Son zamanlarda televizyonlarda giderek yaygınlaşan yemek programlarının, topluma üretimsizlik, emekle alay, kritersizlik ve değersizlik aşıladığı ileri sürüldü.
Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Yıldız Akpolat, son günlerde televizyonlarda adeta moda haline gelen yemek yarışmalarını değerlendirdi. Birbirlerini daha önceden tanımayan yarışmacıların bir araya toplanarak evlerinde birbirlerini misafir etmelerini ve yemek hazırlamalarını konu alan programların, Türk kültüründe ‘kutsal’ olan yemeği, araçsalcı bir incelemenin soğuk nesnesi haline soktuğunu vurgulayan Akpolat, “Toplumlar kendi değerleri üzere yaşayanları sosyalleşme sürecinde örnek olsun diye ödüllendirir. İşte bu tür programlar da, aynıkültürel mantığı bu kez anti değerleri yaymak için kullanmaktadır” dedi.
DEĞER GÖÇÜŞMESİ
Değerlerin, insanların ve toplumların hareketlerinin birer kriteri olduğuna dikkati çeken Akpolat, bu değerlerin yokluğunun, söz konusu yarışma programlarında, ‘bana göre’, ‘bence olmamış’ ve ‘benim ağız tadıma uygun değil’ gibi ifadelerle gün yüzüne çıktığını belirterek, söz konusu programlarda topluma dikte edilenin, emekle alay etme, değersizlik ve üretimsizlik olduğunu ifade etti.
ALENİLEŞEN VE ALENİLEŞTİKÇE DE EDEPSİZLEŞEN BİR SÜRECE GİRİLDİ
Türkiye’nin, siyasal değil, sosyo-ekonomik dönüşümü ve serbest piyasa ekonomisine geçişin, kapitalizme eklemlenmeyi hızlandırdığını anlatan Yıldız Akpolat, mahrem olan ve kendi kaderine katlanmayı yüceleştiren Türk insanının, gittikçe alenileşen, alenileştikçe de edepsizleşen bir sürece girdiğini vurguladı.
HERŞEYİ DEĞERSİZLEŞTİRME ANLAYIŞI
Toplumun artık kendi değerlerini bile alttan kazmaya başladığını anlatan Akpolat, “Bir kültür kendini ancak yemek ve evlilik konularındaki hayati pratikleri kutsallaştırarak var kılabilir. Türk kültüründe yemek kutsaldır, ancak şemek şimdi bir incelemenin soğuk bir nesnesi haline getirilmiştir. Kutsal olan nimet, çatal ile bıçağın yardımıyla ayrıştırılmaya başlandı. Kutsal olan doğayı kendine nesne kılarak onu kutsallığından sıyıran batılı özne, bize değerlerimizi nasıl kutsallıktan arındıracağımızı da öğretti. Bu sistem kimin işine yaramaz ki? Emeksiz yemek isteyenlerin işine yarar. her şeyi değersizlikte eşitleyen mantık kimin işine yarar? Hiçbir değer üretemeyenlerin işine yarar. Emek ürünü olan nimeti kim çamura atar? Elbette o nimeti üretemeyen atar. Bu tür programlar da, topluma dayatılan aslında emeğe saygısızlıktır, alay etmektir. Ölçütsüzlük ve değersizliktir. Kültürün yozlaşmasıdır” diye konuştu.