Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema eğitim topluğunca gerçekleştirilen ‘Fakülteler Yarışıyor’ bilgi yarışmasının yapımcısı Jale Alcan, büyük bir projeye daha imza atıyor. “Erzurum Türk Halk Oyunları ve Türküleri Derneği ve Sebahattin Bulut” konulu belgesel hazırlayan yapımcı Alcan, projenin önemli bir bölümünü tamamladı. Projenin son ayağında yarın İstanbul’da çekim çalışmalarında bulunacak olan Alcan, Kadıköy Erzurumlular Vakfı’nda Erzurum’un önemli değerleriyle bir araya gelecek
Necmettin Karaduman, Arif Sağ, Orhan Şerifsoy, Selahattin Babüroğlu, Cahit Solakoğlu, Erzurumlular Vakfı Başkanı Muammer Alemdar, Bekir Kılıç, Gürbüz Aydın, Mehmet Seven, Hulusi Seven, Hulki Taftalı, Dursun Ali Codur, Gürkan Özpeker, Mükerrem Kemertaş ve Yavuz Değinmerci gibi Erzurum ile özdeşleşmiş olan isimlerle görüşmelerde bulunacak olan Jale Alcan, son çekimlerini burada tamamlayacak.
//BELGESEL 12 MART’TA TAMAMLANACAK
Projenin 12 Mart kurtuluş şenliklerine yetiştirilmesi için büyük bir çaba gösterdiğini kaydeden Alcan, projeyle ilgili olarak şunları söyledi; “Türk folklorunun temelini halk oluşturmaktadır. Bu yüzden de folklor, Halk oyunları anlamında kullanılmaktadır. Fakat bu yanlış bir tanımlamadır folklor bütün halk kültürünü (yemek, efsane, türkü vb.) kapsayan bir terimdir. Halkoyunları ise sadece yöresel dans ve giyimi kapsayan bir bölümüdür. Türk halk oyunları çeşitlilik ve kapsam bakımından dünyada en dikkat çeken folklorik olgulardan birisidir. Türk halk oyunları derlemeleri hala bitirilememiştir. Fakat çalışmalar devam etmektedir. Her köyün kendine has oyunları olması ve ekonomik şartlar bunu güçleştirmektedir. Halk oyunları; diğer sanat dallarından farklı olarak, ait olduğu toplumun orijinal karakterlerini taşıyan, fertlerin müşterek duygu düşünce ve davranışlarını sergileyen, başkasına göre yalnızca güzel, ama kendi içinde ilgilenen kişinin dünyasını aydınlatma özelliğine sahip bir kültürel kimliktir. Halk oyunları içinde barındırdığı melodi, ritim ve hareket yapısı ile bireyin bedensel ve ruhsal gelişiminde önemli bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Birlikte oynamanın avantajı ile kişiye kaynaşmayı, beraber hareket etmeyi, paylaşmayı ve kendini ifade etmeyi öğreten Halk Oyunlarının bu özelliklerinden yola çıkarak, uygulanacak etkinliklerle ülkemiz insanının bireysel gelişiminin yanı sıra toplumsal gelişiminin de sağlanmasına katkıda bulunmaktır.”
//ERZURUM’DA TÜRK HALK KÜLTÜRÜ ZENGİNLİĞİ
Türkiye’nin halk oyunları açısından bir laboratuar durumunda olduğunu söyleyen Alcan, “Türkiye köylerde tespit edilen 4 binin üzerinde oyun ile dünya üzerindeki en zengin oyun karakterine sahip ülke olarak tanımlanmaktadır. Çünkü bir kültür ve medeniyetler beşiği olan ülkemizde hemen hemen her yöresinde ayrı oyunlar, ayrı giysiler ve ayrı müziklere rastlanmaktadır. Bu da yurdumuzun, bu alandaki zenginliğinin bir göstergesidir.Halk oyunlarımız hiç kuşku yok ki dünya ölçüsünde müstesna bir mevkidedir ve toplumların hemen hemen hepsinde çok eski çağlardan beri vardır.Halk Oyunlarımızda oya gibi işlenmiş ezgilerin,figürlerin disiplinini izledikçe kendine hayran bırakır. Zeybekleri, halayları, barları, horonları izledikçe buram buram yağmur yemiş toprak kokusunu getirir yurdun dört bir yanından. Erzurum’un barı, Diyarbakır’ın halayı, Karadeniz’in horonu, Ege’nin zeybeği, Ankara’nın misketinin birleşmesinden doğar halk oyunu. Bardan horona,zeybekten halaya,bengiye, güvendeye kadar halk oyunlarının hangisini bir diğerinden üstün tutabilir,hangisinden vazgeçebilirisiniz. Halk oyunları ve müzik, milliyet duygusunun ve eğitimin en güçlü araçları olarak yüzyıllar boyunca Türk toplum hayatının çeşitli yönleriyle bağlantısı koruyan,milli ve büyük bir geleneğimizdir.Halk oyunları toplumsal konularla birlikte taklit, doğa,günlük olayları aşkı,sevgiyi de konu alabilirler.Mesela Urfa ‘Kımıl Oyunu’ ekine zarar veren bir haşare yüzünden halkın yaşadığı sıkıntıyı dile getirir.”
//ERZURUM BARI VE MİLLİ DURUŞ
Erzurum Barındaki milli duruşun önemli mesajlar ilettiğine değinen Alcan şunları kaydetti, “
Erzurum barında görülen belirgin özellik oyunların dizi biçiminde ağırdan başlayıp hızlıya giden bir ritimde oyuncuların birbirine yanaşarak,sokularak,sarılarak oynaması insan yaşantısını zorlaştıracak iklim şartlarını,birlik ve dayanışmayı gerekli kıldığını simgeler. Bar milletimize ve yabancılara karşı göğsümüzü gere gere gösterebileceğimiz, kendisinden pek çok şey öğrenebileceğimiz ve öğretebileceğimiz bir halk oyunudur. Coğrafya ve tarih gerçeği olarak çeşitli bölgeler içinde değişik ve renkli figürler halinde her fırsatta mahalli kaynaşma ve hareket unsuru olarak yaşatılan bu gelenek tabiat,insan,memleket sevgisini ve millet bağlılığının tezahürüdür. Coğrafyanın insan ve kültürler üzerindeki tesirlerini en somut biçimde dillerdeki lehçe,ağız farklılıklarında;giyim kuşamda,mimaride,halk danslarında görürüz. Üzülerek ifade etmeliyiz ki halk oyunlarının sosyal çalışmalarda, eğitimde,kültürde ve güzel sanatların diğer alanlarında değerlendirilmesi konusuna verilen önem azalmış dernekler kapatılmıştır oysa halk oyunlarını ve müziklerini daha iyi anlayabilmek için bölge özellikleri,bölgeler arası yayılışları ve çeşitlerini araştırmak gerekmektedir. Güzel sanatlar(müzik,folklor,resim,heykel)halkın gündelik yaşamını dolduran çok önemli uğraş dallarıdır.Güzel sanatlardan,müzikten,spordan,folklordan kopmuş toplumlar yalınlaşır,kururlar.Özellikle çocuklar ve gençler insanlığa, topluma zararlı olarak ters düşmeye başlarlar. Hem kendilerine, hem de topluma zararlı tavır ve davranışlarda bulunabilirler. Bu nedenle halk oyunları eğitimi, fiziksel aktivitesi ve müzik bütünlüğü ile öğrencinin (veya ilgilinin) bedensel ve zihinsel gelişimine yadsınmayacak katkılar sağlar. Müzik ve folklor sadece düğün,tören ve eğlencelerde keyif çıkarmak,süslemeler yapmak,aşkı sevgiyi anlatmak aracı sayılamaz. Olaya sadece boş zamanı değerlendirme açısından bakar isek hata etmiş oluruz. Dünya halk danslarındaki çığlık atmanın,zıplamanın yerini Türk folklorunda zerafet, güzellik, süs, giyim, ritim armonisi almıştır kaldı ki Kızılderililerin anlamsız gibi gelen tepinmelerinin dahi temsil yeteneği vardır. Türk halkları farklı coğrafyalarda yaşıyor olsalarda babalarından ninelerinden öğrendikleri maddi ve manevi kültür değerlerini günümüze taşımışlar ve bu değerlere en büyük kıymeti vererek korumuşlardır.Sosyal dokumuzun,görüntümüzün ve yaşantımızın önemli yanlarını folklorümüz gösterir, toplumun bütünlüğünü sağlayan harç olma işlevi vardır. Türk halk oyunları, Türk soyunun en eski izlerini üzerinde yaşatan tarihi birer belge olduğu kadar, gelecekteki Türk milli sanatının da gerçek kaynağını oluşturmaktadır. İşte Erzurum Türk Halk Oyunları ve Türküleri Turizm Derneği halk oyunlarımızın ve türkülerimizin kuşaktan kuşağa aktarılmasını sağlayan,diğer emsal derneklere inat, kurulduğu 1954 yılından itibaren bugünlere kadar gelebilen Türkiye’de eşine az rastlanır bir öneme sahiptir.”diye konuştu.
//DERNEK ÖNEMLİ KİŞİLERİN YETİŞMESİNE VESİLE OLDU
Dernek bünyesinden yetişen bir çok sanatçı, bilim adamı, siyasetçi, yazar, eğitimci, işadamı bulunduğunu dile getiren yapımcı Jale Alcan, “Bunlardan ilk aklımıza gelen Muhtar Dursunoğlu,İhsan Coşkun Atılcan,Raci Alkır,Muharrem Akkuş,Arif Sağ,Faruk Kaleli,Sadettin Akatay,Suat Işıklı,Selahattin Babüroğlu,Mükerrem Kemertaş,Sebahattin Bulut,Muharrem Akkuş,Hulusi Seven,Orhan Şerifsoy,Nihat Demiryürek,İhsan Ertugay,Mehmet Seven,Sedat Gezmiş,Nimet Gezmiş,Şeref Uludağ, Hulki Taftalı, Prof.Dr.Bahri Karaçay, Porf.Dr.Vedat Bulut,Hami Akbaba,Raci Alcan,Lütfü Ortakale,Okyay Kösegil,Naci Toraman,Ragıp Topçu,Metin Gülebenzer,Seyfettin Sığmaz,Fethi Resuloğlu,Bahattin Merdal,Cahit Solakoğlu,Rasim Cinisli,Zeki Kurnuç,Kemalettin Narmanlı,Mücahit Himoğlu,Nazmi Bilgin,Ebubekir Şen,Sadi Eğriçayır,Hamit Yavuzer,Saffan Mindivanlı,Necati Karabacak,İhsan Taftalı,İhsan Çalıkoğlu,Orhan Yaşar Üvez,Atilla Saraçoğlu,Haldun Cimilli,Lütfü Aladağ,Abdülkerim Barutçu,Mahmut Baltacıoğlu,Cazim Demir,Natık Yurtlu,Adnan Cihangir,Hüsnüye Yıldırım,Gülsüm Gözümoğlu,Gürkan Özpeker,Gündüz Gözümoğlu,Muammer Özkavcı,Gülseren Bağlar,Sıddık Sekmen,Şair Ketencizade,daha isimlerini burada sayamacağımız kadar çok dernekten yetişen Türk siyasetine,sanatı ve eğitimine,ekonomisine,müzik ve güzel sanatlar alanlarına katkıda bulunan dünyada ve Türkiye’de yaşayan yine ebediyete intikal eden bir çok insan var” dedi.
//İLETİŞİM FAKÜLTESİ YÖNETİMİNE TEŞEKKÜR
Erzurum Türk Halk Oyunları ve Türküleri Derneği’nin gerek kültürel, gerek sportif ve gerekse sanatsal özellikleri ile içinde yaşatıldığı toplumda, hayatın yeniden üretimi noktasında toplum bilimi açısından da oldukça önemli ve incelenmeye değer olduğunu kaydeden Jale Alcan, “İşte bu sebepledir ki 1954 yılında kurulan dernek belgeselinin hazırlanma onuru bana nasip oldu; mutluyum. Ayrıca yaşadığımız dönem itibarıyla kendimizi tanımanın gereği kadar, kendimizi tanıtmanın değeri ve lüzumu da meydandadır. Medeni toplumlar içerisinde bir milletin almış olduğu değer maddi varlıklar kadar, manevi varlıklarla da ölçülmektedir.Bu bağlamda Erzurum Halk Oyunları Türküleri Turizm Derneğinin çok önemli bir görev üstlendiğini düşünüyorum. Bir insanın yurdunu ve milletini sevmesi, milletini kültürünü ve tarihini tanıması ile mümkündür.2008-2009 eğitim öğretim döneminde Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve sinema eğitim topluğunca gerçekleştirilen Yapımcılığını üstlendiğim ‘Fakülteler Yarışıyor’ bilgi yarışması programında lisans seviyesinde öğrenciler dünya müzik listeleri ve sanatçılarını,dünya sinemasını aktör ve akristlerini bilirken üzülerek ifade ediyorum ki Türkiye coğrafyası,edebiyatı,Türk tarihi ve müziği ile ilgili sorularını yanıtlamakta güçlük çektiler. Böylesine anlamlı ve önemli bir belgeselin çekilmesini sağlayan Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi yönetimine teşekkürü bir borç biliyorum.” şeklinde konuştu.