Şehir ve Kültür Araştırmaları Derneği’nde (ŞEHİRDER) türkü ve folklor alanında Erzurum’un yaşayan değerlerinden “Ahmet Hulusi Seven’e Vefa” programı yapıldı.
Programın konuşmacısı, kısa bir süre önce “Erzurumlu Ahmet Hulusi Seven” adıyla kitabı yayımlanan Atatürk Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç.Dr. Cengiz Şengül oldu.
ŞENGÜL BİLGİLENDİRDİ
Doç.Dr. Şengül, Hulusi Seven’in hayatı, sanatı ve derlediği türküler hakkında dinleyicileri bilgilendirdi. Ahmet Hulusi Seven’in gerek iş gerek sanat gerekse spor yaşamıyla büyük başarılara imza atmış Erzurum’un yetiştirdiği önemli simalardan birisi olduğunu vurgulayan Şengül’ün açıklamalarının ana çizgileri şöyle:“Seven’in derlediği Huma Kuşu, Bala Sarhoş, Ela Gözlüm, Yandı Canım Tende gibi eserler, kulaklarımızda hâlâ çınlamaktadır. Onun ünü ve bu türküleri seslendirişindeki orijinalliği, yalnızca Erzurum ile sınırlı değildir. Seven sadece türkü icracısı değil, aynı zamanda bir türkü öğreticisidir. Erzurum Halkevi’ndeki çalışmalarının yanı sıra 1954’te kurulan Erzurum Halk Oyunları Halk Türküleri Turizm Derneği’nin kurucularından olması, onu Erzurum müzik tarihinde anılmaya değer kılmaktadır.
FEHMİ TOKAY’LA TANIŞMASI
Hulusi Seven’in sanat hayatı ilkokul çağlarında evlerinde kiracı olarak bulunan Transit Dairesi Müdürü meşhur bestekâr Fehmi Tokay ile başlar. 1936’da Faruk Kaleli ile halk müziği korosuna katılması, Kaleli’nin vasıtasıyla Lalapaşa Camii İmamı Hacı Hafız Hamit Efendi ile tanışıp evindeki meşklere katılarak öğrendiği türküler Hulusi Seven’in usta bir yorumcu olmasında önemli etkenlerdendir.
1947’de Erzurum’un kurtuluşu vesilesiyle hazırlanan bir programda hocası Faruk Kaleli’nin rahatsızlanması sonucu Ankara Radyo Programı’nda onun yerine hem koro şefi olup hem solo olarak okuduğu Huma Kuşu, Nezaket Vaktinde Serv ü Bülendin ve Yandı Canım Tende Et Ruh-i Revanım Bir Su Ver adlı eserler Muzaffer Sarısözen, Neriman Altındağ ve Tanburi Cemil Bey’den büyük övgü alır. TRT Ankara Radyosu’na ses sanatçısı olarak katılma teklifini Seven, babasının işleri nedeniyle geri çevirir ve Erzurum’a döner.
1949’da İtalya’nın Venedik şehrinde düzenlenen Uluslar arası Halk Dansları Yarışmasına Türkiyeyi temsilen katılan Erzurum Erkek Bar Ekibi kadrosunda bulunur ve Erzurum Bar Ekibi o yarışmada dünya birincisi olur.
ERZURUM’DAN GÖÇ
Ailesinin tek erkek çocuğu olduğu için babasının işlerini devralması ve başarılı ticari hayatı onun 1974’te İstanbul’a göç etmesini zorunlu kılar. Hayır hasenat işlerinden geri durmaz. İş adamı ve sanatçı kimliğinin yanında atlara ve atlı sporlara olan düşkünlüğü dostları tarafından yakinen bilinir. O, İhsan Coşkun Atılcan’ın ifadesiyle ‘soy ismiyle özdeşleşen’, çevresinde yoğun sevgi ve saygı gören çok yönlü önemli bir Erzurumlu şahsiyettir.”
Program aralarında İsa Abuşoğlu, Yakup Aktaş, Murat Cinisli ve genç ses sanatçıları Hulusi Seven’in TRT repertuarına kazandırdığı türküleri seslendirdiler. Türkülere programa katılanlar da iştirak etti. Program, ŞEHİRDER Başkanı Murat Ertaş’ın sunumlarından dolayı Doç.Dr. Cengiz Şengül’e teşekkür plaketi takdim etmesiyle sona erdi.