ERZURUM (İHA) - Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim görevlilerinden Prof. Dr. Güngör Akçay, 15 Nisan Pazartesi Günü “Türkiye Akromegali Günü” olduğunu belirterek kontrolsüz büyüme hastalığı akromegali’ye dikkat çekti.
15 Nisan Pazartesi Günü “Türkiye Akromegali Günü” olduğunu ve Türkiye’de binlerce yetişkinin akromegaliye yakalanarak, el, ayak ve burun gibi organlarının aşırı büyüdüğünü ifade eden Prof. Dr. Güngör Akçay, hastalığın tedavi edilmezse hayati tehlike yaratabilecek diyabet, hipertansiyon ve kalp hastalıklarına yol açabileceğini belirtti. Hastalığın tedavisinin mümkün olduğunu ancak erken tanının büyük önem taşıdığını, tanı konulmayan hastaların ömrünün 10 yıl kısalabiliyor olduğunu ifade eden Prof. Dr. Akay, hastalığın belirtileri, teşhis ve tedavisiyle ilgili şu bilgileri verdi:
“Tanı, tedavinin yarısı: Kontrolsüz büyüme hastalığı Akromegali, ergenlikten sonra beyindeki, hipofiz bezinde iyi huylu bir tümörün oluşması sonucu ortaya çıkıyor. Bir milyonda 60-80 kişide görülen akromegali hastalığının erken teşhiste tedavisi çok basit. Ancak hastalık ağır ilerlediğinden geç fark ediliyor, teşhis konulana kadar 6-8 yıl kaybedilebiliyor. Akromegali, nadir görülen bir hastalık. Ergenlikten sonra beyindeki, hipofiz bezinde iyi huylu bir tümörün oluşması sonucu ortaya çıkan akromegali, bir milyonda 60-80 kişide görülüyor. Türkiye’de 6000-6500 akromegali vakasının olduğu tahmin ediliyor. Ancak uzuv ve kemik büyümesi olarak kendini gösteren akromegali, ileri safhalarda diyabet, hipertansiyon ve kalp hastalıklarına yol açabilecek kadar tehlikeli bir hastalık. Sağlık Bakanlığı, 15 Nisan’ı “Türkiye Akromegali Günü” olarak kabul ediyor ve çeşitli etkinliklerle bu hastalığa karşı bilinci artırmayı amaçlıyor. Çünkü erken teşhiste tedavisi çok basit olan bu hastalık, ağır ilerlediğinden geç fark ediliyor, teşhis konulana kadar 6-8 yıl kaybedilebiliyor.
Belirtileri nelerdir? Burun büyümesi, çenenin öne çıkması, dudaklarda kalınlaşma, dişlerde ayrıklık, frontal bölgede genişleme, yüz hatlarında kabalaşma, kalp, dudaklar, burun ve dilde büyüme, el ve ayaklarda şişlik, kıllanmada artış, deride kalınlaşma, ses kalınlaşması, horlama, terlemede artma, eklem ağrıları, karpal tünnel sendromu, yorgunluk ve halsizlik, güçsüzlük, depresyon, baş ağrısı, görme bozuklukları, hipertansiyon, adet düzensizliği, memeden süt gelmesi, erkeklerde iktidarsızlık sık görülen belirti ve bulgularıdır.
TANI KONMASI KOLAY MIDIR? Hastaların çoğu kendilerinde oluşan bazı değişimleri yaşlanma gibi sebeplere yormakta ve üzerinde durmamaktadır. Sık görülmeyen bir hastalık olduğu için değişik branştaki hekimler değişik şikayetlerle kendilerine gelen hastalarda akromegali tanısını düşünmemiş olabilirler. Ayrıca, bazı akromegali hastalarında erken görülen bazı belirtiler başka hastalıklarla karıştırılabilmektedir. Bunun sonucu olarak, birçok hastada belirtiler kötüleşmeye başlar ve yaklaşık 7-10 yıl kadar bir tanı gecikmesi olur.
AKROMEGALİ ÖZELLİKLE HANGİ ORGANLARI, NE ŞEKİLDE ETKİLER?
Kalp hastalığı ve kalp büyümesi, kalın barsak polipleri ve kolon kanseri, diyabet, hipertansiyon, kemik erimesi, inme, uyku sırasında nefes alıp vermenin kesilmesi (uyku apnesi) gibi akromegali sonucu değişik sistemlere ait başka hastalık veya rahatsızlıklar da oluşabilmektedir. Çok ciddi bu komplikasyonlar zaman içerisinde gelişir ve tedavi edilmezlerse yaşamı tehdit eder boyuta ulaşabilir.
Akromegali hastalarının yaşam kalitesini nasıl etkiler?
Akromegali, tedavi edilmediğinde önemli yaşamsal rahatsızlıkların gelişmesine neden olabilen ciddi bir hastalıktır. Hastalık toplum geneliyle karşılaştırıldığında mortalite (ölüm oranı) 2-4 kat artmıştır. Bu mortalite artışında uyku-apne sendromu, gelişen diyabet ve kalp hastalıkları ve kanserler özellikle sorumlu tutulmaktadır. Hasta yakından izlenmelidir. Bu hastalıkta takip ve tedavi ömür boyu sürecektir.
AKROMEGALİ HASTALARINDA KANSER RİSKİ ARTABİLİR Mİ?
Özellikle gastrointestinal kanserler, kolon kanseri ve tiroid kanseri gibi kanserlerin görülme sıklığında artış vardır. Bu da hasta takibinde göz önünde bulundurulur.
NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Akromegalinin tedavisinde ilk seçenek hipofiz adenomunun alınmasıdır. Hipofiz adenomuna burun ya da ağız içerisinden ulaşılmaktadır. Mikro adenomda (çapı < 1 cm) bu işlemde başarı oranı yüzde 70-75 oranında. Daha büyük adenomlarda başarı oranı yüzde 30 civarındadır. Eğer cerrahi müdahale yapılamamış veya ameliyat sonunda adenomun tamamı alınamamışsa, ikinci seçenek ilaç tedavisidir.
Üçüncü tedavi seçeneği ise radyasyon tedavisidir. Işın tedavisi genellikle cerrahi ya da ilaç tedavisiyle sonuç alınamamış hastalarda kullanılır.
AKROMEGALİ HASTALARINA DÜŞEN GÖREVLER NELER?
Endokrinolog başkanlığında bir ekip tarafından tedavi planlanır ve takipler bu doğrultuda yapılır. Hastanın hastalığının ciddiyetini anlayıp takip ve tedavisinde doktoruyla işbirliğini sürdürmesi önemlidir. “