Prof. Dr. Alpaslan Ceylan, “Değerler Eğitimi” kapsamında lise öğrencilerine “Çağ Kavramı ve Milli Tarih Bilincini” anlattı. Palandöken İlçe Mille Eğitim Müdürlüğü tarafından Necip Fazıl Kısakürek Salonunda “Değerler Eğitimi” kapsamında düzenlenen programda Prof. Dr. Alpaslan Ceylan, konuşmacı oldu.
Ceylan, öğrencilere “Çağ Kavramı ve Milli Tarih Bilincini” anlattı.
TARİHİNİ BİLMEYEN MİLLETLER YOK OLMAYA MAHKÛMDUR
Prof. Dr. Alpaslan Ceylan, “Tarih bir milletin hafızasıdır. Tarihini bilmeyen milletler yok olmaya mahkûmdur. M.Ö. IV. Binyıldan başlayarak Asya ve Avrupa’ya yayılan Türk milletinin tarihini yazmak, çağlara göre tasnif etmek son derce zordur. Eskiçağlardan başlayıp günümüze kadar gelişen tarihi süreçte dünya medeniyetine birçok şey kazandıran Türk milleti, asırlar içinde Asya, Afrika ve Avrupa tarihinin siyasi ve etnik çehresinin değişmesinde önemli bir rol oynamıştır. Bundan dolayı Türk tarihi ve kültürü, dinamik, akışkan ve sürekli yer değiştiren bir sosyal yapıya sahip olmuştur. Bu sebeple, milli tarih tezlerimizi oluştururken bu sosyal ve dinamik yapıyı; farklı coğrafyalarda modern teknik ve araştırmalarla ve yeni arkeolojik ve tarihi veriler ışığında yeniden incelemek durumundayız. “ dedi.
ÇAĞ KAVRAMI
Ceylan şunları kaydetti, ‘Avrupalı bilim adamları, kendi düşüncelerine ve tarihlerine göre düzenlemiş oldukları çağ kavramlarını zaman içerisinde bütün dünya tarihi için uygulamışlardır. Bu yöntem, tarihi olayları incelemede kolaylıklar getirirken da bir takım sakıncalar da doğurmuştur. Mesela Türk tarihi çok geniş bir coğrafyaya yayıldığı, birçok boy ve kabileden meydana geldiği için bu tarihi incelemek ve aynı bilimsel tasnif ve kriterleri uygulamak son derece zor olmuştur. Bu yüzden Türk tarihindeki çağ kavramı çok farklı olmuştur. Dolayısıyla bizim için asıl olan Türk tarihinin bu çağlara göre tasnif edilemeyeceğidir. Son zamanlarda özellikle Anadolu’daki Türk tarihinin çok daha erken dönemlerde başladığını ortaya koyacak arkeolojik ve tarihi kanıtlara sahip durumdayız. Yirmi yılın aşkın bir süredir Doğu Anadolu-Kafkasya- İran ve Orta Asya’nın çeşitli bölgelerinde sürdürdüğümüz araştırmalarda Türk tarihinin yazılı tarihinden önceki devirlerine ait birçok arkeolojik malzeme ve belge tespit ettik. Bu veriler ışığında özellikle Anadolu’daki Türk tarihi Malazgirt Zaferi ile değil M.Ö. II-I. Bin yıllarına kadar uzanır. Dolayısıyla Türk tarihinin eski-orta-yeni ve modern çağının bu veriler ışığında yeniden değerlendirilmesi ve Türk tarihine has yeni bir çağ kavramının ortaya atılması gereklidir.”