Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi tarafından düzenlenen "Din Bilim İlişkisi Sempozyumu", Nenehatun Kültür Merkezinde gerçekleşti.
Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinden gelen akademisyenlerin konuşmacı olarak yer aldığı sempozyumun açılış törenine, Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı, Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanvekili Eyüp Tavlaşoğlu, Giresun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cevdet Coşkun, Ardahan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Biber, fakülte dekanları, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
Sempozyum, İlahiyat Fakültesinde görevli Dr. Öğretim Üyesi İbrahim Tetik'in Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlarken, daha sonra sempozuyumun yürütücüsü olan İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Dağ program hakkında konuklara bilgi verdi.
Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı yaptığı açılış konuşmasında, din ve bilim ilişkisinin detaylarıyla ele alındığı bu sempozyumun Atatürk Üniversitesinde gerçekleşmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirirken, emeği geçen herkese teşekkür etti.
Tarih boyunca genelde din ve bilim, özelde ise Kur'an ile bilim ilişkisi ve Kur’an’ın bilimsel tefsir edilmesinin öteden beri merak konusu olduğunu anlatan Rektör Çomaklı, konu üzerinde düşünce üretenler, İslam dininin ana kaynağı Kur'an-ı Kerim ile bilim arasında tarihin hiçbir döneminde çelişme ve çatışma olmadığı tespitinde bulunmadıklarını ifade etti.
Rektör Çomaklı: “Din ve Bilimi, İnsanoğluna İki Büyük Nimet Olarak Bahşeden Yüce Allah'tır”
Çomaklı, bu iki olgu arasında uyum ve örtüşmenin olduğunu anlatarak, şunları söyledi: "Din ve bilimi, insanoğluna iki büyük nimet olarak bahşeden Yüce Allah'tır. Kur'an-ı Kerim'in açıklanması ve yorumlanmasından ibaret olan tefsirlerle diğer pozitif bilimlerin akıl ve gözlem neticesinde ulaştığı bilimsel kanunlar arasında bir zıtlık söz konusu değildir. Kur'ani bilgilerin günümüzde sosyal, sağlık ve fen bilimleri gibi modern bilimlerin verileriyle multidisipliner yorumlanması günümüzde gittikçe önem kazanmaktadır. Bu bağlamda sempozyumun, söz konusu sorumluluğun bir gereği olarak son derece önemli olduğu kanaatindeyim" ifadelerini kullandı.
İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sinan Öge ise geçen yıl Dini Temsil Sempozyumu yaptıklarını hatırlatarak, fakülte olarak her yıl önemli konularda sempozyum yapmayı hedeflediklerini ve bu sempozyumu da bu çerçevede düzenlediklerini kaydetti.
Özellikle son bir asırdır din-bilim ilişkisinin küresel anlamda önemli olduğunu aktaran Öge, bu ilişkinin geleneğimiz açısından çok yabancı olmadığımız akletmenin, hem insani hem kozmik düzeyde yansıtıldığı ve uygulandığı bir konu olduğunu ifade etti.
Öge: “Bizim medeniyetimiz için din-akıl ve din-dünya arasında radikal ayrımlar yapılmaz, her ikisi birbirini besleyen ve bağlantılı olan alanlar olarak düşünülür. Bu nedenle de geleneğimizden günümüze kadar ara ara fetretler yaşansa bile bir akletme sürecini yaşamış bulunmaktayız. Gerek Kur'an-ı Kerim'in gerekse genel yapı olarak aklımızın bize öngördüğü husus aslında sürekli akletmedir. Son vahiy Kur'an ile hem vahiy hem de hayat aslında akla emanet edilmiştir. Bu nedenle son vahiyle aslında insanlık, akletmeyle kıyamete kadar varlığını sürdürecek sürece girmiştir” dedi.
Açılış konuşmalarının ardından sempozyumun ilk konferansını, Din Bilim İlişkisi konu başlığıyla Prof. Dr. Mehmet Bayraktar verdi.
Sempozyum, daha sonra “Geçmişten Günümüze Bilimsel Tefsir: Geçerliliği, Mahiyeti, İmkânı ve Sınırları” konulu birinci oturumla devam etti. Başkanlığını Prof. Dr. Veysel Güllüce’nin yaptığı oturumda, konuşmacılar ise Prof. Dr. Mustafa Öztürk, Prof. Dr. Şehmus Demir ve Prof. Dr. İshak Özgel oldu.