ford ercihan otomotiv
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden Türkiye Teknoloji Seçime Doğru
'Kerkük'te Türk varlığına darbe girişimi'
'Kerkük'te Türk varlığına darbe girişimi'
Kahraman: ‘Erzurum’a ayrı bir önem vermekteyiz’
Kahraman: ‘Erzurum’a ayrı bir önem vermekteyiz’
Batman’da Erzurum Mutfağı tanıtıldı
Batman’da Erzurum Mutfağı tanıtıldı
Bir evden 97 kişi çıktı
Bir evden 97 kişi çıktı
Geleceğin yetenekli pedalları aranıyor
Geleceğin yetenekli pedalları aranıyor
HABERLER>ARAŞTIRMA İNCELEME
2 Ekim 2013 Çarşamba - 16:31

'Mihrap, herkesin rızıklandığı yerdir'

Başkanlık olarak her yıl ‘Camiler ve Din Görevlileri Haftası’nda bir tema belirlediklerini ifade eden Diyanet İşleri Başkanı Görmez, “Böylece toplum olarak hem eksik kalan bir yönümüze dikkat çekmiş oluyoruz hem de bir farkındalık ve bilinç oluşturmuş oluyoruz.” dedi.

 Mihrap, herkesin rızıklandığı yerdir

“Camiler ve Din Görevlileri Haftası” İstanbul Süleymaniye Camii’nde düzenlenen açılış programıyla başladı. Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen açılış programına Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez de katıldı.

Başkanlık olarak her yıl ‘Camiler ve Din Görevlileri Haftası’nda bir tema belirlediklerini ifade eden Diyanet İşleri Başkanı Görmez, “Böylece toplum olarak hem eksik kalan bir yönümüze dikkat çekmiş oluyoruz hem de bir farkındalık ve bilinç oluşturmuş oluyoruz.” dedi.

Asr-ı saadete nispetle, günümüzde hem kadın algısının hem de cami algısının ciddi bir değişime maruz kaldığını vurgulayan Başkan Görmez, “Cami, Kadın ve Aile” konusunu neden gündeme taşıdıkları konusunda şunları söyledi;

“MÜSLÜMANLAR KADIN KONUSUNDA KUR’AN-I KERIM’IN VE HZ. PEYGAMBERIN ÇIZDIĞI ÇERÇEVEYI DAHI YAKALAYAMAMIŞTIR…”

İslâm’ın kadın konulu öğretileri ile tarihte ve günümüz toplumlarında egemen olan düşünce, telakki ve uygulamalar arasında derin farklar bulunmaktadır. Ne yazık ki tarih içinde Müslümanlar kadın konusunda bizzat Kur’an-ı Kerim’in ve Hz. Peygamberin çizdiği çerçeveyi dahi yakalayamamıştır. Kadim din ve kültürlerin Müslüman toplumlara tesiri, yerleşik kültür ve geleneklerin dine baskın çıkması ve din anlayışımızı etkilemiştir. Bugünün Müslümanlarının kadın ve cami arasındaki ilişkiyi düşünme biçimleri, hakiki bir mümin şuurundan çok geleneklere dayanmaktadır. Dinin ve dini metinlerin yanlış anlaşılması ve yanlış yorumlanması söz konusudur. Modernite zihnimize nüfuz etmiştir. Müslümanlar, modern zamanlarda kadının toplumsallaşması ile ilgili müspet-menfi hemen her şeyi kabullenmiş gibi gözükmektedirler. Ancak kadının cami ile ilişkisi noktasında tam bir kabul oluşmamıştır. Bugün hayatın hemen her alanında var olan kadını Allah’ın mescitlerinden alıkoymak büyük bir çelişkidir. Bu seneki Camiler Haftasının temasını “Cami, Kadın ve Aile” olarak seçmekle bütün bu yanlış algıları, yanlış anlayışları, yanlış uygulamaları ve aksamaları sorgulamayı hedeflemekteyiz.

“HZ. PEYGAMBERIN KURDUĞU TOPLUMUN EN TEMEL ILKESI HERKESIN ALLAH KARŞISINDA EŞIT OLMASIDIR…”

Resul-i Ekrem Efendimizin önce Mekke'de, sonra Medine'de kurmuş olduğu toplumun en temel ilkesi kişinin herhangi bir ayrım olmaksızın Allah karşısında eşit olmasıdır. Allah, Âdem ve Havva'yı birbirine eş olarak, topraktan yaratmıştır. Her ikisini de yeryüzünü birlikte imar etsinler diye var etmiştir. Her ikisine de halifelik görevi vermiştir. Bu yaratış insanı cinsiyet ayrımı olmaksızın Allah karşısında ve dünyaya gönderiliş amacında eşit kılmıştır. Kadın ve erkek Allah karşısında kul olarak eşittir. Ne yazık ki insanlık tarihi kısa bir sürede kendi içinde bir ayrıma gitmiş ve kadın-erkek arasındaki biyolojik farklılıkları bir üstünlük meselesine dönüştürmüştür. Bu üstünlük iddiası o kadar ileriye varmıştır ki, medeniyetin beşiği denilen topraklarda bile kadınların haklarına tecavüz edilmiş, onlar daha aşağı varlıklar olarak algılanmışlardır.

“CAMILER ALLAH'IN EVLERIDIR VE KIMSE ALLAH'IN EVINE GELEN BIRINI MEN ETME HAKKINA SAHIP DEĞILDIR…”

İslâm kültür ve medeniyeti tarihinde camiler halkın toplandığı, etrafında şehirlerin kurulduğu, toplulukların buluştuğu mekânlar olagelmiştir. Camiler her zaman hayatın merkezi bir parçası olmuştur. Camiler, etrafında hareketin düzenlendiği dingin eksen merkezi olabilmeyi her zaman başarmıştır. Hiçbir zaman camileri sadece bir mimari, yalnızca bir hendese olarak algılayamayız. Camiler, içerisinde sadece ibadetimizi yaptığımız, sonra da ruhumuzu gündelik hayatın meşgalesine terk ettiğimiz mekânlar değildir. Camiler bizimle canlıdır. Camiler, gölgesinde büyüdüğümüz, dertlenince sığındığımız, bizi Yaratan ve Yaşatan Rabbimize misafir olduğumuz, sevinçlerimizi ve üzüntülerimizi paylaştığımız, hatimler indirdiğimiz, bayramlar kutladığımız, yaşadıkça kuvvet bulduğumuz ve öldüğümüzde de taşına uzandığımız ulvî mekânlardır. Camiler, ömrümüz akıp giderken arada bir hayatın dışına çıkmak için uğradığımız binalar değildir. Camiler hayatımızın parçasıdır. Dönüp dolaşıp geldiğimiz yerlerdir. Mihenk taşımızdır. Biz camiler etrafında şekilleniriz. Biz camilerde hayat buluruz. Böyle bir hayat merkezinden kadınları, çocukları, gençleri mahrum bırakamayız.

“SON DÖNEM INŞA EDILEN CAMILERI MIMARI AÇIDAN YENIDEN GÖZDEN GEÇIRMEK ZORUNDAYIZ…”

Cami bir canlılık, bir toplu hayat, bir dinginlik ve derinlik, bir ulvi yöneliştir. Ancak bu yönelişin, bu dinginliğin bize dönük yüzü somuttur, mimaridir. Mimari ise terbiyedir. Her mimari eser, kendisine muhatap olana bir terbiye, bir davranış biçimi öğretir. Cami bize alçakgönüllülüğü öğretir, cami bize inşirahlar yaşatır, cami bize ölümü hatırlatır, cami bizi Allah'la baş başa bırakır, cami bizi müminlerle buluşturur. Bu buluşmanın biçimi caminin mimarisiyle ilgilidir. Bu yönüyle cami mimarimizi tekrar gözden geçirmeliyiz. Bilhassa cumhuriyet döneminde inşa edilen camileri mimari açıdan yeniden gözden geçirmek zorundayız.

“MODERN ZAMANLARIN CAMI MIMARISINDE KADINLAR YOK SAYILIYOR...”

Allah'ın kullarına ne şekilde bir yöneliş sunuyor bugünün camileri? Kadınlara ne kadar yer veriyor ve hangi mekânları ayırıyoruz cami projelerimizde? Daha doğrusu bir cami tasarlarken, zihnimizde nasıl bir kadın tasavvuru hâkim? Öyle zannediyorum ki, modern zamanların cami tasarımlarında kadın, Allah'ın karşısında, Allah'ın huzurunda bir kul olarak algılanmıyor. Bunun sonucunda da cami mimarisinde kadınlar yok sayılıyor. Camilerde kadın mekânları düşünülmüyor. Camiler, kadın-erkek herkes için Allah'ın evi, Allah'ın huzuruna çıkılan yer olması gerekirken, ne yazık ki cami mimarisinde kadınlar göz ardı edilerek bir ayrım yapılıyor. Başta bu mimari özellik, camilerimizi kadınlara elverişli kılmamakta, onların huzuru ilahiye çıkmalarını zorlaştırmaktadır. Yine bu mimari özelliklerden dolayı ailelerimizle camilere gitmek zorlaşmaktadır. Cami iç mimarisi aileleri caminin kapısında ayırmakta ve ancak camiyi terk ettikten sonra yeniden buluşturmaktadır.

“MIHRAP, KADIN ERKEK HERKESIN RIZIKLANDIĞI YERDIR…”

Hepimiz biliyoruz ki, camiler, Kâbe’nin şubeleridir. Beytullah’ın temelinde peygamber eşi, peygamber annesi Hz. Hacer’in ellerinin izi vardır. Safa ve Merve tepeleri arasında her sa’y yapışımızda Hz. Hacer’in aziz hatırasını zihinlerimizde yeniden canlandırmaktayız. Zemzem suyu, onun sa’yinin hürmetine ikram edilmiştir. Ve halen hepimiz onun izinde yürümekteyiz Safa ve Merve tepelerinde… Hepimiz biliyoruz ki, Hz. Meryem’i, mabede en güzel bir şekilde buyur eden ve mihrapta eğiten Rabbimizdir. Kur’an-ı Kerim, bize Hz. Meryem’in kendisini mabede adadığını, orada rükû edenlerle birlikte rükû ettiğini öğretmektedir. O, bu mukaddes mabette arınmış ve nice ilahi lütuflara mazhar olmuştur. Hepimiz biliyoruz ki, hanım sahabeler, Mescid-i Nebî’de, Sevgili Peygamberimizin arkasında çocuklarıyla birlikte saf tutma mutluluğuna erişmişlerdir. Gecenin karanlığında yatsı namazlarına, seher vakitlerinde ise sabah namazlarına devam etmişlerdir. Hatta Sevgili Peygamberimiz, çocuk ağlaması işitince namazları kısa tutmuştur. Efendimizin mübarek sesinden Kur’an dinleyip bazı sureleri onun dilinden hafızalarına nakşetmişlerdir.

“CAMILER YENIDEN SEVGI, BILGI, BIRLIK VE IBADET MEKÂNLARI OLMALIDIR…”

Cami kargaşa ve bölünmüşlük içinde kendi bütünlüğümüzü yakalayabildiğimiz, kendimize ulaşabildiğimiz ve tam bir birey, bir kul olarak Allah'ın huzuruna çıktığımız mekânlardır. Ancak bizim bütünlüğümüz kendi bedenimizle sınırlı değildir. Biz ailemizle, eşimizle, çocuklarımızla, dostlarımızla bir bütünüz. Bu yüzden camiler özellikle bugünkü İslâm toplumlarında ilk görevlerine geri dönmeli ve yeniden cem edici olmalıdır. Camiler yeniden sevgi, bilgi, birlik ve ibadet mekânları olmalıdır. Camiler yeniden bizi birey olarak ve bizi ailemizle bir araya getiren mekânlar olmalıdır. Sadece bu şekilde bir cami tasavvuru aslımıza ve içinde yaşadığımız karmaşık şartlara uygundur. Sadece bu şekilde camiler, Rabbimizin istediği gibi imar edilmiş olacaktır. Bir cami tasavvur edelim, secdelerinde kadınların alınları, rükûlarında çocukların acemiliği bulunsun. Bir cami tasavvur edelim, ilim ve hikmetiyle, maneviyatıyla bizi, anne-babamızı, eş ve evladımızı ve bütün müminleri kucaklasın.

Sizlerden ve bizi ekranları başında izleyen kardeşlerimden istirhamım, bu hafta içerisinde güzel bir sünnet başlatalım. Camiye ailelerimizle birlikte gidelim. Hiçbir ferdi dışarda bırakmadan Allah’ın huzurunda o büyük saadeti birlikte paylaşalım.

 

 
KUDAKA, enerjisini güneşten alacak
 
Kamu Sen’den andımız eylemi
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Siyasette öne çıkanlar
Medya Takip Merkezi (MTM), Eylül ayının siyasette öne çıkan kişi, konu ...
Cimin Üzümü’nde hasat sürüyor
Üzümlü ilçesinde yetiştirilen ve Türkiye genelinde büyük ilgi gören Cimin Üzümü hasadı devam ediyor.
Yüksek Öğretimde Azerbaycan yaklaşımı
Nesibova, “Yalnız Erzurum’da değil Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün bütün ...
 
Atalay Erzurum’u örnek verdi
Atalay, “Gazeteciliği yeşertmek adına, gerçekten gazetecilik yapanların ...
Gündoğdu’dan BDP tepkisi
Eğitim-Bir-Sen Doğu Anadolu Bölge toplantısı için Erzurum’a gelen Memur ...
‘Kur’andan bahsetmek bile imkansızdı’
Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Hasan Kamil Yılmaz, Bitlis’in Ahlat ilçesinde ...
 
Cumanız Mübarek Olsun!
Cuma günleri okunması tavsiye edilen dua ve esmalar :
‘Eylem 5.1’ için buluştular
Siyasetçiler ve akademisyenler Ankara’da, “test usulü sınav sisteminin ...
‘Evlilikler bile zedeleniyor’
Meme kanseri sonucunda evliliklerin bile zedelendiğini belirten Atatürk ...
 
ERZURUM GAZETESİ
YAZARLAR
Ahmet Göksan
Ahmet Göksan
Onurun 41. Yılı
Ali Kemal Koçak
Ali Kemal Koçak
Hırsızlığa ‘zulüm’ dedikleri yerden buyurun!
İslamhan Bulutlar
İslamhan Bulutlar
Peki bu işleri kim yapsın?
Ayhan Kara
Ayhan Kara
Bevval-i Ceh-i Zemzem: FETÖ ve İblis..
Can Umut Avcıgil
Can Umut Avcıgil
Hitabetin İhtişamı ve Hikâyenin Gücü
Mahmut Akdağ
Mahmut Akdağ
Ehramlı kadınlar çiftçi olamaz mı yani?
ERZURUM
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
ANKET
Erzurumspor’un Yeni Sezon Önceliği:

a. Ligde kalmak
b. Playoffa kalmak
c. İlk iki için mücadele


Sonuçları göster Anket arşivi
FACEBOOK'TA ERZURUM GAZETESİ
TWITTER'DA ERZURUM GAZETESİ
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva