiçbir zaman ne yanlış bir kanaate sahip oldu ne herhangi bir şekilde DEAŞ'a müsamaha gösterdi ne de DEAŞ'a mukavele konusunda geç kaldı. O bu anlamda bütün ülkeler, zaten uluslararası alanda bunları sürekli konuşuyoruz; DEAŞ tehdidi ilk çıktığı andan itibaren ilk tepki gösteren ülkelerden biri biz olduk."

"İSTİHBARAT ZAAFI YA DA EKSİKLİĞİ YOK"

Başbakan Davutoğlu, "saldırılardan sonra istihbarat zafiyeti olduğu" yönünde eleştirilerin hatırlatılması üzerine de "Varsa rapor esnasında, yani soruşturma yürütülüyor olayın oluş seyri, o konuda bir şey varsa gereğini yapacağız. Şu anda Türkiye'nin istihbarat kapasitesi itibariyle herhangi bir zaafı ya da eksikliği yok. Münferit olaylarda tek tek varsa bir zaaf onlar çıkartılır, onların üzerinde konuşulur" karşılığını verdi.

Hangi istihbaratla ne kadar olayı engellediklerini kamuoyunun bilmediğini belirten Davutoğlu, şöyle devam etti: "Kamuoyumuzun huzursuz olmaması bağlamında bunları paylaşmıyoruz. Bir hafta içinde İstanbul'da ve Ankara'da eğer engellenmemiş olsa, benzer belki sayısal anlamda demiyorum, 'şu kadar vatandaş' her bir vatandaşın canı kıymetli bizim için, farklı olaylar olabilirdi. Onlar engellendi. Engellenen birçok başka olay var. Bu anlamda genel bir zaaftan bahsetmek mümkün değil. Türkiye'nin istihbaratı 10 yıl öncesine göre teknik altyapı, insan istihbaratı bağlamında olağanüstü bir güç ve kabiliyet kazanmıştır. Ama münferit olaylar konusunda işte Fransız istihbaratı Charlie Hebdo olayında ne kadar tartışılabilirse ya da 11 Eylül de tartışılır. Tabii bizde de bunlar gündeme getirilebilir, onun değerledirmesine karşı çıkmam ama 'Türkiye'de diğer ülkelerde, çağdaş ülkelerde olduğundan daha zayıf bir istihbarat yapısı vardır' demek doğru değil, aksine şu şartlarda bakın 4 yıldır, 5'nci yılına giriyoruz çevremizde iki ülke iç savaş yaşıyor. Hemen yanımızda Suriye ve Irak, genel çevreyi söylüyorum, 6 ülkede iç savaş var Ukrayna, Yemen, Libya, Lübnan, Mısır'da."

Davutoğlu, "Türkiye bunun içinde şu istikrarı sağlamışsa ve bir yılda dördüncü kez seçime gidiyorsa suhuletle bu saldırılar, seçime gidiş şartlarını etkilemiştir ama nihayet seçime gidiyoruz, yapacağız seçimi her ne suretle olursa olsun. Dördüncü kez gidebiliyorsa, burada Türkiye'nin emniyetinin, dayandığı istihbaratın, siyasi iradenin hakkını herkesin vermesi lazım. Çok kolay geriden böyle bir takım yorumlarda bulunmak. Çok kolay bazı küçük bilgiler üzerinden büyük teoriler inşa etmek" diye konuştu.

Ne kadar olayın, nasıl engellendiğini sorumluluk makamındakilerin bildiğini belirten Davutoğlu, ateş çemberinden Türkiye gemisini yürütmeye çalıştıklarını, bundan herkesin farkında olması gerektiğini söyledi.

İstihbari olarak bazı konuları bildiklerini ve tepki de gösterdiklerini belirten Davutoğlu, "Karşılıklı diplomasi oyunu, bir strateji oyunu oynanıyor. DAEŞ, bu kadar gücü nereden aldı. DAEŞ'in liderleri Ebu Gureyb Hapishanesi'nde nasıl yetişti. Bununla herhangi bir ülkeyi kastediyor değilim. Ama nihayet Türkiye dışında öylesine odaklar, öylesine yapılar söz konusu ki biz onların içinde Türkiye demokrasisini ayakta tutacak şekilde güvenliğini teminat altına alıyoruz" dedi.

Davutoğlu, saldırıdan büyük üzüntü duyduğuna dikkati çeken, "Acımız büyük. Bugünlerde bu acıyı yaşamak ve bu acının hakkını vermek lazım. Acı anlamında hepimizin bunu paylaşması lazım ama buradan 'Türkiye'nin zaaf içinde olduğu' gibi bir kanaati yaymak tam da teröristlerin istediği bir şeydir. Ama bir zaaf varsa biz bu zaafın şeyini soruyoruz" ifadesini kullandı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşmesine ilişkin Davutoğlu, böyle günlerde siyasi liderlerin bir araya gelebilmesinin çok önemli olduğunu dile getirdi.

Başbakan Davutoğlu, olay olduktan hemen sonra başta siyasi parti liderleri ile topluca görüşülmesini istediğini, eğer istemezlerse hepsiyle tek tek konuşmaya karar verdiğini bildirdi.Güvenlik Zirvesi bittikten sonra saat 17.00'de bu daveti yapmayı planladığını anlatan Davutoğlu, "Ama o sırada Demirtaş'ın bir açıklaması oldu, doğrudan devletin halkı katlettiğini ifade eden… Beni Başbakan olarak eleştirebilir, AK Parti Genel Başkanı olarak eleştirebilir. Ama bir ülkede halkı tahrik edercesine 'Devlet bu cinayetleri işlemiştir' derse biri, kim hangi vasıfla olursa olsun, bunu söylediği zaman mağdur olma özelliğini kaybeder" dedi.

"BÜTÜN KANIMIZI FEDA EDECEĞİMİZİ HERKES BİLİR"

Kendilerine yönelik ağır ithamların da olduğuna değinen Davutoğlu, "Herkes bizi tanır. Türkiye'de herhangi bir şiddete prim vermeyeceğimizi de herkes bilir. Tek bir damla kanın dökülmemesi için kendi bedenimizdeki bütün kanı feda edeceğimizi de herkes bilir. Ama böyle bir günde herkes acı yaşarken seviyesi düşük, alçakça bir ifadeyle devleti ve devleti yönetenleri suçlu makamına oturttuğunuzda bir ortak zemin kayması var. Görüşsek de onunla görüşmenin bir faydası olmadığına kanaat getirdim. Diğer iki lidere teklifte bulunduk" ifadesini kullandı.

BAHÇELİ’NİN CEVABI

Davutoğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin davete 'Hayır" diye karşılık verdiğini anımsatarak, bunun kendi takdiri olduğunu, ancak milletin böyle bir günde masa etrafına gelmeyi reddedenlerin ya da o masa etrafındakileri katil olmakla suçlayanların değerlendirmesini yapacağını söyledi.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun bu teklifi kabul ettiğini ve samimi bir görüşme gerçekleştirdiklerini belirten Davutoğlu, diyaloğa açık bir tavır sergilediği için Kılıçdaroğlu'nun tutumunu takdir ettiğini dile getirdi.

Ancak iki hususta sükutu hayal yaşadığını belirten Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:"Birincisi, belli bir mahremiyet içinde paylaştığımız konular ki daha kamuoyuyla paylaşmadığımız iki failin erkek olduğu, burada kalsın diyerek söylediğim hususlardı. Çünkü onu söylememiz o anda birilerini tedirgin edebilirdi. O söylememiş olsa ben bu kadar açık bazı şeyleri söylemek durumunda kalmazdım. İstihbarat Daire Başkanımızı da çağırdım. Anamuhalefet Partisi Başkanı olarak her şeyi bilmeye hakkı var diye paylaştık bazı hususları.

YİNE HAYIR

İkincisi de başbakanlık açıklama metnini kendisine gösterdim. İtiraz edeceğiniz şeyler varsa çıkaralım. 'Hayır' dedi. Ona bir teklifte daha bulundum, 'Ben sizi burada Başbakan olarak ağırladım ama AK Parti Genel Başkanı ve Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı olarak diğerleri katılmasa da birlikte bir deklarasyon yapalım' dedim. 'Hayır' dedi. Deklarasyon metni de son derece temel, kısa öz, ortak tavır ortaya koyan bir metin. Bunu reddetti. Ben ona da saygı duydum. Tamam bu burada kalır. Ama esas beni üzen husus terör saldırısı ile ilişkisi olmayan pek çok konuyu orada gündeme getirmiş olmasına rağmen, ben şunu diyebilirdim 'Bunlar bugünkü acıyla ilgili konular değil, bunların yeri burası değil.' Ama beraber olduğumuz için bunları paylaştım. Ama dışarıda öyle bir açıklama yaptı ki yakıştıramadım kendisine. Acının yaşandığı gün siyaset yapma günü değildir. Ben şimdi o konularda ona verdiğim cevapları tek tek söyleyebilirim. Ama bunun yeri de burası değil artık. Bu konuların gündeme getirilmesi de doğru değildi. Dile getirildiği için ben cevap verdim. Orada benim söylediklerimi benden izin almadan kamuoyu ile paylaşması da siyasi nezakete uymayan bir durum. Bir soruşturma yürüyor, o soruşturmayla ilgili bir hususta benden izin almadan…. Eksik aktarılan hususlar var. Bunun doğurduğu bir sürü de spekülasyon oluyor. Sürmekte olan bir soruşturmayla ilgili bilgi veriyorum. Onun kamuoyuyla paylaşılması doğru değil ki…"

 Başbakan Davutoğlu, Rize'de, Sedat Peker'in teröre lanet mitingi yapmasına yönelik ise "Rize'de bir miting yapılmış. Bizimle hiç alakası olmayan, AK Parti'yle, hükümetle alakası yok. Eski MHP İl Başkanının yaptığı bir miting, orada soru olarak gündeme getiriliyor. Bunun bugünkü yaşanan terörle bir alakası yok. Bunların gündeme getirilmesi doğru değil. Hadi gündeme getirdiniz, ben de bazı şeyleri söyledim. Bunun benim verdiğim cevapları içerecek şekilde kamuoyuyla paylaşılması doğru değil" ifadesini kullandı.

"DEVLETİ KATİL İLAN ETMEK, KÜÇÜK SİYASİ HESAPTIR"

Bütün iyi niyetlerine rağmen küçük siyasi hesapları görmenin kendisini üzdüğünü belirten Davutoğlu, "Küçük siyasi hesabın bir tanesi, ortada fail belli değilken, Sayın Cumhurbaşkanımızı, beni katil ilan etmek, devleti katil ilan etmek küçük bir siyasi hesaptır seçime dönük. Davetlere hayır demek de küçük bir hesaptır" değerlendirmesinde bulundu.

Terör konusu esas odak iken onunla alakasız konuları gündeme getirip sonra kamuoyuyla bunu paylaşmasını da Kılıçdaroğlu'nun daveti kabul ederken gösterdiği siyasi nezakete hiç uygun bulmadığını bildiren Davutoğlu, şunları kaydetti: "Kılıçdaroğlu bir konuda yanlış bir aktarımda bulundu, onu düzeltmemiz lazım. Ben Kılıçdaroğlu'nun 'Bugün beraber olsaydık bunları daha kolay çözerdik' dediğim hükümet, anayasal zorunluluk hükümeti. Yani koalisyon görüşmeleri esnasında anlaşamadık. O süreç bitti. Bir hükümet kuramadı. Benim sorduğum soru şu Bahçeli ve Kılıçdaroğlu'na, 'Bütün bu olayları nasıl kenardan seyredersiniz?' 23 Ağustos'ta hükümet kurulamadığı için yeni bir hükümet oluşumuna gidildi. Ben de sizin milletvekillerinize hükümete katılın diye davet gönderdim. Siz ise mahalle baskısı uygulayarak onların hükümete katılmasını engellediniz. Şu anki hükümet AK Parti Hükümeti değildir derken hükümeti sahiplenmediğim için söylemiyorum. Anayasal bir dil olarak söylüyorum. Şu anki hükümet, ülkeyi seçime götürmek üzere kurulan seçim hükümetidir."

 
Iğdır’da 6 kişi tutuklandı
 
Aydemir: ‘ Farkımız, Erzurum sevdamız’
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
‘Gelmediler sorumluluk paylaşmadılar..!’
Başbakan Ahmet Davutoğlu, , NTV'de katıldığı programda gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
‘Demokrasimizi korumamız lazım’
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Ankara'daki terör saldırısına ilişkin, "Hepimizin ...
Hatay Şehidini Kürtçe Ağıtlarla uğurladı
Erzurum’un Şenkaya ilçesinde bölücü terör örgütü PKK’ya karşı yürütülen ...
 
Şehit kardeşini asker selamıyla karşıladı
Erzurum'un Şenkaya ilçesinde PKK'lı teröristlerle girilen çatışma sonucu ...
Cumhurbaşkanı: ‘Menfur saldırıyı şiddetle kınıyorum’
Ankara’da meydana gelen terör saldırısı nedeniyle yazılı bir açıklama ...
Altınok seçim sürecini değerlendirdi
Altınok, "Seçimlere 3 haftalık bir süre kaldı. Bu seçimlerle alakalı bakanlığımızın ...
 
‘Mesele, memleket meselesi’
Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Bu mesele, bir parti meselesi değil, siyasi ...
‘İslam Çağrısı, Barış Çağrısı’
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İslam’ın çağrısının barış olduğunu ...
Davutoğlu gündemi değerlendirdi
Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Hava sahamızı kimse ihlal edemez. 'Süper güç' ...
 
ERZURUM GAZETESİ
YAZARLAR
Ahmet Göksan
Ahmet Göksan
Çözümün Kuşkulusu
İslamhan Bulutlar
İslamhan Bulutlar
Peki bu işleri kim yapsın?
Ayhan Kara
Ayhan Kara
Bevval-i Ceh-i Zemzem: FETÖ ve İblis..
Ali Kemal Koçak
Ali Kemal Koçak
Berhan Yılmaz hocam kitabın ortasından konuşmuş: Sistem değişmeli
Can Umut Avcıgil
Can Umut Avcıgil
Hitabetin İhtişamı ve Hikâyenin Gücü
Mahmut Akdağ
Mahmut Akdağ
Ehramlı kadınlar çiftçi olamaz mı yani?
ERZURUM
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
ANKET
Erzurumspor’un Yeni Sezon Önceliği:

a. Ligde kalmak
b. Playoffa kalmak
c. İlk iki için mücadele


Sonuçları göster Anket arşivi
FACEBOOK'TA ERZURUM GAZETESİ
TWITTER'DA ERZURUM GAZETESİ
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva