KELEŞ’İN SUNUMU
Açılış konuşmasını yapan Atatürk Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Sait Keleş çevre ve çevre bilincinin insanda sempatik çağrışımlar uyandırdığını söyledi. Keleş, “Bu çağrışımlar ne yazık ki pratiğe yansıyan bir karşılığa ulaşamadı, yani toplumsal çevre bilinci henüz istenilen düzeye ulaşmış değildir. Çevre bilinci kavramı ülkemiz ve insanımız için henüz yenidir. Gerek toplumdaki bilinirliği, gerekse kamusal alandaki işlev ve etkinliği, çağdaş dünyanın gerisindedir. Çevre sorunu, bir yönüyle insan sağlığı sorunudur. Atatürk Üniversitesi olarak bizler, insan sağlığının, önce çevre sağlığından geçtiğine inanarak, özellikle kampüsümüzü çağdaş çevre bilincinin gerektirdiği yöntem ve kurallarla yönetmeye gayret ediyoruz. Günlük ortalama nüfus hareketliliğinin 30 bin ile 40 bin kişiyi bulduğu kampüsümüzde, özellikle yeşil alanlar, çevre düzenlemelerimiz, sosyal ve spor aktivitelerinin gerçekleştirdiği sağlıklı yaşam alanları ve hava kirliliğine mahal vermeyen ısı tesisat sistemimiz, bu konuya ne denli önem verdiğimizin göstergelerindendir. Umut edilir ki, toplantının sonuç bildirgesi sadece kâğıt üzerinde kalmayıp, pratiğe dönüşen somut yansımalarla da karşılık bulur.” dedi.
“ÇEVRESEL DEĞERLERİN KORUNMASININ EN ÖNEMLİ HEDEFİ İNSANDIR”
Atatürk Üniversitesi Çevre Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Zeynep Eren sunumunda: “Ulusal Çevre Merkezleri toplantısının ilki gerçekleştirildiğinde bu toplantıların devamının sağlanması ve kurumsallaştırılması noktasında belirlenen hedefe, bugün biz 2.sini Üniversitemizde gerçekleştirerek katkıda bulunduğumuz için son derece mutluyuz.”dedi.
ÇEVRE PROBLEMLERİ
Çevre problemlerinin nüfusun, sanayileşmenin, şehirleşmenin, teknolojinin ve dolayısı ile yaşam standartlarının artması ile hızla arttığı ve ülkelerin gelişme süreçlerinde karşılarına çıkan en önemli engel konumunda göründüğünü vurgulayan Eren, “Çevresel değerlerin korunmasının en önemli hedefi insandır ve gerek kanunlar gerekse hukuki düzenlemeler, insanı ve onun etkileşim halinde bulunduğu doğal çevreyi koruma amacı gütmelidir. Bugün göz ardı ettiğimiz tedbirler büyük facialara neden olabilmektedir. Soma’da yaşanan facia ve 301 insanımızın ölmesi bunun en büyük örneğidir. Buradan Soma faciasından duyduğumuz büyük üzüntüyü de dile getirmek istiyoruz ve bir daha böyle acıların yaşanmaması için gerekli bilgi ve teknolojik kaynakların en yüksek düzeyde kullanılmasını temenni ediyoruz.” kaydını düştü.
İNSANIN OLDUĞU YERDE KİRLİLİK VARDIR
Ege Üniversitesi Çevre Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürlüğü emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Ümit Erdem, insanın olduğu yerde kirlilik olduğunu ifade etti. Erdem “Bizim görevimiz alınan kararların doğruluğu konusundaki çalışmalardır. Multidisipliner düşünmeliyiz. Gönüllü insanlarımız var, bunlarla da çalışıyoruz. İçimizdeki birikimi uygulamaya koyabilmemiz için kadrosu olan farklı kurumlara dönüşmeliyiz. Kimlik sorunumuz var kimliğimiz ortaya konsun. Birçok alandan çevreci olunabiliyor. Artık herhangi bir firma çevre görevlisi bulundurmak zorunda. 20’yi aşkın merkez ve gençlerin fazla olduğu bir durum var. Bu çok önemlidir. Bunun devamının gelmesi en büyük arzumuzdur.”dedi.