Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Kurban Bayramı'na ulaşmanın huzur ve sevincinin yaşandığını belirterek, İslam ümmetinin bir taraftan sevincin ve huzurun bayramını yaşarken diğer taraftan da acının bayramını yaşadığını ifade etti.
Başkan Görmez, Kurban Bayramı dolayısıyla yayımladığı mesajında, “Yüce Allah'ın çağrısına icabet edip hac ibadetini eda etmek üzere kutsal topraklarda bulunan hacılarımızla birlikte bütün İslam aleminin bayramını tebrik ediyor, hayırlara vesile olmasını diliyorum” ifadesini kullandı.
GÖRMEZ’İN MESAJI
Mesajında “Kurban bayramı, barışın esenliğin, birlik içinde duanın, yakarışın, statülerden arınarak eşitlenmenin, kendini bilmenin, tefekkürün, tezekkürün, yenilenmenin, sabrın, nefisleri terbiye etmenin, hassasiyetin, hiçbir canı incitmemenin, yok etmemenin, çaresizliği gidermenin, yaşama bilincinin, kutlu yürüyüşün, tarihe tanıklık etmenin kutsalı ve geçmişi idrak etmenin, yoksula, kimsesize, çaresize yakınlaşmanın bayramıdır” görüşüne yer veren Başkan Görmez, şunları kaydetti:
“İçerisinde pek çok sembol, anlam ve değer taşıyan kurban ibadeti sadakatin, teslimiyetin ve fedakarlığın göstergesidir. Hac vesilesiyle Arafat'ı dolduran Müslümanlar, Allah'la misaklarını yenilerken, kurbanlarını sadece onun adıyla keserek ubudiyetlerini tahkim etmektedirler. Arafat'ta ihrama bürünen Müslümanlar artık Allah'tan başka sığınılacak bir melcenin olmadığına, farklılıkların birer rahmet olduğuna, tutku ve isteklerin geçici olduğuna, buna karşılık asıl emek verilmesi gerekenin takva olduğuna bilfiil şehadet etmektedirler. Allah'ı birlemenin ve ona teslimiyetin bir nişanesi olarak Hz. İbrahim, oğlu İsmail'i Rabbine kurban etmeye hazırlanırken, aslında insanlık tarihine muhteşem bir mesaj vermektedir. Rabbin rızasını her şeyin üstünde gören İbrahimi mesaj o günden bugüne Rabbimizle aramızdaki bağın nasıl olması gerektiği konusunda sayısız ölçü, hikmet ve işaretler sunmaktadır.
İslam ümmeti bugün bir taraftan sevincin ve huzurun bayramını yaşarken diğer taraftan acının bayramını yaşamaktadır. İslam beldelerinin sokaklarında akan kanlar, İbrahim'in İsmail için akıttığı kanlar değil, İsmail'in canına karşı verilen kurbanların kanları da değil, evlatlarımızın, kardeşlerimizin, canlarımızın kanıdır.
Bugün İslam coğrafyasında hikmetini yitirmiş medeniyet havzasının mirasçıları olan bizler, silahın gücüyle değil, selamın rahmetiyle birbirimize karşı güveni tesis ederek barışı ve esenliği pekiştirelim. Evlatlarımızın, kardeşlerimizin, canlarımızın akan kanlarına dur diyelim. Ümitsizlik vadilerinde yuvarlanan insanlık adına ümit olalım. Cennetini yitirmiş Adem'in çocuklarına teselliler sunalım. Bu bayram, çatlak dudaklarımıza pınar, çorak gönüllerimize inşirah olsun. Seslerimizi dua dua avuçlarımızda biriktirelim, utançlarımızı, ayıplarımızı pişmanlıklarımızı ahlarımızı rahmetinin kucağına dökelim. Gafletin çamuruna batmış insanlık adına, kin ve nefretin, ırkçılığın ve ayrımcılığın hükmettiği aleme kalplerimizi kardeş kılarak, renge, ırka, dile, kültüre, coğrafyaya, makama, mevkiye bakmaksızın kardeşçe var olalım, örnek olalım, ümit olalım. Kardeşin kardeşi kuyuya attığı, kardeşin kardeşe el kaldırdığı bir çağda, Habil gibi engin, Yusuf kadar derin, İbrahim gibi halim, İsmail gibi sabır timsali olalım.Bayram sevincini evlerinden, yurtlarından, topraklarından ayrılmak zorunda bırakılarak ülkemize sığınan Suriyeli kardeşlerimizden de esirgemeyelim. Bir tebessümle dahi olsa yanlarında bulunalım. Kimsesizlerin kimsesi olalım.
Ülkemizin birlik ve beraberliğine kasteden, masum vatandaşlarımızı katleden, huzur ve asayişimizi sürekli tehdit edip her birimizi ateş altına almaya çalışan terör fitnesinin de ortadan kalkması için dua edelim.
Bu duygular içinde gerek yurt içinde gerekse yurt dışındaki bütün vatandaşlarımızın, Arafat'ta Cenab-ı Allah'a mülaki olmaya çalışan kardeşlerimizin, tüm İslam aleminin mübarek Kurban Bayramı'nı kutluyor, bu bayramın iç dünyamıza, hanelerimize, ülkemize, dünyamıza huzur ve mutluluk getirmesini Cenab-ı Allah'tan niyaz ediyorum.”