Ovit Tüneli’ni duymayan kaldı mı bilmem. Ama Ovit’in ötesindeki yüreği bilen azdır…
O yürek Tahsin Bayramoğlu’na aitti.
Bu memlekette öyle insanlar var ki, haritayı açarsın, üstüne eğilirken bir isim düşer yüreğine.
İşte o isimlerden biriydi.
Erzurum dedi mi göğsü kabaran, İspir’in yollarını kar fırtınasında ezberleyen adamlardandı.
Siyaseti zenginleşmek için değil, dua kazanmak için yapardı.
Üstüne ne giyse bol dururdu ama dert ona tam otururdu.
Anavatan geldi, AK Parti geldi, siyaset değişti…
O değişmedi.
“Memlekete bir tünel kazandıralım” dediğinde yıl 1983’tü.
Bizim oralarda o zamanlar tünel deyince akla ‘sıvası dökülmüş gecekondu altı geçitleri’ gelirdi.
O, Karadeniz ile Doğu’yu birbirine kavuşturacak dağın göbeğine tünel hayal etti.
Kimi güldü, kimi dalgasını geçti.
Ama o vazgeçmedi.
Kırık tüneli için kırık dökük evraklarla Ankara’yı arşınladı.
Dallıkavak için sabah namazında bakanlık nöbetine gitti.
Sonra bir gün…
Ovit Tüneli açıldı.
Cumhurbaşkanıyla yan yana durduğu o anı tarif edecek kelime yok.
Gözleri doldu dediler.
Ben inanmam, Erzurumlu kolay ağlamaz.
Ama Tahsin Baba ağladıysa, tünelin betonuna bile dua etmiştir.
Dönüş yolunda, İspir’den Erzurum’a kadar sustu sandılar.
Meğer her susuş bir hatıraymış.
O anlattı, biz dinledik.
Siyasi mücadele bir film şeridi gibi aktı arabada.
Bir Erzurum sevdalısının gönül haritasını gördük.
O tünel aslında yürekten gönle kazılmış bir köprüymüş.
Şimdi o köprünün bir ayağı eksik.
Ama merak etmeyin…
Biz Bayramoğlu’nun davasını, onun dik duruşunu unutmayacağız.
Biri Erzurum derse, aklımıza sadece soğuk gelmeyecek.
Bir de bu sıcak yürek gelecek.
Makamı cennet olsun Tahsin Baba…
Senin Ovit’te açtığın delikten hâlâ dua sızıyor.