Gürcistanlı Biyolog Lexo Gavashelishvili, Allahu ekber Dağları Milli Park'ında yaban hayatını inceledi. Ünlü biyolog, özellikle büyük canlıları korumak için ülke çapından çıkıp daha geniş ölçeklerde ülkelerarası çalışmanın gerekli olduğunu savundu.
GÜRCİSTANLI DOĞACILAR HAYRAN KALDI
İl Çevre ve Orman Müdürlüğü Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürü Murat Doğanay ve Kuzey Doğa Derneği Başkanı ABD Stanford Üniversitesi Ekoluğu Dr. Çağan Şekercioğlu ile birlikte 3 bin 120 rakımlı Allah-u Ekber Dağları Milli Parkı'na giden Gürcistanlı Biyolog Lexo Gavashelishvili yaban hayatını inceledi.
MİLLİ PARKIN DOĞAL CAZİBESİ
Gürcistan'ın başkenti Tiflis'de Chavchavadze Devlet Üniversitesi Hayat Bilimleri Fakültesi'nde yaban hayatı uzmanı olarak görev yapan ünlü biyolog Doç. Dr. Lexo Gavashelishvili HayatBilimleri Enstitüsü'nde de görev yapıyor. Radyo takip jeoloji bilgi sistemleri habitat modellemesi popülasyon genetiği üzerine de çalışma yapan Lexo Gavashelishvili aynı zamanda da akbaba ve ayı uzmanı. Gavashelishvili, Ardahan iliyle sınır olan Gürcistan'dan gelerek Allah-u Ekber Dağları Milli Parkı'nda yaban hayatı üzerine bir çalışma yaptı. İlk kez geldiği Milli Park'tan oldukça etkilenen Gavashelishvili, "Bu Milli Parkı çok sevdim ve çok hoşuma gitti. Bu zaten benim en çok sevdiğim orman tipi. Burasının yaban hayatı açısından çok ender görülen ve de çok zengin bir orman olduğunu gördüm. 5 dakika içinde 20 farklı cinsten kuş türü gördüm, ormanın içinde. Az önce de fındık kıran kuşu sesi duyduk. Kars Çevre ve Orman İl Müdürlüğü Milli Parklar Şube Müdürü Murat Doğanay da bu türün bölgede bulunduğunu teyit etti. Fındık kıran kuşu Türkiye'de çok ender bulunan bir tür ve özellikle de çam ormanını seven bir tür. Geçen sonbahar Türkiye'de birkaç tane kaydı oldu ve bu da büyük bir heyecan oluşturdu.
Sarıkamış Milli Park'ta da düzenli olarak yaşaması muhtemel, çünkü çok uygun bir yaşam ortamı var" dedi.
ÜLKELERARASI İŞBİRLİĞİ LAZIM
Yaban hayatı konusunda ülkelerarası çalışmaların hızlandırılması gerektiğini de vurgulayan Gavashelishvili, "Doğada çalışmaktan çok mutluyum. Bunun yanında ekibimle beraber elde ettiğimiz ekolojik verileri doğanın ve yaban hayatının korunması için yardım etme konusunda kullanıyoruz. Günümüzde yaban hayatı uzmanları olarak şunu anlıyoruz ki, özellikle büyük canlıları korumak için bir ülke çapından daha geniş ölçeklerde ülkelerarası çalışmak gerekiyor. Birçok canlı özellikle de iri yapılı canlılar vegöçmen kuşlar Gürcistan sınırları içindeki bir ufak popülasyona ait değil. İnsan etkileri yüzünden birbirlerinden izole olmuş. Birkaç farklı popülasyondan oluşan bir metapopülasyona dahil ve insan etkileri yüzünden bu popülasyonun birbirinden ayrılması bu canlıların soyunu devam ettirebilmesi için büyük bir tehlike. Örneğin; uydu vericisiyle takip ettiğimiz kara akbabaların Gürcistan'da yakalamamıza rağmen Gürcistan, Türkiye, İran ve Ermenistan ve bazı Orta Doğu ülkelerini kapsayan büyük bir metapopülasyona ait olduğunu gördük. Örneğin verici taktığımız akbabalardan biri Gürcistan'dan Suudi Arabistan'ın Riyad kentine gitti. Kışı orada geçirdikten sonra da geri döndü ve Türkiye Iğdır-Aras İstasyonunun üzerinden geçti. Yoluna devam edip bütün Doğu Anadolu Bölgesi'ni o yaz boyunca dolaşarak beslendi. Yani bunlar ülkelerarası seyahat eden canlılar ve bu canlıların korunması için tabi ki ülkelerarası işbirliği lazım. Bu bölgelerde küresel açıdan soyu tehlikede küçük akbaba yaşıyor, pelikanlar
yaşıyor. Aktaş Gölü'nde de hem ak hem de tepeli pelikan ürüyor ki, Doğu Anadolu'daki tek nokta burası. Gürcistan sınırı kestiği için girme yasağı var. Bunun dışında Anadolu platosundaki sulak alanlarda birçok su kuşu yaşıyor. Biz de araştırmamızda gördük ki, Türkiye'nin 4 akbaba türünden; küçük sakallı, kara ve kızıl akbaba bölgede çok önemli sayıda mevcut" diye konuştu.