ERZURUM (İHA) - Bilim, Sanayi ve Teknoloji İl Müdürü İlhan Aydın, Bilim Teknoloji Haftası nedeniyle yaptığı açıklamada, bilim ve teknolojinin insanlık için ne kadar önemli olduğunu duyurmak amacıyla 8-14 Mart günleri Bilim ve Teknoloji Haftası olarak düzenlendiğini belirtti. Aydın, “Okullarımızda ve basında hafta süresince düzenlenecek çeşitli programlarla yeni yetişen nesillerin bilim ve teknolojiye ilgi duymaları sağlanır. Düzenlenen etkinliklerde, geleceğin genç bilim adamları ilk bilimsel ve teknolojik araştırmalarını insanların beğenisine sunarlar” dedi.
Bilimin dış dünyaya, nesnel gerçekliğe ve bu gerçeklikte yer alan olgulara ilişkin tarafsız gözlem ve sistematik; deneye dayalı zihinsel etkinliklerin ortak adı olduğunu kaydeden Aydın, “İnsanoğlu, tarihin çok eski dönemlerinden beri doğaya egemen olmak istemiştir. Bu nedenle, insan var oluşundan beri doğayla savaşmaktadır. Gök gürlemesi, şimşek çakması, ay ya da güneşin tutulması, hastalıklar, afetler, vb. doğa olayları insanın ilgisini çekmiş; kimi zaman da onu korkutmuştur. Öte yandan, yaşamını sürdürebilmek için korkusunu yenmeye çalışan insan, doğa olayını bilmek ve ona egemen olmak zorunda olduğunu kavramıştır. Bilim, insanlık tarihi boyunca, kuruluşu, işlevleri ve içeriği yönünden birçok değişim geçirmiş, toplumdaki öteki kurumlarla olan ilişkisinde sayısız başkalaşımlar göstermiştir. Bu nedenle, bilimin ortaklık ve süreklilik gösteren ve bugünkü bilgi birikimini sağlayan niteliği daha çok doğa bilimlerinde kendini göstermiştir. Bunun dışında, insan davranışlarını toplumsal ve kültürel anlamda inceleyen bilim dallarıysa toplum bilimleri olarak adlandırılır. Bilimin konusu, insanla ve çevresiyle ilgili olan her tür olaydır. Kısaca: insanoğlu, bu olayları bilmek ve bunları kendi yararına yönlendirmek için varoluşundan beri bitmek tükenmek bilmeyen bir tutkuyla çalışmaktır.” diye konuştu.
“Teknoloji, herhangi bir endüstri dalıyla ilgili tasarım ve yapım yöntemlerini, kullanılan araç, gereç ve aletleri kapsayan bilgiler bütünüdür. Teknoloji terimi Yunanca "sanat" ya da "beceri" anlamına gelen "tekhne" ve "çalışma alanı" anlamına gelen "logia" sözcüklerinden türemiştir” diyen Aydın daha sonra şunları kaydetti; “Sözcüğün İngilizce'de ilk ortaya çıkışı 17. yüzyıla rastlar. İlk başlarda yalnızca sanatın uygulanması anlamında kullanılmıştır. Ancak sonradan anlamı değişmiş ve 20. yüzyılın başlarında kimi süreç ve düşüncelerin çeşitli araçlara ve makinelere dönüşmesini kapsayacak kadar genişlemiştir. Yirminci yüzyılın ortasına gelindiğinde, teknoloji artık insanın çevresini dönüştürmek için, araştırarak yaptığı etkinlikler bütünü olarak tanımlanmaya başlamıştır. Ancak teknoloji tanımı sürekli olarak bilimle doğrudan ilişkilendirilmiştir.
Günümüzde de yaygın olarak bilimsel bilginin yaşama geçirilme yöntemleri biçiminde kullanılmaktadır. Teknolojini yirminci yüzyılda gösterdiği baş döndürücü gelişme hızı, insanlık tarihi boyunca herhangi bir dönemde görülmemiştir. Teknolojik yenilikler ve gelişmeler toplumsal yaşamın birçok alanını etkiledi ve değiştirdi.
Teknolojinin değişime uğrattığı önemli alanlardan biri de kuşkusuz, toplumsal yapıdır. Teknoloji sayesinde insanların ömrü uzadı, daha sağlıklı ve yüksek bir yaşam standardına ulaşıldı. İnsanların çalışma saatleri azaldı ve bunun bir sonucu olarak boş vakitleri arttı ve hızlı nüfus artışına rağmen dünyanın kendi kendine yetmesi yolunda önemli adımlar atıldı. Pek çok doğal afete çözüm yolları bulundu.
Dünyanın neresinde olursa olsun, insanlar, herhangi bir başka yerdeki insanlarla kolay ve hızlı haberleşmeye ve herhangi bir yere hızla ulaşmaya başladılar. Kuşkusuz teknolojik gelişmenin bütün bu olumlu ve güzel yanlarının yanı sıra insanlığa ödettiği bir de bedeli vardı.
Nükleer teknolojideki gelişmeler, nükleer silôhları beraberinde getirirken, pek çok endüstriyel atık ve ürün, karaların, denizlerin, sularını ve hatta atmosferin kirlenmesine yol açtı. Teknoloji, pek çok yeni iş alanı açmış olsa da, pek çok insanın hala işsiz olmasının önüne geçemedi.
Teknoloji hep yenilik ve yeni bir şeyler üretmeyle eş anlamlı olarak kullanıla gelmişti; ancak günümüzde insanlığın kendi yarattığı küresel uygarlık kavramını yine teknolojiyle yok edebileceği tartışılmaktadır.”