ERZURUM (İHA) - Türkiye Kayak Federasyonu Başkanı Dr. Özer Ayık, Erzurum Konaklı Kayak Merkezi’nde antrenman yaptığı sırada düşerek hayatını kaybeden Milli Kayakçı Aslı Nemutlu için açılan davayla ilgili olarak mahkemeye yazılı savunma verdi.
Dün 4. Asliye Ceza Mahkamesi’nde görülen davanın ilk duruşmasında sanık olarak dinlenen Kayak Federasyonu Başkanı Dr. Ayık, hakkındaki iddialara yazılı olarak cevap verdi. Haksız bir suçlama ile karşı karşıya kaldığını dile getiren Dr. Ayık, beraatini istedi.
GÖREV VE SORUMLULUK İHMALİMİZ YOK
Kazanın meydana geldiği günden bu yana hakkında idari ve adli yönden birçok soruşturmalar başlatıldığını, basın - yayın organlarında yargısız infaz yapıldığın belirten Ayık, “Tüm bu süreç içerisinde de hakkımda birçok ithamlarda bulunulmuştur. Örneğin bu olaydan sonra karşıma ilk önce Müfettişlik Raporu gelmiştir. Bu raporda bırakın yasayı, mevzuatın hangi hükmünü ihlal ettiğimden dahi bahsedilmeden; kulüplere niçin antrenman için yer göstermiyorsun, bu konu mevzuatta yoksa da müstakar uygulama var, kar perdelerini niye koydun, zaten kar perdeleri karı da biriktirmiyor vb. denilerek suçlandım.
3 teknik bilirkişi ayrı ayrı yaptıkları inceleme ve değerlendirmelerinin sonucunda, hukukçulardan meydana gelen TKF’nin inceleme kuruluna, kar perdelerinin doğru konuşlandırıldığını belirten raporlar sundular. Bu raporlarda, kar perdelerinin önüne herhangi bir minder konulamayacağını, önlerine ağ çekilmesinin mümkün olamayacağını, minder veya ağ konulması halinde kar perdelerinin işlevini yitireceğini, sadece yarışlarda ve yarış esnasında B Tipi geçici ağların çekilebileceğini belirttiler.
Konusunda uzmanlığı tartışmasız olan ve ülkemizin en seçkin hukukçularından olan Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemeleri Kanunu Komisyonları başkan ve üyeleri olarak görev yapan Prof. Dr. Cumhur Şahin ve Prof. Dr. izzet Özgenç’de hukukçulardan oluşan inceleme kuruluna rapor verdiler.
Her iki hukukçu da, ceza hukuku açısından yaptıkları değerlendirmelerde, Türkiye Kayak Federasyonunun ve Başkanı olarak benim, görev ve sorumluluğumuzu ihmal etmediğimizi, olayla benim aramda hiçbir bağlantı olmadığını, illiyet bağının olmadığı bir durumda şahsıma sorumluluk yüklenemeyeceğini yasal dayanaklarıyla ortaya koydular.
Yrd. Doç. Dr. Elvan Keçelioğulları’da ulusal ceza hukukumuz yanında, karşılaştırmalı hukuk açısından da, yabancı mahkeme kararlarını ve doktriner görüşleri dikkate alarak değerlendirmelerde bulundu. Bu değerlendirmelerde kar perdelerinin atipik tehlike oluşturmadığını, dolayısıyla güvenlik ağı çekilmesini gerektirir bir durumun olamayacağını belirtmiştir. Spor alanında yargılama yapan yabancı mahkeme kararlarında da pist işleticisinin sadece atipik tehlikelere karşı önlem alması gerektiğini, atipik tehlikenin kayakçının gözle göremeyeceği tehlike olduğunu, kar perdelerinin boyutları, konumu düşünüldüğünde atipik tehlike kapsamında düşünülemeyeceğini belirtmiştir.
İddianamede kar perdelerinin istisnai ve anormal tehlike oluşturduğu kabul edilmiş ve önüne B Tipi ağ çekilmesi gerektiğinden bahisle şahsıma suç atfedilmiştir. Bu bakımdan kar perdelerinin istisnai ve anormal tehlike yaratıp yaratmadığının tespiti gerekir.” diye konuştu.
KAR PERDESİ UYGULAMALARI DÜNYANIN BÜTÜN MERKEZLERİNDE BÖYLE
“Kar perdelerinin istisnai ve anormal bir tehlike noktası yaratması eşdeyişle atipik tehlike yaratması düşünülemez” diyen Dr. Ayık, “Kar perdesi; pistlerde ve yakın çevresinde kar tanelerinin rüzgar erozyonu ile taşınmasını azaltmak ve/veya engellemek ve kar perdelerinin rüzgar altı taraflarında kar birikimini sağlamak için kurulmaktadır. Böylelikle biriken kar piste yayılır ve kar tasarrufu yapılarak en ucuz şekilde kar elde etmek amacıyla uygulanan bir sistemdir.
Kar perdelerinde kullanılan malzeme tüm dünyada doğa dostu ve en çok dayanım gösteren ağaç olarak tercih edilir. Yerin konumu ve rüzgarın yönü dikkate alınarak yerleştirilir. Pistin mümkün olan en yakın noktasına uygulanır.
Kar perdelerinin önüne dünyanın hiçbir yerinde herhangi bir koruyucu minder vs gibi engel uygulanamaz. Zira, böyle bir uygulama olduğunda aradan rüzgar geçemeyeceği için kar perdesinin işlevi ve amacı ortadan kalkar. Tüm dünyada kayak merkezlerindeki kar perdesi uygulaması böyledir. Kayak sporu bir salon sporu değil, doğa sporudur. Bu yüzdendir ki dünyanın bir çok yerinde kayak pistleri tesis edilirken doğa kayağa değil, kayak doğaya uydurulmaya çalışılmıştır. Bunun içindir ki, bir çok farklı kayak merkezi de ormanlık alanlar içindedir. Profesyonel kayak yapanlar değil turistik amaçla kayak yapanlar dahi kayarken görünebilen engelleri görüp, kayış yönünü ona göre tayin eder.
Ormanlık içerisinde tesis edilen kayak pistlerinde de her taraf ağaçlarla kaplıdır. Bir yönüyle de, bu ağaçlar pistlerde kar perdesi görevi yaparlar. Bu durumun ülkemizdeki örneği de Sarıkamış’taki kayak merkezidir. Burada yer alan ağaçların tümünün sünger veya minderle kaplanması mümkün olmadığına, kayak sporunun kendi doğasında sporcunun rakipleriyle olduğu kadar hatta daha fazla doğayla, çevre koşullarıyla mücadele etmesi gerektiği açık olduğuna göre niye kar perdeleri konulmuştur gibi bir sorunun sorulması mümkün değildir.
Olayın meydana geldiği pistte de var olan kar perdeleri uluslararası standartlara uygundur. Kazaya zemin hazırlayan bir engel veya atipik bir tehlike olarak nitelendirilemez. Bu durum uluslararası standardın gereğidir. Bu konuda, Türkiye Kayak Federasyonu Hukuk Kurulu tarafından başlatılan inceleme vesilesiyle bağımsız teknik bilirkişi olarak atanan İtalyan Roberto Meraviglia ve Andorra’lı Ferran Goya’nın raporlarına göre kar perdelerinin pistteki kurulumları ve uygulaması açısından, standarda aykırı hiçbir tespitte bulunulmamıştır. İddia makamı da bu değerlendirmeleri dikkate alarak kar perdelerinin bulunmasını bir ihmal olarak değerlendirmemiştir.
Ancak bu noktada da kar perdelerinin önüne koruyucu ağ çekilmemesi tarafıma atfedilen taksir kusurluluk durumuna dayanak oluşturulmuştur” dedi.
KORUYUCU AĞ ANCAK YARIŞMALAR ESNASINDA, YARIŞMA PİSTİNİN ÇEVRELEDİĞİ ALANA KONULABİLİR
Dünya uygulamasında da kar perdelerinin önüne herhangi bir koruyucu minder veya ağ çekilmediğini anlatan Dr. Ayık, daha sonra şunları kaydetti; “Hatta dünyanın en prestijli yarışlarından olan Europa Cup yarışlarında dahi kar perdelerinin önüne herhangi bir ağ dahi çekilmemiştir. Uluslar arası yarışlar da dahil olmak üzere bir yere ağ çekilip çekilmemesine ancak o yarışmanın ya da organizatörün teknik kurulları karar verir. Hatta bir önceki hava ve kar durumuna göre ağ çekilmesine karar verilen bir yerde başka bir hava ve kar durumunda, başka bir doğa koşulunda ağ çekilmeyebilir. Bunun örnekleri de sıkça görülmektedir.
Koruyucu ağ ancak yarışmalar esnasında, yarışma pistinin çevrelediği alana konulabilir. Ayrıca, kayak merkezlerindeki çok tehlikeli alanlara ve geçişini-gidilmesini engellemek istediğiniz alanlara da kısmi olarak bu ağlar uygulanır. Bu ağların yarış pistinin tümüne çekilmesi de her zaman gerekmez, yarış pistinin sadece belirli bir bölümüne ağların çekildiği bile olmaktadır. Yukarıda da belirtilen 2011 yılında Avusturya’da yapılan ve milli takımımızın katıldığı Europa Cup yarışmalarında, yarışma pistinin hemen yanında kar perdeleri mevcut olduğu halde hiçbir güvenlik ağı uygulaması olmamıştır ve uluslar arası tüm yetkililer bu durumu olağan değerlendirmişler, yarış yapılmasına engel bir durum olarak görmemişlerdir.
Olayın olduğu güne ve piste dönecek olursak defalarca izah ettiğim üzere kaza, sporcu antrenman yaparken meydana gelmiştir. Yani bir yarış ve yarış pisti söz konusu değildir. Bir yarış olmadığına göre de ağ çekmekten söz edilemez. Kaldı ki hiç istenmemesine karşın çok kısa bir süre önce uluslararası bir yarışmada, sporcu ağlara çarparak da hayatını kaybetmiştir. Bu da ağ çekilmesinin riskin tamamen yok edilmesi anlamına gelmediğini göstermektedir.
Ayrıca, Türkiye Kayak Federasyonu düzenlediği tüm resmi yarışmalarda, yarışma alanında olması gereken ağ uygulamasını yapmaktadır. FIS Genel Sekreteri Sarah Lewis’de; FIS yarış kurallarının sadece FIS yarışlarını içerdiğini açıkça belirtmiştir”
KAZA GÜNÜ RESMİ GÖREVLİ OLARAK YURT DIŞINDAYDIM
Kaza günü resmi görevli olarak yurtdışında bulunduğunu dile getiren Dr. Ayık, “Eş deyişle Türkiye sınırları içerisinde Türkiye Kayak Federasyonu Başkanı sıfatıyla hareket etme yetkim bulunmamaktadır. Bu sıfatla hiçbir kurula katılma, hiçbir karar alma ve talimat verme hakkım bulunmamaktadır. Dolayısıyla günlük takılıp çıkarılabilen, takılması zorunlu olmayan, geçici nitelikteki B tipi ağların takılmadığından bahisle hakkımda bir suçlama da bulunulması mümkün değildir.
Açıklanan nedenlerle, kaza ile Türkiye Kayak Federasyonu arasında herhangi bir bağ söz konusu olmadığından ve Türkiye Kayak Federasyonu Başkanı olarak benim kaza ile doğrudan veya dolaylı hiçbir bağım olmadığımdan dolayı beraatime karar verilmesini talep ediyorum” şeklinde konuştu.
Türkiye Kayak Federasyonu Başkanı Dr. Özer Ayık, mahkeme heyetine ayrıca Dünyanın değişik kayak merkezlerindeki kar perdeleri uygulamaları ve kar perdeleri ile ilgili resmi internet siteleri görüntülerinin yer aldığı bir CD, Courchavel kayak merkezi resmi, Sarıkamış kayak merkezi resimleri, Eurocup yarışlarına ilişkin CD, Gazete kupürleri, Türkiye Kayak Federasyonu tarafından düzenlenen yarışma resimleri ve FIS Genel Sekreteri Sarah Lewis’in elektronik postasının yer aldığı bir dosyayı delil olarak sundu.