Halide Edip Adıvar’ın, hatıralarında da yer verdiği Gül Yurdaköle’nin, Mustafa Kemal Atatürk ve Kazım Karabekir Paşa ile olan münasebetinin, gördüğü bir rüyaya dayandığı belirtilirken, Emekli Topçu Yarbay A. Osman Usman’ın aktardıklarına göre; Büyük Taarruz’a katılanlar arasında Yurdaköle de yer aldı.
//ADIVAR, KAHRAMAN DADAŞ ANASINI ANLATTI
Adıvar’ın, Topçu Yarbay Usman’ın aktardığı bilgilere dayandırarak hatıralarında yer verdiği Erzurumlu Gül Yurdaköle’nin, Yunan ordusunun Türk topraklarını işgal ettiği dönemde sadece 20 yaşında olduğu kaydedilirken, kahraman yüzlerce Türk kadını gibi, Gül Hanım’ın da, cepheye gidebilmek için her yola başvurduğu ifade edildi.
Kendisine haki renkten bir asker üniforması diken Erzurumlu Gül Hanım’ın, gördüğü bir rüyayı mektupla Kars’ta bulunan Kazım Karabekir Paşa’ya ilettiğini aktaran Topçu Yarbay Osman Usman, ‘Hayat’ isimli mecmuada, Gül Yurdaköle’nin gördüğü rüyayı ve ardından yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
//YURDAKÖLE’NİN GÖRDÜĞÜ O ANLAMLI RÜYA…
Karanlık bir gecede düz ve geniş bir meydanda kara bir ordu toplanmıştı. Ben o orduyu havadan görüyordum. Düşman ordusu olan bu ordu, daha sonra parçalandı, onların yerini Türk askerleri aldı. Ben de o zaman yere indim. Türk askerlerinden biri, bana bir dağ eteğinde birçok deve gösterdi. Her devenin başında beyaz bir sarık vardı. Ben, “bunlar deve değil, Hz Ali’nin kendisi ve bakışları” dedim. Bu esnada yanımda bir çocuk belirdi. Ona “Nuru Muhammed, Erzurum’daki Evliya Abdurrahman Gazi senin neyindir?” dedim. O da “Benim amcamdır” dedi. Ben de, “ya benim neyimdir?” diye sorduğum zaman, “senin de kardeşindir” diye cevap verdi.
//ATATÜRK’ÜN EMRİYLE ASKERE ALINAN GÜL HANIM, DÜŞMANLA KIYASIYA ÇARPIŞTI
Gördüğü rüyayı satırlara dökerek Kars’ta bulunan Kazım Karabekir Paşa’ya gönderen Gül Yurdaköle, askere alınmayı isterken, aynı hatıralarda, Karabekir Paşa’nın, bu mektubu Atatürk’e ulaştırdığı belirtiliyor.
Durumdan haberdar edilen Atatürk’ün, ‘kocası müsaade ederse, 21. Fırka ile gelsin’ dediğine yer verilen hatıralarda, sonraki gelişmeler ise, Gül Yurdaköle’nin ağzından şöyle aktarılıyor:
“Bu fırka ile Koçhisar yakınına kadar geldim, oradan ayrılarak Ankara’ya gittim. Tam asker kıyafetinde ve tepeden tırnağa kadar silahlı idim. Ankara’da Atatürk beni Çankaya’ya çağırttı. Gittim, kış dolayısıyla geç kaldığımı anlattım. Düşmanla savaşmak, ondan memleketin intikamını almak için geldiğimi, müsaade etmesini rica ettim. Memnun oldu, yüzüm kapalıydı, yalnız gözlerim açıktı. Beni İnönü’nün yanına gönderdi. 15 gün Akşehir’de İnönü’nün yanında kaldım. Ondan cepheye sevkimi istedim, beni 1. Ordu’ya gönderdi. Bütün 1. Ordu birliklerini dolaşarak askeri teşci ettim. Büyük taarruza askerler arasında katıldım. Orda Afyon’a giderken bulundum. Rüyamda gördüğüm dağın, meşhur Afyon Dağı olduğunu o zaman anladım. Afyon’dan sonra İzmir istikametine ilerleyen birliklerle geceli gündüzlü yürüyerek ve savaşarak 9 Eylül 1922’de İzmir’e girdim. İzmir’e girdikten sonra Atatürk’ü Göztepe’de ziyaret ettim. Beni kabul etti, memnuniyetini bildirdi ve bana Bornova’da evle arazi verdirtti”
Bu arada, Gül Hanım’ın, daha sonra Yurdaköle soyadını aldığı, kırmızı şeritli İstiklal Madalyası taşıdığı ve Bornova’da kendisine tahsis edilen evde ömrünü tamamladığı, Topçu Yarbay Usman’ın aktardığı bilgiler arasında yer aldı.