Davutoğlu, TOBB Genel Merkezinde gerçekleştirilen "Teröre Karşı Sivil İnisiyatif" programında, ülke olarak "üç ayaklı bir saldırı" ile karşı karşıya olduklarını tespit ettiklerini söyledi. Bunları, DAEŞ, PKK ve DHKP-C olarak sıralayan Davutoğlu, "Bu üç ayaklı, eş zamanlı terör saldırısının üç hedefi vardı; demokrasimiz, kamu düzenimiz ve uluslararası itibarımız yani aynı zamanda ekonomik geleceğimiz" ifadesini kullandı.
Kendilerinin de bunları korumak için bu üç ayaklı terör odaklarına karşı eş zamanlı terörle mücadele operasyonları başlattığını anımsatan Davutoğlu, operasyonun adına ise "Huzur ve Demokrasi Operasyonu" dediğini aktardı.
GÖREVİMİZ HUZURU İKAME ETMEKTİR
Başbakan Davutoğlu, şöyle devam etti: "Birileri eğer bizim milletimizin huzurunu bozmak istiyorsa, bizim de görevimiz huzuru ikame etmektir. 23 Temmuz'u 24 Temmuz'a bağlayan gece güvenlik birimlerimize verdiğimiz talimat açık ve netti; 'Madem ki Türkiye'ye savaş ilan edilmiş, madem ki Türkiye'nin siyasi, ekonomik, sosyal istikrarı tehdit edilmektedir, bu iç savaşı ilan edenlerin merkezlerine en etkin şekilde saldıracak, merkezlerini en etkin şekilde tahrip edeceksiniz'. Tolerans, müsamaha yok. Hepinizin takip ettiği gibi 23 Temmuz'u 24 Temmuz'a bağlayan gece, ilk saldırıyı DEAŞ gerçekleştirdiği için ve sınırımızda askerimizi şehit ettiği için, askerimizi şehit eden DEAŞ unsurları birer birer cezalandırıldı, o gece de DEAŞ'ın sınırımıza yakın bütün karargahları, bütün barınakları, sığınakları tümüyle tasfiye edildi. Bundan sonra da sınırımızda askerlerimize sıkılan bir kurşunun bedeli, o kurşunu sıkanların tümünün tasfiyesidir. Ta ki kimse bir daha sınırlarımıza bu şekilde hangi maske altında olursa olsun, DEAŞ veya başka terör örgütü veya başka rejimler böyle bir şeye cesaret edemesinler."
Başbakan Davutoğlu, 24 Temmuz'u 25 Temmuz'a bağlayan gece ise bu kez yine eş zamanlı olarak hem Suriye'de DAEŞ pozisyonlarına hem de Irak'ın kuzeyinde PKK mevkilerine karşı çok geniş kapsamlı operasyon yapıldığını hatırlattı.
"ÇÖZÜM SÜRECİ İSTİSMAR EDİLECEKSE BUNU KABUL ETMEYİZ"
Aynen DAEŞ'te olduğu gibi PKK'nın bilinen tüm barınakları, sığınakları, mühimmat depolarının yerle bir edildiğini bildiren Davutoğlu, "Bunun hesabını bize soracak olanlara ve çatışmasızlığı hükümetin, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bitirdiğini iddia edenlere, sorumuz şudur: Ceylanpınar'da uyurken şehit edilen, haince, alçakla, kalleşçe şehit edilen polislerimizin katillerine bunu sorun" diye konuştu.
Ahmet Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Şimdi Çözüm Süreci'nden bahsedenlere, Çözüm Süreci'ni istismar ederek alanda vatandaşlarımıza gününü dar edenlere şimdi söylüyoruz: Çözüm Süreci konusunda bizim irademiz sabitti, hala sabittir. Ama Çözüm Süreci istismar edilerek, eğer polislerimiz evlerinde şehit edilecekse, eğer esnafımız, Doğu-Güneydoğu'daki kardeşlerimiz haraç baskısı, kepenkleri kapatma baskısı altında olacaklarsa biz böyle bir çatışmasızlığı kabul etmeyiz. Eğer çatışmasızlıktan kastınız, kamu düzeninin ihlal edilerek, alternatif mahkemeler kurmaksa, kamu düzeni yok sayılarak vatandaşlar üzerine baskı uygulamaksa, seçim döneminde köylere, mezralara gidip, 'Buradan şu kadar oy yüzde yüz çıkmazsa, seçimden sonra hesabınızı görürüz' diye tehdit savurmaksa, biz böyle bir çatışmasızlığı kabul etmiyoruz. Ama eğer çatışmasızlıktan kastettiğiniz, 2013'ün Mayıs ayında söylediğiniz gibi silahlı unsurların Türkiye'den çekilmesiyse, bütün silahların bırakılmasıysa, Türkiye'nin dağın tepesinin sadece oraya giden aziz çiftçilerimizin, köylülerimizin yaylaları olarak ve bütün vatandaşlarımızın, yurt dışından gelen turistlerin dolaştığı yaylalar olması ise işte o zaman çatışmasızlık, silahları bırakma, Çözüm Süreci bir anlam taşır."
Teröre karşı operasyonların hala devam ettiğinin altını çizen Başbakan Davutoğlu, "Silahlar bırakılana, silahlı gruplar Türkiye'yi terk edene kadar ve DEAŞ terörü Türkiye'ye tehdit olmaktan çıkana kadar Suriye'de bu operasyonlar devam edecek. Kimse ham hayal görmesin" dedi.
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın dün verdiği bir demeçte, "Tekrar çatışmasızlık dönemine girelim" dediğini ayrıca kendisini kastederek de "Başbakan'ın silahları bırakma çağrısı gerçekleşebilir bir şey değildir" şeklindeki sözlerini hatırlatan Davutoğlu, "Şimdi soruyorum kendilerine; sizler bu milletin fertlerinin, vatandaşların oylarıyla TBMM'ye geldiniz. Silahlı bir mücadeleyi savunarak bir görev üstlenmediniz. Meşru bir devletin meşru parlamentosunun üyeleri olarak gayrimeşru silahlı bir mevcudiyeti nasıl savunursunuz?" açıklamasını yaptı.
Davutoğlu, şunları kaydetti:"Hangi gerekçeyle, dünyanın hangi modern devletinde işte Avrupa demokrasileri, hangi Avrupa demokrasisinde ülkenin başkentinde parlamenterlik görevini yaparken 'Aynı zamana sırtımızı silahlı terör örgütlerine dayadık' deme cüretini gösterebilir. Şimdi düşünün Avrupa'da bir ülkede birisi çıkacak diyecek ki 'Ben burada parlamentodayım ama gücümü, sırtımı dayadığım El Kaide'den alıyorum' derse o modern demokrasi ona izin verir mi? Artık bu ülkenin her santimetrekaresinde sadece ve sadece gücünü ve meşruiyetini halktan alan hükümetlerin emrindeki meşru güvenlik güçleri olacaktır ve o güvenlik güçleri kamu düzenini sağlayacaktır. Halkın vermediği meşruiyeti kimse kullanamaz. Siyasi irademizden emin olunuz. Türkiye'de kamu düzenini tahkim etme konusundaki irademizden emin olunuz."
"BİN 302 TERÖR ZANLISININ GÖZALTINA ALINDI"
Sadece DAEŞ ve PKK kamplarını yok etmediklerini belirten Davutoğlu, yine eş zamanlı üçüncü bir ayak olarak Türkiye'nin bütün şehirlerinde özellikle de pilot 39 kentte, 23 Temmuz gecesinden başlayıp bugüne kadar devam eden huzur operasyonları yapıldığını aktardı.
Davutoğlu, her an terör yapma potansiyeli taşıyan PKK, DAEŞ ve DHKP-C unsurlarına karşı yapılan huzur operasyonlarında Çarşamba gece yarısı itibarıyla bin 302 terör zanlısının gözaltına alındığını bildirdi.
Başbakan Davutoğlu, "İstanbul, Ankara, İzmir ve diğer şehirlerimizin sokakları bir daha silahlı gösteri yapan, yüzlerini maskelerle kapatan Vandalların hareket alanı haline gelmeyecektir. İstanbul'un her semti gibi Gazi Mahallesi de Okmeydanı da ve herhangi bir semti de emin olacaktır ve her yerde özgürlükler teminat altına alındığı gibi güvenlik ve kamu düzeni de teminat altına alınacaktır" değerlendirmesini yaptı.
Özgürlük ve güvenlik tanımı arasındaki ilişkiyi herkesin doğru görmesi gerektiğine vurgu yapan Davutoğlu, Türkiye'de herkesin toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma hakkı olduğunu söyledi.
Bunu korumanın da kendileri için demokratik bir görev olduğunu dile getiren Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Bu konuda da hiçbir sınırın getirilmesini kabul edemeyiz, etmeyiz de. İstanbul'da 8 meydanda herkes istediği gösteriyi yapabilir, istediği mitingi, toplantıyı yapabilir. Dünyanın her yerinde olduğu gibi. Ama daha Valiliğe bile başvurmadan, daha herhangi bir işlem başlatmadan, bir gece belli şiddet yanlısı odaklar tarafından, 'Yarın Tepebaşı'ndan Aksaray'a kadar yürüyeceğiz, herkes Tepebaşı'nda olsun' derse, bu gösteri yapma hakkı değil, kamu düzenini ihlal suçudur" diye konuştu.
Davutoğlu, kimsenin kafasına estiği gibi "Ben şuradan şuraya yürüyüş yapacağım" diyemeyeceğini, aynı saatlerde aynı yerde bir başka grubun da gösteri yapmak için çağrıda bulunması durumunda o gün orasının bir şiddet alanı haline dönüşebileceğini kaydetti.
Doğabilecek negatif durumları göz önünde bulundurmadan herkesin kendine göre karar veremeyeceğini aktaran Davutoğlu, paylaştığı nedenler dolayısıyla önceki Pazar günü bu yönde yapılan çağrılara net ve açık şekilde tavır koyduklarını bildirdi.
Ahmet Davutoğlu, izin alınan ve gösterilen yerlerde meşru sınırlar içerisinde gösteri yapılabileceğini vurguladı.