AK Parti milletvekili adayı İbrahim Aydemir, ‘Erzurum AK Parti iktidarları döneminde yeni bir heyecan kazandı. Bir güvene kavuştu. Bunu her zaman ve her vesile ile diri tutmak kararlılığındayız.’dedi.
‘Erzurum Etrafında Bir Ufuk Turu’ başlıklı sohbette konuşan AK Parti Erzurum Milletvekili aday adayı İbrahim Aydemir, Erzurum’u temsil edenlerin önceliğine değindi.
Aydemir, ‘Öncelik, ‘Erzurum’u gerek siyasi oluşum içinde ve gerekse ülke siyasi mecrasında nasıl daha iyi temsil ederim’ olmalı. Erzurum sıradan bir şehir değil. Temsil yetkisi kazananın da sıradanlığa tenezzülü olamaz. Ben Erzurum’u Türkiye bütününde elit bir şehir olarak biliyor ve buna inanıyorum. Bu elit, ülke ve şehir için bir adanmışlığı ifade eder. Nefsinden geçmek. Ya da nefsini Erzurum’un ifade ettiği ve dadaşlık tarifi içinde yer bulan değerlere adamak. Erzurumluluk kalite ve kumaşını iyi vurgulamak..AK Dava içinde Erzurum’u temsil eden tüm siyasiler de hep bu noktada olmuşlardır’ dedi.
ERZURUMLULUK KARARLILIĞI
‘Erzurum siyasette nasıl durmalı, ya da nasıl tarif edilmeli? şeklinde yöneltilen bir suali cevaplandıran Aydemir, ‘Erzurum AK Parti iktidarları döneminde yeni bir heyecan kazandı. Bir güvene kavuştu. Bunu her zaman ve her vesile ile diri tutmak, başka bir deyişle Erzurumlu olmanın olduğu gibi Erzurum’da kalmanın kararlılığını güçlendirmek siyasilerin görevi olmalı. Erzurum’u yaşamak. Alvarlı Efeleri, Kadı Darirleri, İbrahim Hakkıları, Nef’i’leri, her vakit yürek ve dimağda tutmak ve onların çizdiği istikametten sapmamak. Yine bir diğer anlatımla, Erzurum safını bozmamak ve Erzurum safında dadaşlarla omuz omuza durmak. Önemli olan budur.” cevabını verdi.
ERZURUMLU OLMAK AYRICALIK MIDIR?
Söyleşide Erzurum ve Erzurumluluğu tarif eden Aydemir şunları kaydetti: ‘ ‘Emrah’ın bir tarifi var ya, ‘Dedim Erzurum nedir, dedi ilimdir’ ifadesi..Emin olun ciltler dolusu şerh yazılacak bir tariftir. Burada il sözcüğünün yanı sıra ilim sözcüğünü de düşünmek lazım. Erzurum ve Erzurumluluk gerçekten de ilimdir. Üzerinde düşünülmesi ve araştırılması gereken bir duruş, tetkik edilmesi gereken bir iman, vicdan ve fikir kaynağı. Nerelisin diye sual edildiğinde, bir dadaşın gurur ve heyecanla Erzurumluyum demesinin hikmetini iyi düşünmek lazım. Bakın bir nokta, dikkat kesilenler bilirler, İstanbul, İzmir ve Ankara gibi şehirlere göç eden çoğu il insanı, bulunduğu ili sahiplenir. Erzurumlu öyle değildir. İstanbul’da da Antalya’da da Bursa’da da Erzurumludur ve bununla övünür. Çünkü Erzurumlu olmak, ifade ettiği mana ve değerde, bir ayrıcalıktır. Şimdi biz siyasette de bu ayrıcalığın mütemadiyen vurgulanmasına dikkat çekiyoruz.’
NEF’İ DURUŞU
Nef’i duruşluluk tarifini izah eden Aydemir, ‘Bakın bir hususu daha aktarayım. Osmanlı döneminde enderunda yetişmiş, şeyhülislam, sadrazam makamlarına gelmiş yüzlerce büyüğümüz var. Ancak, bunların içinde bulunan, bu toprağın evlatları hep şehirleriyle anılır. Erzurumlu Nef’i, İbrahim Hakkı Erzurumi gibi. Baki ve Fuzuli gibi Osmanlı efkarında en geniş ve en dikkatli yer bulan edip Nef’i’dir.. Doğru söylemek uğruna canını feda edebilecek kadar bir dadaşlık. Tarif zordur, hatta imkansızdır. Etek öpen, el bağlayan değil, Allah için hep hakkı söyleyen bir tarz. Nef’i Erzurum’un elit bir şehir olduğunun en beliğ örneğidir. Bu muazzez ecdad, her vakit ve fırsatta Erzurumlu olduklarını duruşlarıyla olduğu gibi eserleriyle de seslendirmiştir. Biz Erzurumlu olmak ayrıcalıktır derken, bunu kasdediyoruz. Urfalı Nabi, Erzurumlu Nef’i vurgularına dikkat edilmesini isteriz..’ diye konuştu.
AÇ GEZEREM, TİK GEZEREM
Siyasette Erzurum üslubu diye ortaya koyduğu tanımlamaya, dadaş duruşu ve Erzurum üslubu ifadelerine açıklık getiren Aydemir şöyle dedi, ‘Bizim davamız, bizim derdimiz Erzurum ve Erzurumlunun hak ettiği ölçüde tarif edilmesi ve ifade bulmasıdır. Çünkü Erzurum bir vicdan, bir iman, bir idrak şehridir. Ferasetliler şehridir. Bu mübarek beldenin özellikle ekonomik bağlamda yokluklar, sorunlar yumağı halinde bir şehir olarak gündeme konulmasını Erzurum duruşu adına doğru bulmayız. Peki sorun, problem ve dertleri yok mu, var elbette. Ancak bunu ortaya koyuş şekli, ya da üslubu dadaşça olmalı. Bizim ‘aç gezerem, tik gezerem’ diye bir sözümüz var. Ölçü budur. Acınan, hakir görülen bir halde olmanın, ya da öyle tarif edilmenin hiç kimseye faydası yok. Hele şu sosyal hayatın, ekonominin küreselleştiği dönemde hiç yok. Dadaşlığın gereği olan bir ağırbaşlılık ve vakar. Çözümleri, hakir görülmeyecek ölçüde, akli ve bilimsel boyutta aramak ve üretmek. ‘