Şehir ve Kültür Araştırmaları Derneği’ne “Şehir ve Medeniyet Konuşmaları” kapsamında Erzurum’un İstanbul’daki değerli simalarından Şeref Akbaba konuk oldu. Akbaba, lise yıllarından başlayarak bugüne kadar süregelen okuma ve yazma serüvenini anlattı. Bu yıllarda sık sık uğradığı İslâm, Alioğlu ve Doğu Kitabevi gibi yerleri hayır ve minnetle anarak buralarda ve bu mekânların yakınlarındaki kahvehanelerde okuyan yazan insanların bir araya gelerek bilgi ve görgü paylaşımında bulunduklarını belirtti. Bugün bu hatıralar anlatıldığı zaman yöneticilerin bunları masal gibi dinlemesi ve bir nostalji olarak görmelerinden dolayı bu ruhun yeniden yaşatılması için çaba gösterilmemesinden yakındı. Lise öğrencisi olduğu dönemlerde Erzurum’daki kültürel ve entelektüel hareketlilikten bahsederek günümüzde gençlerin bu faaliyetleri önemsemediklerini ve bu yüzden kültürel kurumlar, dernekler, kitapçılar ve kütüphanelerin genç tabanının gittikçe azalmasından duyduğu üzüntüyü dile getirdi. O yıllarda çıkan Sur dergisi ve Yeni Devir gazetesine yazılar ve şiirler gönderdiklerini belirterek eserlerinin yayınlandığını görmek için bu neşriyatı dört gözle beklediklerini söyledi.
Yayın hayatına üniversite yıllarında Nurullah Genç, Necdet Subaşı, Mustafa Yürekli ile birlikte çıkardıkları Genç Kuşak dergisiyle başlayan Akbaba halen daha yayıncılık hayatına devam etmekte, Ay Vakti dergisinin genel yayın yönetmenliğini sürdürmektedir. 15. yılını geride bırakan Ay Vakti dergisinin yayın serüveninden de bahseden Akbaba özellikle derginin ilk iki yılında beraber oldukları Alaeddin Özdenören ile ilgili hatıralarını anlattı.
Şehirder Yayınları arasından çıkan “Çıtrî” ve “Ermeni Zulmü” kitapları kendisine armağan edilen Akbaba, lise yıllarında Selahaddin Turgay Daloğlu ile aynı kahvede oturduklarını ve insanların ona eserlerinden dolayı büyük hürmet gösterdiklerini belirtti. Kitaplar vesilesiyle ŞEHİRDER’in diğer faaliyetlerini de öğrenen Akbaba, ŞEHİRDER’in çalışmalarını, şehrin kaybolan ruhunu yeniden diriltmeye yönelik önemli çalışmalar olarak gördüğünü, bunların devam etmesi gerektiğini belirterek dernek yönetimine ve derneğin tüm üyelerine teşekkürler etti. Ayrıca, Erzurumlu simalardan da bahseden Akbaba, özellikle Halis Emek ve Yunus Kaya gibi kişilerin çok değerli şahsiyetler olduğunu ve bunların vefatlarının hepimiz için büyük kayıp olduğunu belirtti. Ancak bu kişilerin vefat haberlerinin bile yeterince duyurulmadığını bu yüzden İstanbul’da birçok kişinin bu haberleri sonradan öğrendiğini söyledi. Kültürel meselelere gönül verenlerin bu anlamda özel çabalar sarf etmesini istedi.