Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü ile Türkiye Yazarlar Birliği Erzurum Şubesi tarafından ortaklaşa düzenlenen “Kâşgar’dan Erzurum’a Türk Dünyasının Ortak Eserleri” konulu konferans Kültür Merkezi Mavi Salon’da gerçekleştirildi. Konferansta Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü ve Türk Dil Kurumu Yazıt Bilimi Kolu Başkanı Prof. Dr. Cengiz Alyılmaz konuşmacı olarak yer aldı.
DAMGALI TAŞ GELENEĞİ
Prof. Dr. Alyılmaz, damgaların, tarihte Türk boyları arasında hem bireysel ve kültürel kimliğin sembolü ve yansıtıcısı hem de gücün ve egemenliğin simgesi olarak da kullanıldıklarını belirtti. Alyılmaz, Türk devletlerini idare eden kağan ve kumandanların bu sebeple elde ettikleri yeni toprakların, yurtların kendilerine ait olduğunu göstermek, belgelemek amacıyla yazıt ve damgalı taş dikmeyi gelenek hâline getirdikleri kaydetti.
TÜRKLERİN YAZI GELENEĞİ
Konuşmasında Türklerin yazı geleneğinin eskiliğine ve köklülüğüne de işaret eden Alyılmaz, Moğolistan, Kırgızistan, Kazakistan, Tuva, Hakasya, Dağlık Altay, Çin Halk Cumhuriyeti sınırları içende kalan (Kök)türk harfli yazıtlara ait görüntülere ve bilgilere de yer verdi.
KONAR-GÖÇER HAYAT
Alyılmaz, Türklerin önceleri konargöçer hayat sürdürdüklerini ancak zamanla şehirler kurduklarını belirterek Beş Balık, Ordu Balık, Turfan, Yargol, Hoten, Kaşgar, Karabalgasun, Balasagun vd. eski Türk şehirlerine ait son derece ilgi çekici görüntüleri de dinleyicilerin istifadesine sundu.
BEYAZ PİRAMİTLER TÜRK ESERİ
Alyılmaz, konuşmasının bir bölümünü son zamanlarda Türk kamuoyunda sıkça yer alan “Beyaz Piramitler”e ayırıp bu eserlerin Tangutlar’a ait olduğunu söyledi. Alyılmaz, bu bölümde “Beyaz Piramitler”in içinde ve çevresinde yapılan kazılarda ortaya çıkarılan arkeolojik buluntuların birbirinden güzel görüntülerini de dinleyicilerle paylaştı.
ERZURUM’DAKİ TARİHİ ESERLER
Prof. Dr. Cengiz Alyılmaz, konuşmasının son bölümünde Erzurum’daki tarihî eserlerin bu toprakların tapu senedi olduklarını belirtip bunların gerektiği şekilde korunamadıklarına dikkat çekti. Üç Kümbetler ve çevresindeki alanın “Tarihî Büyük Selçuklu Mezarlığı” olduğunu belirten Alyılmaz, Üç Kümbetler’in etrafına temsilî mezarların yapılmasının gerektiğini vurguladı.