Sosyal, kültürel, siyasi ve stratejik açıdan önemli bir tarihi geçmişe sahip olan Erzurum, tabii ve doğal güzellikleriyle de adından söz ettiriyor. Kış turizmine olanak sağlayan imkanlarının yanı sıra, ova ve yaylalarıyla tarım ve hayvancılık sektörlerine, akarsu ve göletleriyle de, doğa turizmine açılan birer pencere olan Erzurum, tabiatın eşsiz güzelliklerini insanla buluşturuyor. Erzurum, Gez, Ilıca, Daphan, Aras, Pasinler ve Hınıs ovalarının, tarımsal üretime adeta hayat verdiği Erzurum’da, yaylalar sayesinde de, hayvansal üretim can buluyor. Erzurum, akarsuları, çayları, dereleri ve gölleriyle, doğa turizmi ve su sporları için eşsiz bir alan olma özelliği taşırken, kentin sahip olduğu bu özellikler, daha yeni yeni keşfedilmeye başlanıyor.
//ERZURUM’UN BÜYÜLEYİCİ DOĞASI
Erzurum’da il toplamının yüzde 4’ünü kaplayan ovalar, daha çok Karasu ve Aras çöküntü alanında yer alırken, bunların dışındaki düzlükler ise, genellikle yayla özelliği taşıyor. Karasu ve Aras vadilerinde bir biri ardına sıralanmış küçüklü büyüklü birçok ovanın bulunduğu Erzurum’da, Çobandede Dağları’nın batısında Erzurum, doğusunda ise Pasinler yüksek ovaları yer alıyor. Aras Vadisinden doğuya doğru gidildiğinde ovaların yükseltisi düşerken, yumuşayan iklim nedeniyle yetiştirilen ürün çeşitleri de artıyor.
//KARASU DELTASI
Karasu Irmağının kaynak bölgelerinde, Erzurum kentinin kurulduğu ovaya “Erzurum Ovası” adı verilirken, yüzölçümü yaklaşık 825 kilometrekare olan bu ovanın Pulur Çayı yakınlarına kadar olan kesimi ise, “Gez Ovası” olarak adlandırılıyor. Aziziye ilçesine bağlı Ilıca’nın bulunduğu çok verimli olan bölgede, “Ilıca Ovası” bulunurken, Erzurum’da Karasu ırmağının güneyinde uzanan ve engebeli olmasına karşın verimli olan düzlükler ise, “Daphan Ovası” olarak biliniyor.
//PASİNLER OVASI
Erzurum’da Aras havzasında, üzerinde Pasinler ilçesinin kurulduğu “Pasinler Ovası”nın uzunluğu yaklaşık 45 kilometre olarak açıklanırken, genişliğinin ise, 12 kilometre olduğu belirtiliyor. Denizden yüksekliği bin 700 ile bin 900 metre olan Pasinler Ovası’nda kışlar, Erzurum Ovası’na oranla biraz daha yumuşak geçerken, verim olarak diğer birçok ovayı da geride bırakıyor. Erzurum’un il sınırları içindeki uzunluğu 35 kilometreyi bulan Hınıs Ovası da, sahip olduğu geniş sulama imkanları sayesinde tarımsal üretime adeta örnek teşkil ediyor.
//TEKMAN YAYLASI
Erzurum, ovalarıyla tarım sektörüne sırt verirken, yaylalarıyla da, hayvancılığa büyük katkılar sağlıyor. İldeki toplam alanın yüzde 12’lik bölümünü oluşturan yaylaların başını, kıvrımlı kalkerler ve lav tüflerinden oluşan “Tekman Yaylası” çekerken, söz konusu yayla, 2 bin 500 metreyle Doğu Anadolu Bölgesi’nin en yüksek yaylası olarak da adlandırılıyor.
Erzurum’un diğer yaylaları, iç sıradağlar üzerinde yer alırken, ilin batısında, Tuzla Vadisi’ni kuzeyden ve güneyden kuşatan Cemal ve Dumanlı Dağları üzerindeki yaylalar, hayvancılık etkinlikleri açısından çok önemli bulunuyor. Tekman Yaylasını kuzeyden sınırlayan Palandöken ve Sakaltutan Dağlarıyla Aşkale’nin kuzeyinden İspir ve Tortum’a kadar uzanan Kop, Dumlu, Kargapazarı ve Mescit Dağları üzerinde de geniş yaylalık alanların bulunduğu Erzurum’da, hayvancılık açısından en büyük dezavantaj ise, yaz mevsiminin kısalığı şeklinde gösteriliyor.
Erzurum’un kuzeydoğusunda, Olur ilçesinin de kuzeyindeki Ardahan Yaylası’nın bir bölümü il sınırları içerisine girerken, bu yaylanın da, yöre hayvancılığı açısından son derece önemli olduğu belirtiliyor.
//BÜYÜLEYİCİ GÜZELLİK
Erzurum, ova ve yaylaları kadar, akarsularıyla da bölgenin gözbebeği olarak nitelendiriliyor. Karasu, Tuzla Çayı, Oltu Çayı, Tortum Çayı, Aras Irmağı ve Hınıs Çayı gibi akarsularıyla hem bölgeye, hem de birçok ülkeye hayat veren Erzurum, Tortum Gölü ve Tortum Şelalesi ile de, son yılların turizm gözdesi olarak adlandırılıyor. Tortum Çayı Vadisi’nin Kemerli Dağı’nın toprak kayması sonucunda kapanmasıyla oluşan Tortum Gölü’ndeki su seviyesinin, maksimum bin 14 metreküp olduğu kaydedilirken, gölden çıkan gide genler ise, 50 metre yüksekliğindeki Tortum Şelalesi’ni meydana getiriyor.
Erzurum’da daha yeni yeni keşfedilmeye başlanan söz konusu tabii ve doğal güzelliklerin, şehir için büyük önem taşıyan tarım, hayvancılık ve turizm sektörleri için birer can simidi olabileceği ifade edilirken, bölgede kamu ve özel sektör eliyle hazırlanan çeşitli projeler ise, Erzurum’un geleceği açısından umut verici olarak nitelendiriliyor.