Başbakan Ahmet Davutoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu hakkında kullandığı ifadelerini eleştirirken, "Bugünkü konuşmasında bana dönük hitaben, 'Bana adam gibi cevap versin Başbakan' demişti. Şimdi ben de ona diyorum ki, adam olana adam gibi cevap verilir. Bu konuşmasından, sonra ben onu adam sınıfından da saymıyorum, adam müsveddesi demeyi bile kendisine çok görüyorum" dedi.
Finlandiya ile ikili ilişkilerin çok iyi geliştiğini belirten Davutoğlu, Finlandiya'nın, Avrupa Birliği içinde Türkiye’ye en yakın destek veren ve uluslararası alanda benzer perspektifleri taşıyan dost bir ülke olduğunu ifade etti.
BASIN TOPLANTISI
Davutoğlu, basın toplantısında gazetecilerin sorularını da yanıtladı.Kılıçdaroğlu’nun, Ramazanoğlu ile ilgili kullandığı ifadeleri ve daha sonra gösterilen tepkilerin ardından yaptığı açıklamada "sözlerinin arkasında olduğunu" söylemesini nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Davutoğlu, şunları söyledi:“Siyasi hayatın esası edeptir, nezakettir üsluba dikkattir. Bugün Sayın Kılıçdaroğlu, iki büyük hata yaptı; birincisi Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımıza, ki çok değerli bir hanımefendidir, nezaketiyle, zarafetiyle herkesin takdirini kazanmıştır, ona yönelik sarf ettiği ve hiçbir siyasetçi, bırakın anamuhalefet partisi liderini, bırakın herhangi bir insanın ağzına yakışmayacak sözler sarf etmiş olması... Bunun izah edilir, açıklanır, mazur görülür tarafı yoktur. Zaten bu konuda da ben gerekli açıklamaları yaptım. Ayrıca bu hatada ısrar edip ikinci açıklama yapması ise daha büyük bir hatadır. Eğer bir özür dilemiş olsaydı, en azından daha önceki hatasını telafi etmiş olmazdı ama kendi hatasını fark edecek düzeyde bir akla sahip olduğu ortaya çıkmış olurdu. Birincisiyle edepsizlik yapmıştır, ikincisiyle akılsızlık da yaptı."
ADAM OLANA ADAM GİBİ CEVAP VERİLİR
Davutoğlu, Kılıçdaroğlu'nun bugünkü konuşmasında kendisine yönelik sözler de sarf ettiğini hatırlattı.
Başbakan Davutoğlu, şunları kaydetti:"Bugünkü konuşmasında bana dönük hitaben, 'Bana adam gibi cevap versin Başbakan' demişti. Şimdi ben de ona diyorum ki, adam olana adam gibi cevap verilir. Bu konuşmasından, sonra ben onu adam sınıfından da saymıyorum, adam müsveddesi demeyi bile kendisine çok görüyorum ama esas burada tepki göstermesi gereken, esas bu tutum karşısında gerçekten kadın onuruna, insan onuruna sahip çıkması gereken CHP içindeki kadınlarımızdır, saygıdeğer hanımefendilerdir, başta milletvekilleri olmak üzere CHP’ye oy vermiş bütün kadınlarımızı, Sayın Kılıçdaroğlu’nun bu ifadesinden sonra, bir kez daha bu soruyu kendisine yöneltmelerini bekliyorum.
Bu yapılan hakaret, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı'na yapılan hakaret değildir sadece, bütün kadınlara yapılan hakarettir. Bu yapılan hakaret insanlık dışı tavırdır, davranıştır, bir üsluptur. Kınama lafını, lanetleme lafını hafif buluyorum. Sadece dediğim gibi adam olmadığını göstermiştir, insan olmadığını göstermiştir, bu ifadeyle. Bu ifadede ısrar etmesi daha da büyük hata olmuştur. Ümit ederiz çıkar, 'Dürüstçe ben yanlış yaptım, bu hanımefendiden özür diyorum' der. Demezse millet vicdanında da bütün kadınların vicdanında mahkum olmuştur, olacaktır."
Başbakan sıfatıyla Finlandiya’ya gerçekleştireceği ziyaretin ilk olacağını ifade eden Davutoğlu, mevkidaşı Juha Petri Sipila’nın birçok uluslarası toplantıda davetini ilettiğini, Finlandiya ile Türkiye arasındaki yakın dostluk ilişkisi dolayısıyla bu ziyareti önemli gördüğünü söyledi.
İki sene önce Türkiye-Finlandiya arasında dostluk anlaşmasının 90. yıl dönümünün kutlandığını anımsatan Davutoğlu, Finlandiya'nın, yaklaşık bir asra varan, köklü ilişkilerin olduğu dost bir ülke olduğunu söyledi.
1,5 MİLYARA YAKLAŞAN DIŞ TİCARET HACMİMİZ VAR
Davutoğlu, ziyaretinde, Başbakan Sipila ile baş başa ve heyetler arası gerçekleşecek görüşmelerde, ikili ilişkilerinin nasıl geliştirileceği, daha ileri aşamalara nasıl taşınacağı konusunun yanı sıra bölgesel ve uluslararası sorunlarla ilgili fikir alışverişinde bulunacaklarını aktardı.
Finlandiya ile Türkiye arasındaki ikili ilişkiler bağlamında siyasi hiçbir sorunun olmadığını söyleyen Davutoğlu, “Ekonomik ilişkilierimizi derinleştirme yönünde çok yoğun çabalar gösteriyoruz. 1,5 milyara yaklaşan bir dış ticaret hacmimiz var, bunu daha artırmaya kararlıyız. Siyasal alandaki işbirliğimiz AB içinde yaptığımız çalışmalarda da açık bir şekilde kendini gösteriyor. Finlandiya her zaman Türkiye’nin, AB üyeliğine açık destek vermiş ülkelerden birisidir. 1999 yılında AB’ye adaylığımızın tescil edildiği zirve sırasında dönem başkanı olarak Finlandiya’nın çok ciddi katkıları gerçekleşmişti. Şimdi de son Türkiye-AB Zirvelerinde Türkiye ile ilişkilerin geliştirilmesi konusunda oluşan fikirdaş ülkeler arasında Finlandiya da bulunuyordu.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö’nün geçen ekim ayında Türkiye’yi ziyaret ettiğini ve kendisiyle Ankara’da yararlı bir toplantı gerçekleştirildiğini dile getiren Davutoğlu, bu ziyarette de Başbakan Sipila ile bu görüşmeleri daha ileri bir aşamaya taşıyacaklarını belirtti.
Finlandiya’nın mültecileri kabulü konusunda en insani tutumu sergileyen ülkelerden birisi olduğunu belirten Davutoğlu, “Dün gönderdiğimiz ilk grup mülteciler arasında Finlandiya’ya giden mültecilerimiz de var. Hollanda ve Almanya’ya giden de var, üç ülke ilk aşamada kabul edenler oldu. Finlandiya ile bu anlamda Suriye sorununa bakış, insani meselelerde ortak tavır alma noktasında da benzer yaklaşımlara sahibiz." değerlendirmesinde bulundu.
Başbakan Davutoğlu, parlamenter diplomasiye verdikleri önem çerçevesinde ayrıca Finlandiya Parlamento Başkanı Maria Lohela ile yapacakları görüşmede, Finlandiya Dostluk Grubu Başkanı Nurettin Nebati ile birikte diğer milletvekillerinin de kendisine eşlik edeceğini aktardı.
Bir önceki yıla göre Finlandiya ile küresel ekonomideki daralmayla ilgili dış ticaret hacminde küçük düşüş yaşandığını ifade eden Davutoğlu, tertiplenen bir etkinlikte iki ülkenin dış ilişkiler, ticaret ilişkileri konusunda etkin iş adamlarıyla toplantıda bir araya geleceklerini söyledi.
Bazı temaslarının da olacağını söyleyen Davutoğlu, şöyle devam etti:“Ziyaretim vesilesiyle eski Finlandiya Cumhurbaşkanı Martti Ahtisaar ile ki 1999 zirvesinde krizi çözen çok önemli roller oynayan bir devlet adamıdır, kendisiyle bir görüşmem söz konusu olacak. Türkiye-AB ve Türkiye-Finlandiya ilişkilerine değerli katkılar yapmış olan Sayın Olli Rehn şimdi ekonomik işler başkanı ve eski başbakan, milletvekili Matti Vanhanen ile de görüşeceğiz. Yine şu anda hükümette maliye bakanlığı görevini üstlenen dışişleri bakanlığım dönemimde yakın temas içerisinde olduğumuz Alexander Stubb ile de bir görüşme gerçekleştireceğiz. Sayın Stubb ile uluslarası alanda çok önemli etkiler yaratmış bir girişimi Eylül 2010’da birlikte başlatmıştık. Bu da arabulucular dostlar grubu BM’de ve Eylül 2010’da başlayan bu girişim çok kısa bir sürede BM girişimi haline geldi ve 43 devlet 8’i uluslararası kuruluş olmak üzere bugün 51 üyesi bulunuyor. Finlandiya ile Türkiye krizlerin aşılmasında önemli çabalar göstermiş ve arabuluculuk rollerinde öncü rol oynamış iki ülke olarak ve bundan sonra da Finlandiya ile birlikte BM’deki ortak girişimimizi daha ileri aşamalara da taşımaya kararlıyız.”
AKADEMİSYENLER
Bir basın mensubunun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, tutuklu akademisyenlerle ilgili açıklamalarına ilişkin kendi görüşleri sorulan Davutoğlu, daha önce bu konudaki kanaatlerini birçok vesileyle kamuoyu ile paylaştığını söyledi.
İlkesel olarak kesin hükme varılana kadar tutuklu yargılamayı doğru bulmadığını ifade ettiğini belirten Davutoğlu, "Bu akademisyenler için de diğer kesimler için de geçerlidir. Ancak her seferinde de söyledim, eğer kaçma gibi, delil saklama gibi bir gerekçe söz konusuysa bunu da takdir edecek olan hakimdir. Yine aynı tutumu söylüyorum, nihai hüküm verilene kadar ilkesel olarak tutuksuz yargılamanın doğru olduğu inancındayım. Eğer bir kaçma ya da delil karartma gibi bir risk varsa ancak yargı bu sınırlar çerçevesinde takdir eder ve uygular" ifadelerini kullandı.
Daha önce 'terör ve terörist' tanımının yeniden yapılabileceği yönündeki açıklamalarına ilişkin bir gelişmenin olup olmadığı, ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, teröre karışanların Türk vatandaşlığından çıkarılması yönündeki gürüşlerinin bir çalışma var ise bu çalışmada bir kavram olarak değerlendirilip değerlendirilmediği sorusu üzerine Davutoğlu, şunları kaydetti:"Eğer bir ülkede bir kişi terör yaparak o ülke insanına zarar vermeyi bir amaç edinmiş ise zaten o ülke ile o ülke insanları ile olan manevi bağını koparmış demektir. Hiçbir aklı başında ve vicdan sahibi vatandaş, kendi vatandaşlarını ve insanları terör saldırısı ile yok etmeyi, terör saldırısı düzenlemeyi düşünmez vicdanıyla bunu mazur görmez. Dolayısıyla zaten fiilen o ülkeyle ve o vatanla bağı kopmuş demektir.
Ancak şu anki mevzuatımızda kimlerin vatandaşlıktan nasıl çıkarılacağı da bellidir. Özellikle casusluk ve yurt dışı bir takım ülkelerle olan irtibatlar başta olmak üzere... Biz terörle mücadele bağlamında ne gerekiyorsa bu adımları atarız. Çalışmaları da bu çerçevede değerlendiririz. Ancak şu anda henüz olgunlaşmış bu tarz bir çalışmamız veya üzerinde tartışılmış bir konu yok. Ama dediğim gibi zaten terör uygulayan herhangi birisi o ülkeyle, o vatanla, o milletle bağını koparmış demektir."