ERZURUM(GHA) – Erzurum Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası (SMMMO), ‘Kayıt Dışı Ekonomi İle Mücadele Stratejisi Eylem Planı’nı açıkladı. Eylem Planı’nda öncelikle kayıt dışı ekonominin, uluslararası ve ekonomik literatürdeki tanımları yapılırken, kayıt dışı ekonominin olumsuz sonuçlarına da işaret edildi. Eylem Planı’nda ayrıca, kayıt dışı ekonominin önüne geçebilmek için çözüm önerileri de sıralandı.
//AKAL EYLEM PLANINI AÇIKLADI
Erzurum Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası (SMMMO) Başkanı M. Zeki Akal, kaşıt dışının, özetle; kayıt altında olmayan faaliyetleri ifade ettiğini söyledi. Kayıt dışı ekonominin, uluslararası ve ekonomik literatürde; yer altı ekonomisi, gizli ekonomi, vergilendirilmeyen ekonomi, kara ekonomi, gayri resmi ekonomi, görünmez ekonomi ve gözlemlenemeyen ekonomi gibi isimlerle ifade edildiğini anlatan Akal, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı’nın ise, kayıt dışı ekonominin tanımını; ‘devletten gizlenen, kayda geçirilmeyen/geçirilemeyen ve bu sebeple denetlenemeyen faaliyetler’ şeklinde yaptığını kaydetti. Akal, SMMMO olarak hazırladıkları eylem planında, birçok ayrıntının yanında kayıt dışı ekonominin olumsuz sonuçlarına da yer verdiklerini dile getirdi. Kayıt dışılığın boyutunun tam tespit edilememesinin, birçok resmi verinin gerçeği yansıtmaması sonucunu doğurduğunu belirten Akal, bu durumda isabetli politikaların gerçekleştirilemeyeceğini ifade etti.
//KAYITDIŞILIĞIN YOL AÇTIĞI EKONOMİK KAYIPLAR
SMMMO Başkanı Zeki Akal, “Kayıt dışı faaliyette bulunanların, vergi ve SGK başta olmak üzere benzeri yükümlülüklere katlanmamaları, kayıt al tında çalışan, aynı ürünleri üreten veya satanlara göre daha düşük maliyetlere katlandıklarından haksız rekabete neden olmaktadırlar. Bu da kayıt dışılığı bir nevi teşvik edici bir durum oluyor. Kayıt dışı işletmeler, finansman ihtiyaçlarını genellikle resmi olmayan odaklardan sağlarlar. Bu krediler kısa vadeli ve pahalı kredilerdir. Kayıt dışı ekonomi, toplumun gelir seviyesini de olumsuz etkilemekte, gelir dağılımları arasındaki farkı iyice açmaktadır. Verginin alınması gerektiği kadar, alınmaması sonucunda ise, yatırımlar yapılanamamakta, devlet borçlanmak zorunda kalmaktadır.” diye konuştu.
Kayıt dışı ekonominin olumsuz sonuçlarının işletmeler üzerindeki etkilerinden de bahseden Akal, bunları ise, şöyle sıraladı: “Yılsonu envanterinin eksik belirlenmesi, üretimde fire oranlarının yüksek gösterilmesi, ortaklara dağıtılması gereken karların dağıtılmaması, işletme giderlerinin yükseltilmesi, alınan veya verilen iskontoların faturasız yapılması, kira bedellerinin gerçeği yansıtmaması; çalışanların ilgili kurumlara bildirilmemesi, çalışan ücretlerinin ve çalıştığı günlerin eksik bildirilmesi, çocuk işçilerin çalıştırılması, emeklilerin kayıt dışı çalıştırılması ve bazı kanuni sorumlulukların yerine getirilmemesi için 50 kişi sınırının aşılmaması.”
//MÜCADELE ESASLARI
Kayıt dışılığın azaltılması, vergi denetimi ve finansal tablo denetiminde yaşanan zorlukların giderilmesi ve ülkenin finansal performansının artırılması için her kişi ve kuruma görevler düştüğünü vurgulayan Başkan M. Zeki Akal, kayıt dışı ile mücadelede en önemli adımın toplumsal mutabakat sağlamak olduğuna işaret ederek, çözüm önerilerini ise, şöyle sıraladı: “Gelir dağılımında adalet sağlanmalıdır. Servet beyanı yükümlülüğü getirilmelidir. Vergi yükü dağılımı adil olmalı, gelir, kurum ve katma değer vergi oranları mükelleflerce de kabul edilebilir sınırlarda olmalıdır. Vergi afları ülke gündeminden tamamen çıkarılmalıdır. Önemli ölçüde işverenin üzerinde olan sosyal güvenlik yükümlülüklerinin maliyeti azaltılmalı ve kayıt dışı istihdama yönelik tedbirler alınmalıdır. Bölgesel asgari ücret uygulamasına gieçilmelidir. Tüm seçmenler vergi beyannamesi vermelidir. Muafiyet ve istisnalar mümkün olduğunca sınırlandırılmalı ve vergi tabanı genişletilmelidir. Kanunen kabul edilmeyen gider kavramının kapsamı kaldırılmalıdır. Kamu kurumlara arasında bilgi akışı ve koordinasyon sağlanmalıdır. Bürokratik işlemler azaltılmalıdır. Risk esaslı denetim anlayışına geçilerek, vergi denetimleri artırılmalıdır. Uzlaşma müessesesi belge ve kayıt ile sınırlandırılmalı, vergi cezaları öldürücü değil, caydırıcı olmalıdır. Belge düzeni yerleştirilerek bütün gelirler gerçek usulde vergilendirilmelidir.
//“VERGİ CEZALARININ ADİL OLMASI SAĞLANMALI, VERGİ AHLAK VE BİLİNCİ YERLEŞTİRİLMELİ”
“Vergi ahlakı ve bilincinin yerleştirilmesi için ilköğretimden başlayan çalışmalar yapılmalıdır. Belirli mal ve hizmet grupları için nakit ekonomisi sınırlandırılarak, banka üzerinden ödenme zorunluluğu limitleri düşürülmelidir. Vergi cezalarının adil olması sağlanmalıdır. Teknoloji ile ilgili elektronik muhasebe ve fatura kullanımına geçilmelidir. Kredi kartı kullanımı yaygınlaştırılmalıdır. Stopaj suretiyle vergileme asgari seviyede tutulmalıdır. Gelirin ve vergi matrahlarının izlenmesi için otokontrol müesseseleri uygulamaya konulmalıdır. Vergi yasaları açık, net ve anlaşılır olmalı, sirkü, tebliğ ve genelge mümkün olduğunca az olmalıdır. Denetim elemanları bir konuda yargıdan dönen işlemi diğer mükelleflere de uygulayarak gereksiz zaman kaybı ve iş yüküne yol açmamalıdır. Gelir İdaresi, yargıya uyuşmazlıkları azaltmak için gerekli önlemleri almalıdır. Vasıtalı vergilerin payı azaltılmalıdır. TÜRMOB bünyesindeki meslek mensuplarından azami ölçüde yararlanılmalıdır.”