ERZURUM gazetesi- - Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğrenciler tarafından “Organ ve Doku Nakli” adlı panel düzenlenirken panelistlerden tıpçılar beyin ölümü ile bitkisel hayat arasındaki farkı anlattı. İlahiyatçılar ise organ naklinin dini açıdan caiz olup olmadığına açıklık getirdi.
Atatürk Üniversitesi Kültür ve Gösteri Merkezinde düzenlenen panele Atatürk Üniversitesi Organ ve Doku Nakli Erzurum Bölge Koordinatörü Fatih Kacıroğlu, Tıp Fakültesi Organ Nakli Merkezi Müdürü Bülent Aydınlı ve İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Resul Öztürk, panelist olarak katıldı.
Panel organ nakli olarak sağlığına kavuşan Sinan Tarduş ve organ nakli olmayı bekleyen Fennur Sarı’nın hastalık süreci ve sonrası hakkında duygu ve düşüncelerini katılımcılarla paylaşmalarıyla başladı.Panelde il olarak konuşan Organ ve Doku Nakli Erzurum Bölge Koordinatörü Fatih Kacıroğlu organ nakliyle ilgili tıbbi bilgiler aktardı.
KACIROĞLU’NUN SUNUMU
Organ naklinin önemine değinerek vatandaşları organ bağışına davet eden Kacıroğlu, organ naklinin tanımı, tarihçesi, kimden yapılabileceği sorularına cevap verdi ve yurtdışı ile Türkiye’de bağış oranlarının kıyaslamasını yaptı. Organ naklinin sıradan bir süreç olmadığını vurgulayan Kacıroğlu, ülke genelinde bugün 20 bin 909 kişinin nakil beklediği bilgisini verdi. Konuşmasında Türkiye’de 50 bin diyaliz hastası olduğunu ve bir diyaliz hastasının 5 yıllık maliyetinin 287 bin dolar olduğunu hatırlatan Kacıroğlu, buna karşın naklin ise 102 bin dolar olduğunu söyledi.
Kacıroğlu beyin ölümü ile bitkisel hayatın farklı olduğunu belirterek, beyin ölümü gerçekleşen bir kişinin hayta dönmesinin tıbben mümkün olmadığını vurguladı. Kacıroğlu "Beyin ölümü kararı 4 kişiden oluşan bir kurul tarafından veriliyor. Beyin ölümünden sonra organ fonksiyonları bozulmaya başlıyor. Mümkün olduğu en kısa sürede beyin ölümü tanısı konulup, organlar izinler çerçevesinde alınıyor." şeklinde konuştu.
Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Organ Nakli Merkezi Müdürü Bülent Aydınlı ise nakil merkezinde yapılan çalışma ve operasyonlardan örnekler verdiği konuşmasında organ nakli ve beyin ölümü konusunda katılımcılara geniş bilgi sundu.
Organ nakline herkesin ihtiyacı olabileceğini ifade eden Aydınlı, "Ailenizden organ alamazsanız başkalarından organ almak zorunda kalabilirsiniz” dedi.
İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Resul Öztürk’de organ bağışının dini boyutu konusunda açıklamalarda bulundu. Din İşleri Yüksek Kurulu tarafından eski tarihlerden beri verilen organ ve doku nakli caizdir fetvalarını hatırlatan Öztürk, organ nakli konusunun dünyayı en çok yoran konu olduğunu söyledi.
Öztürk, İslam dininin yüzyıllar önce bu konuya el attığını belirterek, ayet ve hadislerden örneklerle organ ve doku naklinin caiz olduğunu katılımcılara aktardı. Organ ve doku nakli için çok sayıda din aliminin fetvası olduğunu hatırlatan Öztürk, bunun için kişinin ölmeden önce razı olması ve aksine beyan vermemiş olması gerekli olduğunu söyledi.
Öztürk, "Vücut insan verilmiş en önemli emanettir. Peygamber Efendimiz birçok hastalığın tedavisinin olduğunu ifade etmiştir. Bir ölünün ya da dirinin organının alınması bir zarardır. Ancak diğer tarafta tedavi bekleyen bir hasta var, onun öylece bırakılması daha büyük bir zarardır. İmam-ı Azam döneminde ölmüş bir kadının ceninin alınmasına müsaade etmiştir. Organ naklinde amaç hayat kurtarmaktır. İş görmeyen organ iş görür hale getiriliyor. Bu iş zevk olsun diye yapılmıyor. Zaten maliyeti de çok az fazla." diye konuştu.
Çok sayıda öğrencinin izlediği programda Hayata Bakış Kulübü tarafından bilgilendirici broşürler dağıtıldı.