Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, "Filistin topraklarında, bugün yaşanan mezalime karşı hakkı ve hakikati savunmayı sürdüreceğiz. Devraldığımız inanç ve kültür mirası ile, uluslararası değerleri savunmaya, mazlumların çıkaramadığı ses olmaya devam edeceğiz" dedi.
Emine Erdoğan, Kültür ve Turizm Bakanlığınca Millet Kütüphanesinde düzenlenen 10. Milletlerarası Türk Halk Kültürü Kongresindeki konuşmasında, hazine değerindeki kültürel değerlerin mirasçısı olmaktan iftihar ettiklerini belirtti. "Yurdumuz Anadolu'da, Selçuklu'dan Osmanlı'ya, 100 yaşındaki Cumhuriyetimize kadar, neredeyse bin yıllık köklü bir geçmişimiz var" diyen Erdoğan, Türkiye'nin kültür havzasının Kuzey Afrika'dan Orta Asya'ya, Anadolu'dan Avrupa'ya geniş bir coğrafyayı kapsadığına işaret etti. Erdoğan, "Öyle bir zenginliğe sahibiz ki bugün Türkiye, 'UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi'nde en çok kayıtlı kültürel değeri olan ikinci ülke. Köklü medeniyetimizin birikimi, müzelere, kütüphanelere, arşivlere sığmayacak derinlikte" değerlendirmesini yaptı.
Anadolu'nun masallara yakışan zenginliklerini keşfetmek ile unutulmaya yüz tutmuş hazinelerini ortaya çıkarmanın herkesin en öncelikli görevlerinden olması gerektiğini dile getiren Emine Erdoğan, "Zira kültürel birikim bir toplumu ayakta tutan, zamana ve şartlara karşı dayanıklı kılan yegane unsurdur. Türk milleti olarak bizi asırlardır ayakta tutan gücün, her gün yeniden üreterek, bugüne taşımayı başardığımız kültürel derinliğimizden geldiğini biliyoruz" diye konuştu.
Emine Erdoğan, emanet aldıkları mirası, gelecek nesillere ulaştırmak amacıyla himayelerinde hayata geçirdikleri projeleri şöyle anlattı:
"Anadolu'nun zengin mutfak kültürünü, atıksız, yerel ve şifa kaynağı özellikleriyle yaşatacak, 'Asırlık Tariflerle Türk Mutfağı' kitabını hazırladık. Böylelikle, kadim tariflerimizi kayıt altına alarak, geleceğe değerli bir bilgi ve tecrübe aktarımı sağladık. 'Mirasımız Ata Tohum' projemizle birlikte vatanımızın eşsiz biyoçeşitliliği koruma altına alınırken, besinlerimiz, eski tadıyla, kokusuyla, sofralarımıza geri dönmeye başladı. Toprakla sürdürülebilir ve hakkaniyet ekseninde ilişki kuran Anadolu insanı beslenmede olduğu gibi dokuma üretiminde de muazzam bir çeşitlilik yakalamıştır."
"GELENEKSEL DOKUMALARIMIZIN, ÜLKEMİZİN VE DÜNYANIN TEKSTİL SEKTÖRÜNE İLHAM OLMASINI DİLİYORUM"
Emine Erdoğan, bugün dünya pazarlarında önemli bir aktör haline gelen tekstil sektörünün gücünü de kültürel mirastan aldığına dikkati çekerek, "Biz de bu mirasa sahip çıkmak, unutulmaya yüz tutmuş onlarca dokumamızı toplumsal hafızaya yeniden kazandırmak amacıyla 'Türkiye Dokuma Atlası' projesini hayata geçirdik. Bugün yürüttüğümüz çalışmalar neticesinde 'Ankara sofu', 'Antep kutnusu' gibi eşsiz dokumalarımız uluslararası koleksiyonlara ekleniyor. Sürdürülebilir ve doğa dostu modanın sırrını taşıyan geleneksel dokumalarımızın, ülkemizin ve dünyanın tekstil sektörüne ilham olmasını diliyorum" ifadelerini kullandı.
Anadolu'ya has kumaş ve desenlerle Türk el işi hafızasını muhafaza etmek amacıyla kurulan Olgunlaşma Enstitülerini yeni bir seviyeye taşıdıklarını da anlatan Emine Erdoğan, gerçekleştirilen projeyle enstitüleri, geçmişle geleceğin ilmek ilmek birbirine örüldüğü, Türkiye'nin kültürel inceliklerinin dünyaya tanıtıldığı birer merkez üs haline getirildiğini kaydetti. Erdoğan, "Biliyoruz ki tarihte örnek medeniyetler kurmuş, dünyaya yön vermiş toplumlar geçmişiyle, öz kimliğiyle, kültürel hafızası ile bağını güçlü tutmuş olanlardır. Ancak kökü mazide olanların atiyi inşa edebileceği inancıyla daha çok çalışacağız" dedi.
Kongre vesilesiyle unutulan, henüz keşfedilmeyen nice kültürel zenginliğe ışık tutulacağına inancını dile getiren Emine Erdoğan, "Kültürel mirasımız doğru değerlendirildiğinde, bugün dünya olarak karşı karşıya kaldığımız birçok krize çözüm sunacak potansiyeli içinde barındırmaktadır" dedi.
Kültürün yalnızca kıyafet, müzik veya yemekten ibaret olmadığını vurgulayan Emine Erdoğan, "Modern çağın öğütlediği tüketim odaklı hayat tarzının günümüzün en büyük tehditlerinden olan iklim krizinin başlıca sebeplerinden olduğunu araştırmalar ortaya koyuyor. Bu toprakların insanı olarak, bizim doğa dostu bir hayatı yeniden hakim kılmanın yöntemlerini uzakta aramamıza gerek yok. Son asra kadar Anadolu, tabiat ile uyumlu yaşamın, örnek bir merkezi gibiydi" diye konuştu.
"SIFIR ATIK PROJESİ, ANADOLU KÜLTÜRÜNDE VÜCUT BULAN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİN YANSIMASIDIR"
Anadolu'daki her evde, artan parça kumaşların, eşyaların, gıda atıklarının atılmayıp, değerlendirildiğini anlatan Emine Erdoğan, "Atık üretmeyen, tabiat ile uyumlu bir hayat felsefesine dönüşü savunan Sıfır Atık Projesi de işte bu anlayışın, Anadolu kültüründe vücut bulan sürdürülebilirliğin yansımasıdır" dedi.
Türkiye'de başlatılan Sıfır Atık Projesi'nin iklim kriziyle mücadelede etkili bir çözüm önerisi olarak değerlendirildiğini, Birleşmiş Milletler desteğiyle küresel bir boyut kazandığını ve her geçen gün büyüdüğünü aktaran Emine Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Anadolu'nun kadim öğretilerinden doğan Sıfır Atık hareketinin küresel başarısını, kültürel zenginliğimize sahip çıkma çalışmalarının önemli bir parçası olarak değerlendiriyorum. Öte yandan, bu coğrafyanın köklü yaşam kültürünün, bugünün imkan ve birikimi ile harmanlandığında yalnızca iklim krizi için değil, küresel birçok soruna etkili çözüm sunacağına inanıyorum. Bu yaşam kültürünün temelini insanın, çevresindeki tüm yaratılmışlar ile saygı ve merhamet ekseninde kurduğu ilişki oluşturuyor. Mayası hoşgörüyle yoğrulan, birlikte yaşama kültürü sayesinde bugün Anadolu medeniyetinin zamansız ve kuşatıcı etkilerinden söz edebiliyoruz."
"GAZZE'DE UYGULANAN SOYKIRIMI, NE AKLIMIZ NE VİCDANIMIZ KABUL EDEBİLİR"
Emine Erdoğan, asırlardır Türk medeniyetinin hüküm sürdüğü tüm topraklarda barış ve huzurun hakim olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Böyle bir medeniyetin evlatları olarak, bugün dünyanın gözleri önünde, Gazze'de uygulanan soykırımı, ne aklımız ne vicdanımız kabul edebilir. Çocuklarını kefenleyip, koklayarak toprağa veren bütün anne ve babaların acısını yüreğimizin en derininde hissediyoruz. Osmanlı döneminde üç dinin mensuplarının barış içerisinde, kardeşçe yaşadığı Filistin topraklarında bugün yaşanan mezalime karşı hakkı ve hakikati savunmayı sürdüreceğiz. Devraldığımız inanç ve kültür mirası ile uluslararası değerleri savunmaya, mazlumların çıkaramadığı ses olmaya devam edeceğiz."
İnsan, doğa, tüm mahlukat ile barış ve huzur içinde yaşanan bir medeniyetin yeniden dünyaya hakim olmasını temenni eden Emine Erdoğan, 10.'su düzenlenen Türk Halk Kültürü Kongresi'nin sonuçlarının hayırlara vesile olmasını diledi. Emine Erdoğan, Kültür ve Turizm Bakanlığı başta olmak üzere organizasyonda emeği geçen herkese ve kongreye katkı sunan akademisyenlere şükranlarını iletti.
Konuşmasının ardından Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Emine Erdoğan'a hayat ağacı figürünün yer aldığı tabloyu hediye etti. Daha sonra Emine Erdoğan ve Bakan Ersoy, kongrenin Bilim ve Değerlendirme Kurulu üyelerine de plaket vererek, hatıra fotoğrafı çektirdi.
EMİNE ERDOĞAN, ANADOLU'DA SÜRDÜRÜLEBİLİR YAŞAMIN ANLATILDIĞI SERGİYİ GEZDİ
Emine Erdoğan, kongre kapsamında özel olarak hazırlanan Anadolu'da sürdürülebilir yaşamın anlatıldığı sergiyi gezdi. Sergide Sıfır Atık Projesi çerçevesinde Anadolu'nun kadim kültüründe geçmişten bugüne halkın günlük yaşantısında var olan sürdürülebilirlik teması işlendi.
Sergide ilk olarak İstanbul'dan gelen mücevher sadekarı Nasuh Ortak'ın el işçiliğiyle yaptığı takıları inceleyen Emine Erdoğan, ürünler hakkında bilgi aldı, takı yapım tezgahına geçerek, mücevherlere şekil verdi.
Daha sonra Hatay Defne'den getirilen ipek böceği kozalarından yapılan ürünlerin yer aldığı standa geçen Erdoğan, Kültür ve Turizm Bakanlığı sanatçısı Tülay Genç'ten ipek dokumacılığına ilişkin bilgi aldı. Genç, depremin hemen ardından Defne Belediyesiyle depremzede kadınlara ipek dokumacılığını öğreterek, istihdam oluşturmaya ve unutulmaya yüz tutmuş bu sanatı canlandırmaya çalıştığını dile getirdi. Emine Erdoğan, Genç ile kozadan ipeğin çıkarılması işlemini gerçekleştirdi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı cam sanatçısı Feridun Pekeş de atık durumdaki camlardan obje yaparak, atık camların değerlendirilmesine ilişkin bilgilendirmelerde bulundu.
Atık kağıtların geri dönüştürüldüğü standı da gezen Emine Erdoğan, gazetecilere atık kağıda basılmış Cumhurbaşkanı Erdoğan ile olan fotoğrafını gösterdi.
Emine Erdoğan daha sonra Beypazarı Yaşayan Müze'nin Anadolu'daki yün eğirme, el işçiliği ürünlerin canlandırılmasının yapıldığı stant ile sürdürülebilirlik bağlamında Türk mutfak kültüründen kesitlerin yer aldığı stantları gezdi. Doç. Dr. Sema Demir'den bilgi alan Emine Erdoğan, canlandırmayı yapan kadınlarla sohbet ederek, fotoğraf çektirdi.
Sergide Anadolu kırsal mimari kesitlerine yer verilen standa da uğrayan Emine Erdoğan, saman, toprak ve keçi kılından kerpiçlerle temsili olarak duvar örülmesini izledi. 10. Milletlerarası Türk Halk Kültürü Kongresi "Anadolu'da Sürdürülebilir Yaşam" konulu özel bir panelle devam etti.