Davutoğlu, TBMM Grubu'nda yaptığı konuşmada, Azerbaycan ve KKTC ziyaretlerine değindi.
Ortak projeler ve inisiyatiflerinin, Azerbaycan ve Türkiye'nin yanı sıra tüm bölgenin hatta bölge ötesindeki ülkelerin de yararına hizmet edeceğini belirten Davutoğlu, bulundukları coğrafyada istikrarsızlık ve terörizmle birlikte mücadeleyi de ele aldıklarını söyledi.
Davutoğlu, Bakü şehitliğine her gidişinde, şehitlerin geldiği mekanları okuduğunda, Kafkas şehitlerinin Kosova, Kudüs, Bosna, Kerkük, Basra'dan, gönül coğrafyalarının her köşesinden geldiğini gördüğünde, şehitlerden devraldığı emanetin, bugünkü sınırların çok ötesinde olduğunu bir kez daha zihnine nakşettiğini anlattı.
Başbakan Davutoğlu, "Şehitlerimizin, Kafkas şehitleri olarak orada Azerbaycan'ın özgürlüğü için toprağa düşmüş şehitlerimizin geldiği her diyar, bize o şehitlerimizden emanettir. Bu emaneti, inşallah gücümüz, kudretimiz ölçüsünde her zaman korumaya ahdettik, korumaya devam edeceğiz" diye konuştu.
"BİZ OLMADAN..."
Davutoğlu, bu hafta içinde peş peşe gerçekleştirdikleri bu ziyaretlerin, kimlikleri, aidiyetlerinin kuşatıcılığına dair önemli veri sunduğunu ifade etti.Brüksel'de söylediği gibi, Avrupa halkı olduklarını kaydeden Davutoğlu, kendileri olmadan Avrupa'nın tarihinin de kaderinin de geleceğinin de yazılamayacağını vurguladı. Davutoğlu, Bakü'de söylediği gibi Asya milleti olduklarını, kendileri olmadan Kafkasya, Orta Asya, Ortadoğu ve Asya'nın da tarihinin yazılamayacağını vurguladı.
Davutoğlu, Türkiye'de bu kuşatıcılığı kavrayamayıp, Türkiye'yi sadece Asya veya sadece Avrupa yönüyle görenlerin bulunduğuna işaret etti. Davutoğlu, kendilerinin, Asya'nın da Avrupa'nın da kimliğini özümsediklerini, bu merkez olma rolünü, kesin şekilde kurmak üzere yola çıkan bir hareket olduklarını anlattı. Davutoğlu, "12 yıllık iktidarımızın ana perspektifi de hiçbir kimlik krizi yaşamadan, hiçbir kompleks hissetmeden, Brüksel'de Avrupalı, Bakü'de Kafkasyalı, Semerkant'ta Asyalı, Saraybosna'da Rumelili, Addis Ababa'da Afrikalı olarak konuşabilme gücü ve kudreti gösterebilmektir. Şükürler olsun bunu yapabilecek perspektif, imkan ve kudrete sahibiz" değerlendirmesini yaptı.
"DİĞER PARTİLERDE KURULTAY TARTIŞMALARI BAŞLARKEN"
Başbakan Davutoğlu, yoğun takvim içinde parti çalışmalarını da özenle sürdürdüklerini dile getirdi.
AK Parti teşkilatlarında doğal bir bayrak değişimi yaşandığına işaret eden Davutoğlu, "Sen ben yok, Türkiye var" diyerek hizmete koyulduklarını belirtti.
MYK'nın yenilendiğini, Genel Merkez'de bir çok arkadaşının yeni sorumluluklar aldığını kaydeden Davutoğlu, tam bir insicam, ahenk içinde hareketlerini sahiplenmeye başladıklarını vurguladı.
Davutoğlu, TBMM'de grup başkanvekilleri ve grup yönetimini belirlediklerini, büyük reformlar için aşkla, heyecanla, tek başına, iş başı yaptıklarını anlattı. Davutoğlu, "Diğer partilerde seçim mağlubiyetinin arkasında kongre, kurultay tartışmaları başlarken biz partimizi tazeleyerek, yenileyerek yolumuza devam etme konusunda hiçbir tereddüt göstermedik" dedi.
"YORULMAYI BİLMEZLER"
AK Parti Kadın Kolları 4. Olağan Genel Kurulu'nu gerçekleştirdiklerini anımsatan Davutoğlu, kongrenin, değil Türkiye'de, dünyada hiçbir siyasi partinin yapamayacağı bir kongre olduğunun altını çizdi. Davutoğlu, miting meydanlarını yağmur, güneş altında dolduran yüreği, alnı ak kadınlarla gurur duyduğunu dile getirdi.
Davutoğlu, "Bazıları şöyle zannediyordu; 2 yılda 4 seçimle herhalde AK Parti kadroları yorgun düşmüştür, biraz istirahate ihtiyaç hisseder. Kadın Kolları kongresinde gördüm ki AK Parti kadroları herşeyi bilir de yorulmayı bilmezler. AK Parti kadınları, her türlü yeni meydan okumaya da hazırdır" diye konuştu.
Önümüzdeki günlerde Gençlik Kolları Genel Kurulu'nu yapacaklarını bildiren Davutoğlu, 1 Kasım seçimlerinde büyük gayretle çalıştıklarından dolayı gençlere de teşekkür etti. Davutoğlu, siyasetlerinin tamamının gençler için olduğunu, gençlerin hem bugün hem yarınları olduğunu söyledi.
"KİMSE, SEÇİLDİM REHAVETİNE KAPILMASIN"
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Hükümeti yoğun bir takvim beklediğini vurgulayarak, Türkiye'nin önünü açacak çok önemli reformlara imza atmak üzere hazırlıklarını yaptıklarını kaydetti. Bakanlar Kurulu'nda dün bütün hazırlıkları bir kez daha gözden geçirdiklerini ifade eden Davutoğlu, seçim beyannameleri ve hükümet programında yer alan bütün reformları, vaatleri tek tek hayata geçireceklerini belirtti. Davutoğlu, sözlerini, "İnşallah bu Meclis, reformlarla, atılımlarla tarihe geçen, gelecekte hayırla anılan Meclis olacak. Meclis grubumuz da büyük reformlara imza atan bir grup olacak. Her milletvekili arkadaşımdan beklentim, Türkiye'nin meselelerine vukufiyetle sahip çıkmasıdır. Kimse 'ben seçildim, bu mesele kapandı' gibi bir rehavete kapılmamalıdır. Kimse, vatandaşın emanetini omuzunda taşıdığını bir an bile unutmasın. Kimse, Türkiye'de herkesin hukukunu korumaktan sorumlu olduğunu aklından çıkarmasın. Çok kapsamlı, çok yönlü reform paketlerimiz var. Bunları adım adım takvimlendirdik. İnşallah perşembe günü milletimizle bu eylem planımızı paylaşacağız" diye sürdürdü.
"TEK RİCAM, EMPATİ"
Davutoğlu,1 Kasım seçim sonuçlarının bütün partilere verdiği en önemli mesajlarında birinin, yapıcı siyasetin gerekliliği olduğunu belirtti. Davutoğlu, demokrasi içinde, millete karşı sadece iktidar partisinin yükümlülükleri olmadığını, muhalefete düşen çok önemli görevlerin de bulunduğuna dikkati çekti.
Muhalefetin, hükümetin icraatlarında kendi bakış açılarına göre yanlış, eksik hususları eleştireceklerini ifade eden Davutoğlu, eleştiriden korkmadıklarını, yapıcı eleştiriden yararlandıklarını, sert bile olsa eleştirilere tahammül olgunluğu gösterdiklerini kaydetti.
Davutoğlu, muhalefet partilerden tek ricalarının empati yapmaları olduğunu dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Acaba kendileri iktidarda olsaydı nasıl karar alırlardı diye her eleştiride düşünmeleridir. Bu konuda yaşadığımız sükutu hayali sizlerle paylaşmak istiyorum. Maalesef geçen bu 14 yıl boyunca, yapıcı eleştirileri, hakkaniyetli yaklaşımları göremedik. Muhalefet partileri bu zaman boyunca daha ziyade AK Parti iktidarlarına engel olmak için enerjilerini sarf ettiler. Ne yazık ki hakka, hakkaniyete, objektif olmaya yönelmediler. Biraz önce Sayın Bahçeli'yi dinledim. Sayın Bahçeli, parti içi muhalefeti meşgul etmek, taleplerine kulak ardı etmek için yine oldukça nezaketsiz, hakaretamiz, müfteri bir dil kullanmaktaydı. Başarısızlığın hesabını vermek, parti içinde demokrasiyi işletmek yerine kendisine muhalefet edenleri, başka yapıların sözcüsü olarak damgalayarak koltuğuna tutunmaktadır. Parti içinde demokrasiyi işletemeyen, adeta parti içinde diktatörlüğünü ilan eden Sayın Bahçeli, nezaketsiz şekilde bizi, Sayın Cumhurbaşkanımızı hedef almaktadır. Sayın Bahçeli, bu millet sizi de bizi de Sayın Cumhurbaşkanımızı da bilir. Kendi koltuğunuzu kaybetmemek üzere sarıldığınız bu hakaretamiz dilin hesabını da milletimiz sizden sorar."
"DEMOKRATİK OLGUNLUĞU GÖREMEDİK"
Başbakan Davutoğlu, demokrasilerde her muhalefet partisinin, mevcut hükümeti eleştirirken yapıcı olma, doğruya ulaşmak için gayret gösterme yükümlülüğü bulunduğunu dile getirdi.
Muhalefetin, ülke meseleleriyle ilgili fikir üretme, proje geliştirme, bunları kamuoyuyla paylaşma mecburiyeti bulunduğunu belirten Davutoğlu, bunun, bu partilerin oy istediği insanlara, doğrudan millete olan sorumluluğu olduğunu söyledi.
Davutoğlu, "Bugüne kadar bir daha üzülerek ifade ediyorum ki, biz siyasi rakiplerimizden bu demokratik olgunluğu da bu siyasi katkıları da göremedik. Siyasetçinin, ülkesi için taşıması gereken bir sorumluluk var, ülkesinin hayrına olana destek olmak, katkı vermek, aleyhine karşı durmak siyasetçinin sorumluluğudur" dedi.
"PAZARLIK KONUSU YAPMASI"
Geçen hafta çok önemli iki temas gerçekleştirdiğini anımsatan Davutoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile ayrı ayrı görüştüğünü söyledi.
Liderlerden, herkesin üzerinde mutabık kalacağı bir ricada bulunduğuna işaret eden Davutoğlu, "Türkiye bir ateş çemberinin ortasında. Çok ciddi kararlar almamız gereken bir dönemden geçiyoruz. Dünya ekonomisi malum. Böyle bir döneme, gelin geçici bütçeyle girmeyelim. Gelin, sizlerin de desteğiyle kalıcı bütçemizi bu ay içinde çıkaralım. Neyi eleştirmek istiyorsanız, hiçbir zaman sınır olmayacak, isteğiniz kadar eleştirebileceksiniz. Dar zamana sıkışmak dolayısıyla sizin eleştiri hakkınızı ihlal etmeyeceğiz. Ama gelin birlikte bu bütçeyi çıkaralım" dediğini aktardı.
Davutoğlu, ilk görüşmelerin olumlu olduğunu ancak daha sonra Kılıçdaroğlu'nun, arkadaşları üzerinden bazı şartlar gündeme getirdiğini belirtti. Davutoğlu, "Böyle kritik dönemde kalıcı bütçe için biz her türlü desteği veririz" diyen Bahçeli'ye de takındığı bu tavır dolayısıyla teşekkür etti. Davutoğlu, şöyle konuştu: "Biraz önce eleştirirken şimdi teşekkür etmem dahil bizim adalet ölçümüzün bir gereğidir. Biz doğru bir adımı, takdir ederiz ama bize haksızlık yapanlara da sessiz kalmayız. Maalesef CHP'nin muhalefeti nedeniyle konuyla doğrudan ilgisi olmayan bazı şartlar getirmesi nedeniyle ama en önemlisi kalıcı bütçe gibi bir meclisin en önemli görevi, siyasetçilerin en asli görevi olan bir hususta, bu hususu pazarlık konusu yapmasıdır. Ümit ederdim ki böyle bir konuda güzel bir başlangıç yapalım, hep beraber 2016 bütçesini konuşarak, eleştirerek, tartışarak ama TBMM'nin asli fonksiyonu olarak vaktinde çıkaralım. Ama mümkün olmadı. Şimdi geçici bütçe tasarısını gönderdik Meclis'e. Önce geçici bütçeyi, daha sonra inşallah Ocak ayı içinde kalıcı bütçeyi yapacağız. Ama TBMM'ye bu yakışmadı. Bu halka söz veren, bu dar vakitte halkı ve milleti bütçesiz bırakan anamulalefet partisine yakışmadı. Bundan sonra TBMM'nin bir uzlaşı, bir karşılıklı anlayış ama her şeyden önce parti çıkarından önce millet çıkarının düşünüldüğü bir platform olması temennisini bir kez daha dile getiriyorum. Sayın Kılıçdaroğlu'na o gün, güvenoylamasında rica ettiğim hususu bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Empati yapsın. Sayın Kılıçdaroğlu eğer siz bugün, bu makamda olsaydınız kalıcı bütçe yerine, geçici bütçeyi tercih eder miydiniz? Biz eğer kalıcı bütçeyi engelleseydik siz ne derdiniz. Biz bütün bunlara rağmen muhalefet partilerine dönük yapıcı dilimizi kullanmaya devam edeceğiz. Bize hakaret etmedikçe, haksız eleştiri getirmedikçe, siyasi olgunluğu terk etmeyeceğiz."