Cumhurbaşkanlığına seçilen AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Arena Spor Salonu'nda düzenlenen AK Parti 1. Olağanüstü Büyük Kongresi'nde partililere hitap etti.
Başbakan Erdoğan ''Bugün yeni bir Türkiye kurulurken Türkiye, 23 Nisan 1920'deki özüyle ve ruhuyla yeniden kucaklaşırken, eski küslükleri, dargınlıkları, gerilimleri, kamplaşma ve kutuplaşmaları bir kenara bırakalım diyoruz. Bugün yeni bir sayfa açalım istiyoruz'' dedi.
Kendilerinin yaşadıklarını hiç kimsenin yaşamamasını istediklerini belirten Erdoğan, ''Sizin de bu hassasiyetimize hak vermenizi istiyoruz. Bugün yeni bir Türkiye kurulurken Türkiye, 23 Nisan 1920’deki özüyle ve ruhuyla yeniden kucaklaşırken, eski küslükleri, dargınlıkları, gerilimleri, kamplaşma ve kutuplaşmaları bir kenara bırakalım diyoruz. Bugün yeni bir sayfa açalım istiyoruz'' ifadelerini kullandı.
Erdoğan, ''Ama bakıyorsunuz anamuhalefetin başındaki zat, yarın halkın seçtiği Cumhurbaşkanının yemin törenine katılmayacağını söylüyor. Yani oraya katılmamakla bize ne kaybettirir; hiçbir şey. Ama kendisinin çok şey kaybedeceğini tekrar hatırlatmak isterim. Çünkü biz bu yolda birileriyle yürümedik; biz bu yolda milletimizle yürüdük, milletimizle de buralara geldik." görüşüne yer verdi.
Bugünü, demokrasinin 91 yıllık Cumhuriyet tarihinin bir bayram günü olarak görüp, 77 milyonla kucaklaşmak, barışmak, Türkiye Cumhuriyeti’nin bayrağı altında bir olarak, beraber olarak, birlikte Türkiye olarak gönül birliği yapmak istediklerini ifade eden Erdoğan, ''Her türlü gerilim, kamplaşma ve kutuplaşma, Türkiye'ye zarardan başka hiçbir şey vermedi ve vermez. Üsluplarımız farklı olabilir, yöntemlerimiz farklı olabilir, siyaset tarzımız farklı olabilir ama hepimiz bu vatanın evlatlarıyız, hepimiz bu toprakların insanıyız. Şunu unutmayın: Milletimiz bir, bayrağımız bir, vatanımız bir, devletimiz bir'' şeklinde konuştu.
Sandığın milletin takdirini kullandığı yer olduğuna işaret eden Başbakan Erdoğan, mücadele eden, emek veren, millete proje ve planlarını anlatan herkes için sandıktan çıkmanın mümkün olduğunu söyledi.
Bu ülkede seçimlerin, 1950’den beri, hür iradeyle, şeffaf şekilde yapıldığına dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti: ''Hiç kimse kendisini umutsuz,çaresiz, çözümsüz hissetmesin. AK Parti Hükümetleri, 77 milyonun Hükümetleridir; seçimler ve sandık da millet için her zaman takdirini kullanacağı bir vasıtadır. Bu noktada muhalefetin, kendisini yenileme ihtiyacı çok ama çok açıktır. Kutuplaşma ile muhalefet yapılamayacağı görülmüştür. Toplumu kamplara ayırarak muhalefet yapılamayacağı görülmüştür. Sokaktan medet umarak, Türkiye düşmanı hainlerle işbirliği yaparak muhalefet yapılamayacağı görülmüştür. Muhalefet partileri, gerilimi tırmandırmak suretiyle bugün oy toplayabiliyor olabilirler ama bu tarz, Türkiye’ye zarar veren, sürdürülmesi de mümkün olmayan bir tarzdır.''
''CHP, SAĞLIKLI BİR MUHALEFET YAPAMAZ''
Cumhuriyet Halk Partisinin kendisini sorgulaması, tarihiyle yüzleşmesi, parametrelerini artık mutlaka değiştirmesi gerektiğini savunan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Statükoyu savunan, eski imtiyazlarını isteyen, millet ile arasında her daim mesafe olan bir Cumhuriyet Halk Partisi, ülkeye de, millete de fayda sağlayamaz. Kendi ilkeleriyle ters düşen, nerede ise Türkiye düşmanı odak varsa onlarla işbirliğine girişen, yıllardır kıyasıya eleştirdiği paralel yapıya kol kanat geren bir Cumhuriyet Halk Partisi, sağlıklı bir muhalefet yapamaz. Terör meselesine bigane kalan, çözüm sürecinin karşısına ırkçı bir anlayışla adeta duvar gibi dikilen bir CHP milletle barışamaz. İşte şu anda milletin seçtiği Cumhurbaşkanı’nın yemin törenine katılmayacağız diye açıklama yapıyorlar. Bu muhalefet tarzı eskimiştir. Bu muhalefet tarzının son kullanma tarihi geçmiştir. Böyle bir muhalefetin, kendi tabanına da, ülkeye de vereceği hiçbir katkı yoktur ve olamaz.''
''MHP, TERÖR MESELESİNİN BESLEDİĞİ BİR PARTİ OLMAYI TERCİH ETTİ''
MHP'nin de planı, projesi, alternatif çözüm önerileri olan bir siyasi parti olmak yerine, terör meselesinin beslediği bir parti olmayı tercih ettiğini belirten Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
'' 2007’de, Meclis’e yeniden girdiği günden bugüne kadar MHP yönetimi, Türkiye'nin hiçbir meselesine eğilmemiş, şehit cenazelerini istismar etmiş, terörün varlığını adeta kendi varlığına endekslemiştir. Ancak terörün devamıyla var olabilen bir parti, hiç kuşkusuz, çözüm süreciyle de varlık zeminini kaybedecektir. MHP yönetiminin çözüm sürecine, terörün sona erdirilmesine karşı çıkmasının sebebi de budur. Bu muhalefet tarzının da Türkiye’ye hiçbir faydasının olmadığı açıktır. Öte yandan, HDP de tıpkı MHP gibi, teröre sırtını dayayarak varlık gösteren bir parti olmuştur. HDP, bağımsız, hür, demokratik siyaset yerine, silahların vesayetinde siyaseti tercih etmiş, bundan kurtulamamıştır. Terörist cenazelerini istismar ederek, elinde taş olan çocukların arkasına saklanarak, Diyarbakır’da feryat eden çocukları dağa kaçırılmış annelere kulak tıkayarak, hatta onları tahkir ederek sadece kan siyaseti yapılır, başka bir şey değil.''
Erdoğan, HDP'nin yeni Türkiye’de parametrelerini değiştirip, istismardan vazgeçip, kan üzerinden yürüttüğü siyaset tarzını terk edip bir Türkiye partisi olma yolunda ilerlemesi gerektiğini vurguladı.
Cumhurbaşkanlığı seçimi, muhalefete ders oldu
Erdoğan, 10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçiminin bu muhalefet partilerine açık bir ders olduğunu ifade ederek, ''10 Ağustos'ta sadece AK Partililer değil, CHP, MHP, HDP ve diğer partilere gönül veren kardeşlerim de bize oy verdiler. Aynı zamanda kendi parti yönetimlerine de bir ders verdiler diye düşünüyorum. Muhalefetin, tabandan gelen bu ibretlik dersi iyi okumaları en büyük arzumuzdur diye düşünüyorum'' şeklinde konuştu.
''Bugün, yeni bir gün. Bugün, Türkiye’nin özüne döndüğü gün. Bugün, Türkiye’nin istikbalinin her zamankinden daha açık, daha aydınlık olduğu bir gün'' diyen Erdoğan, ''Bugün yeni Türkiye'nin doğum günü. Yeni Türkiye, yeni bir siyasete, yeni sosyolojiye, yeni bir ekonomiye tekabül etmektedir. Yeni Türkiye, siyasetin vesayetten kurtularak özerkleştiği bir Türkiye'dir. Her sorunun çözüm aracı siyasettir. Her meselenin çözüm zemini, Türkiye Büyük Millet Meclisi'dir. Artık bunların dışında bir yol, bir yöntem Türkiye için söz konusu olamaz" ifadelerini kullandı.
''YENİ TÜRKİYE'NİN YENİ SİYASETİ VARDIR''
Eski Türkiye'nin siyaseti imkansızlaştıran bir zihniyete sahip olduğunu, bunun geride kaldığını anlatan Erdoğan, ''Eski Türkiye, toplumun potansiyel bir tehlike, tehdit, düşman olduğu algısına dayanıyordu. Çok şükür, Türkiye bu zihniyeti geride bıraktı. Bugün siyaset artık mecrasını bulmuş vaziyettedir'' dedi.
Yeni Türkiye'nin siyasetin asıl veya aslifonksiyonunun toplumsal taleplerin siyasi sisteme taşınması olduğunun şuurunda bulunduğunu vurgulayan Erdoğan, toplumsal talepleri meşru görmeyen siyasetin doğurduğu kronik problemlerin çözüm yoluna girdiğini bildirdi.
Erdoğan, ''Türkiye bugün çözüm sürecine girmişse, toplumsal farklılıklar siyaseten meşru biçimde ifade edilebiliyorsa, çoğulcu bir tahayyül temelinde toplumsal barışa doğru ilerliyorsak, bunun temelinde yeni Türkiye’nin yeni siyaseti vardır'' dedi.
''YENİ TÜRKİYE, EKSİK BİR DEMOKRASİDE UZLAŞAMAZ"
Yeni Türkiye'nin çok güçlü bir temele dayandığını belirten Erdoğan, bu temelin Türkiye’nin yeni sosyolojisi olduğunu söyledi. Yaşanılan büyük değişimin esas mimarının bu yeni sosyoloji olduğuna işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:
''Dayatmacılığın sonunu getiren, çoğulculuğun hak ve özgürlüğün önünü açan yeni sosyolojik dinamikleri herkesin iyi okuması gerekiyor. Türkiye’de topluma rağmenciliğin sonu gelmiştir, millete rağmenciliğin sonu gelmiştir. Toplumsal meşruiyet siyasetin ana dayanağıdır. Bundan sonra Türkiye, ancak çoğulculukta uzlaşabilir; belli toplumsal talepleri gayri meşru ilan ederek, meşruluk zemini dışına iterek bir uzlaşma gerçekleştirilemez.
Yeni Türkiye, çoğulcu bir Türkiye’dir. Siyaset bu çoğulcu toplumsal yapının temsiliyle mükelleftir. Yeni Türkiye’de makbul ve makbul olmayan vatandaş ayrımı yoktur; bütün vatandaşlar eşittir. Dolayısıyla yeni Türkiye’nin üzerinde uzlaşacağı temel değerler daha çok demokrasi, daha çok özgürlüktür. Yeni Türkiye, eksik bir demokraside olmaz, uzlaşamaz. Bu ülkede reşit ve mümeyyiz bir millet yaşamaktadır; sahip olduğu medeniyet değerleriyle, tarihi tecrübesiyle, demokratik olgunluğuyla örnek bir millet yaşamaktadır. Bu milletin vesayete, velayete ihtiyacı asla yoktur.''
''TERÖR MESELESİ, ESKİ TÜRKİYE'NİN MESELESİDİR''
Bugün yeni Türkiye kurulurken, yeni Türkiye’ye karşı bir direncin, eski Türkiye’ye bir özlemin de olduğunu gördüklerini anlatan Erdoğan, eski Türkiye’nin aktörlerinin, eski Türkiye’nin çatışmalarını sürdürmek istediklerini, demokrasi açığı kapatıldıkça, toplumsal barış umudu çoğaldıkça, bunu tersine çevirmek isteyenlerin de harekete geçtiğini belirtti.
''Terör meselesi, Eski Türkiye’nin meselesidir'' diyen Erdoğan, ''Yeni Türkiye’de siyaset dışı araçlarla iş görme imkanı kalmamıştır. Çözümü, barışı reddeden, şiddet araçlarına pirim veren bir siyasetin yeni Türkiye’de karşılık bulması mümkün değildir. Çünkü barışın çok güçlü bir toplumsal desteği vardır ve barış süreci topluma emanettir'' ifadelerine yer verdi.
PARALEL YAPI, TİPİK BİR BÜROKRATİK VESAYET GİRİŞİMİDİR
Konuşmasında paralel yapıya da değinen Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
'' Eski Türkiye’nin bir başka aktörü de var; paralel devlet yapılanması. Paralel devlet yapılanması, siyasi temsil yetkisine ve siyasi meşruiyete sahip olmadan, kamu gücünü kullanarak meşru-demokratik siyaseti tahrip etmek istemektedir. Devlet kurumlarında elde ettiği etkinlikliklerinden siyaseti şekillendirmek arzusundadır. Bu anlamda paralel yapı, tipik bir bürokratik vesayet girişimidir. CHP ve MHP’nin paralel yapıyla işbirliği yapmaları, hem eski Türkiye özlemlerinin, hem de bürokratik vesayet de aynı istikamete bakıyor olmalarının bir sonucudur. Siyaset bu vesayet girişimine taviz veremez, verdiği anda kendi varlığını inkar eder.''
Başbakan Erdoğan,17-25 Aralık operasyonlarının da yolsuzluk kılıfı altında, bürokratik vesayetin darbe girişiminden başka bir şey olmadığını ifade ederek, ''AK Parti, bürokratik vesayetin bu darbe girişimi karşısında cesaretle durmuş, bu darbe girişimini etkisiz hale getirmiştir. Devlet içindeki paralel yapı siyaseten mahkum olmuştur. Türkiye’nin yaşadığı son iki seçim, bir anlamda paralel yapının ve destekçilerinin siyaseten tasfiyesi olmuştur'' şeklinde konuştu.
Erdoğan, siyasetin önündeki meselenin bu yapıyı hukuken de tasfiye etmek olduğunu sözlerine ekledi.