ERZURUM (İHA) - Erzurum'da Horasan Kaymakamlığı tarafından vatandaşlara yönelik "İnsani kriz ve Aile içi İletişim" konulu semineri düzenlendi. Seminere konuşmacı olarak katılan Davranış Bilimleri Uzmanı Dr. İlhami Fındıkçı, "İnsani kriz bütün krizlerin üstündedir" dedi.
HORASAN KAYMAKAMLIĞI’NDAN ÖRNEK ETKİNLİK
Horasan Kaymakamı Mahmut Ağban'ın organize ettiği seminere Horasan Belediye Başkanı Abdülhatem Bastem, kamu kurum ve kuruluşlarının temsilcileri, sivil toplum örgütlerinin yöneticileri ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Horasan Meslek Lisesi Konferans Salonu'nda düzenlenen seminerde konuşan Davranış Bilimleri Uzmanı Dr. İlhami Fındıkçı, böyle bir semineri Erzurum'un Horasan İlçesi'nde vermenin kendisi için büyük bir mutluluk olduğunu belirterek, memleketi Horasan'da bulunmaktan onur duyduğunu söyledi.
//AİLE İÇİ İLETİŞİM SORUNU
Fındıkçı, toplumda ki yegane sorunun aile içi iletişimsizlik olduğunu belirterek, dünyada su krizi, küresel ısınma krizleri gibi krizlerin yanında bir de insani kriz bulunduğunu ve bu insani krizlerin bütün krizlerin üstünde bir kriz olduğunu kaydetti.
Dr. Fındıkçı, "İnsani krizin en temel belirtileri arasında; insani değerlerdeki aşınmayı, psikolojik yetersizlikleri, uyumsuzlukları, ahlaki yozlaşmayı, şiddetin çığ gibi yükselişini öncelikle sayabiliriz. Aile, bilgi çağında yaşadığımız insani krizin vurduğu yegane kurumdur. Gerçekten de insani değerlerin eridiğini en öncelikle ailede görüyoruz. Nitekim günümüzde insanlar giderek evlilikten, aileden uzaklaşıyorlar. İlginçtir, belki de aileye en çok ihtiyaç duyulan bir çağda ondan uzaklaşıyoruz.”
//AİLELER PARÇALANIYOR
Aile parçalanmasına dikkat çeken Fındıkçı şunları kaydetti, “Yeryüzünde dağılmış ailelerin oranı çığ gibi artıyor. Tüm dünyada aile içi iletişimsizlik ve paralel olarak aile içi şiddetin hızla yükseldiğini görüyoruz. Öyle ki çocuklarını terk eden ana-babalar, küçük yaşta uyum ve davranış sorunu yaşayan çocuklar, evden kaçan gençler, bağımlı olan gençler, aile içi geçimsizlikler, şiddet, boşanmalar, ailesine vahşice kıyanlar hızla çoğalıyor. Tüm bu sorunların uzun soluklu yaklaşımlar, insana odaklanan devlet politikaları ile çözülmesi mümkündür. Bu yönde önemliçabaların olduğu da dikkati çekmektedir. Öncelikle devletler düzeyinde konuya denk bir hassasiyeti öneriyoruz. Çünkü dünyamız, toplumsal gelişim bakımından bir geçiş dönemindedir. Yeryüzüne hangi amaç için gelmişsek o amaçlardan uzaklaştıkça uzaklaşıyoruz. Metropollerde bunun örnekleri çok fazla. Bir yerde ölüm bir yerde düğün olabiliyor. Fizik mekan yakın ama ruhsal olarak birbirlerinden uzaklar. Ancak küçük yerlerde böyle bir durum yok denecek kadar az. Köylerde komşuluk ilişkileri ve buna bağlı olarak sosyal dayanışma daha fazla" diye konuştu.
//BİLGİ ÇAĞI VE İNSANİ DEĞERLER
İnsanlık tarihinin incelenmesinden bahseden Davranış bilimleri Uzmanı Dr. Fındıkçı, içinde bulunduğumuz bilgi çağı, toplumunun hayatını kolaylaştırmak var olduğunu ancak zararlarının da olduğunu ve en çok insani değerlerde bir yıpranmanın söz konusu olduğunu kaydetti.
//NEFSİ HESAPLAR
Dr. İlhami Fındıkçı, insan bedenlerinin istekleri çoğaldıkça insan ruhunun yorulduğunu, yıprandığını ve bedenden geri kaldığını vurguladı. Her insanın varlığı ile bir mesaj olduğunu ifade eden Dr. Fındıkçı şöyle devam etti; "İnsan sözle ve var oluşu ile olumlu yada olumsuz mesajlar verir. Gündelik hayatımızda bunun bir çok örneğini yaşıyoruz. Evimizin içinde ki iletişimden bakkalda ki adamla kurduğumuz iletişime kadar birçok örneği var."
//BOŞANMA ORANINDAKİ CİDDİ ARTIŞ
Çocuk yetiştirme boşanma konusuna da değinen Dr. İlhami Fındıkçı, bilgi çağının anne ile baba arasına da girdiğini ve boşanma oranlarının çok yükseldiğini belirtti. Çocuk yetiştirmenin kritik bir durum olduğunu ifade eden Davranış Bilimleri Uzmanı İlhami Fındıkçı, çocukların sağlıklı bir gelişimlerinin olması için iletişimin yüz yüze olması ve onlarla hem ten hem de göz teması kurmak gerektiğini vurguladı. 5-6 yaş arasında ki kız çocuklarının babaya erkek çocuklarının ise anneye aşık olduğunu kaydeden
Fındıkçı, bu durumun sağlıklı bir şekilde atlatıldığını ancak ileriki yaş dönemlerinde olan çocuklarda devam ettiği takdirde bir uzmana başvurulması gerektiğini söyledi.
//AİLE VE BİZ OLMA GERÇEĞİ
Aile içi iletişim konusunu da ele alan Davranış Bilimleri Uzmanı Dr. İlhami Fındıkçı son olarak şunları söyledi; "Aile içi iletişimde i-liderlik bir lokomotif görevi görür. Herkesin bir liderlik kotası vardır ancak bu durumu herkes farklı şekillerde kullanır. Bir insan kendini ne zaman sıfır noktasında görürse, ne zaman kendisini bütünün vazgeçilebilir bir parçası sayarsa, ne zaman ki kendini toplumda bir hiç gibi görürse o zaman bir yerlere gelir ve ego tatmini olmayacağı için aile içi sorunlar da azalır. Aile içi iletişimde temel amaç, biz olmayı koruyarak yani yerel değerleri koruyarak evrensel değerleri edinmektir. Özellikle anne-babaların çocukları ile hoşgörü odaklı bir iletişim kurmaları önemlidir. Aileler; iki veya daha fazla kültürün çatışan nesillerini değil, iki veya daha fazla kültürün işbirliği yapan, kültürel zenginliği yakalayan bireylerini yetiştirmek derdinde olmalıdırlar. Aile kendi içinde her türlü aşırılığı yenebilmelidir. Nitekim aşırılıklar zamanla taraftarlığa yönelir. Ve bu
ise koyulaşmayı, anlaşmazlığı, endişeyi, korkuyu, karşıtlığı, mücadeleyi, uzaklaşmayı ve nihayet şiddeti körükler. Temel amaç, geleneksel değerler ile evrensel değerler arasındaki bağı aile içinde kucaklayabilmektir. Bunun için aile içinde ortak değerlerin paylaşılması, ortak zamanların geçirilmesi özellikle eğitim ve kişisel gelişime önem verilmesi gereklidir. Bütün bunlardan belki de en önemlisi çağımızın hastalığı olan insani krizin panzehiri olan etik değerlerdeki aşınmanın giderilmesidir. Bunun için her şeye rağmen insan olmanın, insan kalmanın, insani değerlerin savunulması önemlidir. Maddi bir şahlanmanın pençesinde olan, sanal bir âlemin oyuncağına dönüşen, salt tüketim aracı olarak öne çıkan insanın inadına; insan olma, insan kalma mücadelesini her aile ve fert düzeyinde vermek zorundayız. Her insanda var olan ama giderek körelmeye başlayan sevgi hazinesini yeniden ve yeniden keşfetmeliyiz. Her türlü ilişkimizde, etkileşimimizde, iletişimimizde sevgiyi yeniden baş tacı yapmak zorundayız."
Seminere Horasanlılar yoğun ilgi gösterdiler.