Ege Üniversitesinin 2019-2020 Akademik Yılı Açılış Törenine katılan 24. Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Binali Yıldırım, Barış Pınarı Harekatı'na ilişkin “Şimdi bölgedeki paydaşlar Rusya, ABD ile mutabakata vardı. Bu mutabakatın amacı, sınırlarımızın hemen ötesinde oluşturulmaya çalışılan bir yapay devlet hayalini tümden ortadan kaldırmak” dedi.
24. Dönem TBMM Başkanı Binali Yıldırım, Ege Üniversitesinin 2019-2020 Akademik Yılı Açılış Törenine katıldı. Törende Barış Pınarı Harekatı’na ilişkin değerlendirmede bulunan Yıldırım, “Şimdi bölgedeki paydaşlar Rusya, ABD ile mutabakata vardı. Bu mutabakatın amacı, sınırlarımızın hemen ötesinde oluşturulmaya çalışılan bir yapay devlet hayalini tümden ortadan kaldırmak” dedi.
Yıldırım ayrıca, “Şimdi biz Suriye’nin, Irak’ın, komşularımızın toprak bütünlüğüne saygılıyız. 8 yılı aşan bu ızdırap, bu şiddet, bu terör sona ersin; buradaki insanlar da vatanına dönsün. Bunun için gayret ediyoruz. Başka amacımız yok. Büyük bir bedel ödüyoruz, fedakarlık yapıyoruz. Bazıları ‘memleketlerine gitmezler’ diyor. Ben öyle düşünmüyorum. Bülbülü altın kafese koymuşlar ille de ‘vatanım’ demiş. Bunlar doğdukları, büyüdükleri, acı tatlı hatıralarının olduğu yerleri mutlaka özleyecektir. Olaya biraz daha empati ile bakmamız gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu.
“BİZ BİZE YAKIŞANI YAPIYORUZ”
Dünyada sayısal uçurumun artık sürdürülemez hale geldiğini, dünyada 270 milyon göçmen bulunduğunu söyleyen Yıldırım, şunları ifade etti: "Yani vatansız insan var. Niye? İnsanlar doğal olarak savaş sebebiyle, terör sebebiyle veya yoksulluk sebebiyle daha iyi yerlere göç ediyorlar. Bu insanın en doğal hakkı. Daha güzeline erişmek herkesin hakkı. İşte bu noktada insanlık maalesef üzerine düşeni yapmıyor. Dün İngiltere’de bir konteynerde 39 cansız beden bulundu. Bir konteyner içine doldurulmuş göçmenler hayatını kaybetmiş. Bir ona bir de Türkiye’ bakın. Türkiye, batılı, Amerikalı dostlarımızın yaptığını yapmıyor. ‘İnsanlık ölmedi’ diyoruz, darda olan herkese kapımızı açıyoruz, onlarla aşımızı paylaşıyoruz, evimizi paylaşıyoruz. Onların hayata tutunmalarını sağlıyoruz. Bu özelliğimizden dolayı da dünyanın en cömert ülkesi unvanına sahip olduk. Bu bizin geleneğimiz, tarihimiz. Biz bize yakışanı yapıyoruz. Kim ne derse desin aynısını yapmaya devam edeceğiz.”
“BÜTÜN TERÖR YUVALARINI DAĞITTIK”
Bir yandan Türkiye’ye gelerek hayata tutunmaya çalışan insanların tekrar memleketlerine dönmeleri için büyük bir operasyon yaptıklarını kaydeden Yıldırım, “Başbakanlığım döneminde 15 Temmuz alçak kalkışmasından sonra Fırat Kalkanı başlattık. Cerablus’tan El bab’a kadar 2 bin kilometrekarelik alanı DEAŞ’tan, PYD’den, PKK’dan temizledik. 2018 başında Zeytin Dalı ile Afrin bölgesinde 2 bin kilometrekarelik alanı bütün bölücü yıkıcı unsurlardan temizledik. Şimdi de Fırat’ın doğusunda baştan beri söylediğimiz gibi, Cumhurbaşkanımızın ‘Suriye ve Irak sınırımızın güneyinde terör oluşumuna asla müsaade etmeyeceğiz’ sözleri noktasından hareketle büyük bir mücadele veriyoruz. Elhamdülillah kahraman Mehmetlerimizin, güvenlik güçlerimizin büyük cesareti ile o alanlara da girdik. Bütün terör yuvalarını dağıttık. Rabbim onların yar ve yardımcısı olsun” açıklamasını yaptı.
“KOCAMAN YALAN, BÜYÜK ALÇAKLIK”
İki şeyin birbirinden ayrılması gerektiğini vurgulayan Yıldırım, “Kürtler bizim kardeşimiz, Araplar bizim kardeşimiz, Türkmenler kardeşimiz. Bu coğrafyada yaşayan, 619 yıl Osmanlı’nın şefkatinde hayat süren bütün insanlar kardeşimiz ama bizim düşmanımız, eline silah alıp gözünü kırpmadan masum insanları öldüren alçak, bölücü terör örgütleridir. PKK, YPG, FETÖ, DEAŞ’tır. Ülkeye, millete, bölgeye hiçbir zarar vermeyen bütün unsurlar bizim kardeşimizdir. Bu iki şeyi birbirine karıştıranlar var. Operasyonla ilgili dost bildiğimiz bazı ülkeler, ‘Türk ordusu Kürtlere saldırıyor’ diye yazıyor. Kocaman yalan, büyük alçaklık” diye konuştu.
“ONLİNE ÜLKELER, OFFLİNE ÜLKELER”
Küresel düşünme üzerine konuşan Yıldırım, “Bu sabah gelirken bir haber düştü. Yakında yeni bilgisayarın duyurusu yapılacakmış. Bu bilgisayar 10 bin yılda yapılan işi 2-3 saniyede yapıyor. İnsanın hafızasını zorlayan bir şeyden bahsediyorum. 1969 yılında aya ilk insan giderken aynı günlerde internet de bulundu. Aya gidiş, yıllarca konuşuldu ama internetten kimse bahsetmedi. Ta ki milenyumun başına kadar. Bugün artık aya gidiş unutuldu ama internet bir iletişimin ötesinde hayatımızın ayrılmaz parçası haline geldi. Artık dünyada ülkeler ikiye ayrılıyor. Online ülkeler, offline ülkeler. Yani çevrim içi ülkeler ve çevrim dışı ülkeler. Bu çok güzel bir şey ama artısı eksisi var. Bilgi iletişim teknolojileri mukayeseli üstünlük sağlar. Eğer bu altyapıya sahipseniz, akıl yollarına sahipseniz yarışta bir adım öne çıkıyorsunuz. Offline bir ülkeyseniz gelişme sürecinde çok geri kalıyorsunuz" dedi.
AKIL TERİ VURGUSU
Artık küresel refahtan bahsedilirken bilinen üretim yollarının konuşulmadığını kaydeden Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bugün dünyanın en büyük şirketleri 200 yıl önce kurulan şirketler değil. 160 yıl geçmişi olan Türk Telekom, mesela PTT, TCDD; bu şirketler ile geçmişi 20-30 yılı bulan bilişim şirketlerini karşılaştırdığınızda maalesef arasında dijital bir uçurum var. Bugün yüzlerce milyar dolar bütçeleri ifade edilen şirketlerin tamamı akıl terine daha fazla yatırım yapan şirketlerdir. Üniversitelerimize düşen daha çok bilgi üretmek, daha çok bilgiye sahip olmak, daha çok bilgiyi insanlığın yararına kullandırmak. Bilgi artık en büyük güç. Silah, güçlü ordu değil; bilgi.”
“KAMU BÜTÜN ÜNİVERSİTE MEZUNLARINI İSTİHDAM EDEMEZ”
Türkiye’deki üniversite sayısı hakkında bilgi veren ve bu sayıdan rahatsız olanların olduğunu vurgulayan Yıldırım, şöyle devam etti: "’Alt yapı olmayan üniversite niye açılıyor’ diyorlar. Mükemmel iyinin düşmanıdır. Mükemmeli beklerseniz hiçbir zaman hiçbir şey yapamazsınız. Daima iyiye razı olacaksınız, adım atacaksınız, sonra mükemmel her zaman hedefiniz olmaya devam edecek. Üniversiteye erişimde Türkiye dünyada ikinci sıraya yükseldi. İstiyoruz ki üniversite eğitimi alan öğrenci sayımızı olabildiğince artıralım. Ancak üniversiteleri sadece mezun olduğunda kamuda işe girmek için araç olarak görmeye devam edersek bu gelecek için büyük bir hayal kırıklığı olur. Hiçbir zaman kamu bütün üniversite mezunlarını istihdam edemez. Üniversite sizin ufkunuzu açacak. Hangi alana yönelecekseniz çok daha kapsamlı değerlendirme ve karar verme yeteneği kazandıracak. Üniversiteye bakışı böyle görmek lazım.”
“KEŞKE BU BEYİNLERİMİZ ORADA DEĞİL DE BURADA BU İŞİ YAPSALAR”
Bilgi iletişim teknolojilerinin önemine de değinen Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Akıl terini kullanarak yükte hafif pahada ağır bir kaynağa sahip oluyorsunuz. Yazılım, donanım, yenilikçi teknolojiler, araştırma geliştirme; bunlar daha ülkemizde 10 yıl öncesine kadar ihraç edilirken gümrük vergi numarası verilmeyen şeylerdi. Bugün gençlerin üretip dünyaya ihraca ettikleri bilgisayar oyunun yıllık bedeli 2018’de 1 milyar 100 milyon dolara ulaştı. Gençler yapıyorlar. Bu bizim gençlerimizin akıl terinin başarısızdır. Üniversiteler başta olmak üzere teknoparklara ve araştırma geliştirmeye çok büyük kaynak ayırdık. Teknoparklarda çalışanların vergi yükü vesairesi devlet tarafından karşılanıyor. Amacımız bilgi iletişim teknolojilerinde Türkiye’nin bulunduğu noktayı daha da ileri taşımaktır. Teknoloji firmaları artık çok büyük kaynağa erişebiliyorlar. Geçen ay Silikon Vadisi'ndeydik. Sosyal paylaşım sitelerinin merkezleri de orada. Orada gördüm, gurur duydum ama bu buruk bir gururdu. Orada bizim beyinlerimiz vardı. Bin 800 Türk beyni, genç mühendis oralarda bütün dünya için akıl teri üretiyor, programlar yazıyor. Yeni yeni buluşlar ortaya koyuyor. Elimizdeki bu akıllı telefonların bazı yazılımları orada bizim mühendisler tarafından yapılıyor. Büyük gurur duyum ama bu gurur biraz buruk bir gurur oldu. Keşke bu beyinlerimiz orada değil de burada bu işi yapsalar. Bu da not etmek istediğim başka bir konu.”
İBRAHİM ÇOLAK DA TÖRENDEYDİ
Törende bulunan 2019 Dünya Artistik Şampiyonası’nda halka branşında altın madalya kazanan İbrahim Çolak'a da seslenen Yıldırım, “İbrahim Çolak, bir ilki başardı, birinci oldu. Ay yıldızı bayrağımızı yükseklere taşıdı. Şimdi İbrahim’den beklediğimiz, olimpiyat şampiyonu olmaktır. Hele hele ilk dünya şampiyonun İzmir’den çıkması, 64 yıllık Ege Üniversitesinden çıkması da aynı bir gurur vesilesi” dedi.
Konuşmaların ardından hem Çolak’a hem de üniversiteye en yüksek puanla giren öğrencilere ödülleri verildi.