Erzurum’un doğusunda ve çevresinde savunma amaçlı olarak yapılan tabyaların sayısının 23 olduğu öğrenilirken, tabyalar sayesinde şehre giriş ve çıkışın yapıldığı yolların devamlı göz altında bulundurulduğu kaydedildi.
HER TABYA BİR SANAT ESERİ
1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Erzurum’un etrafındaki toprak tabyaların yetersiz kalması, yeni tabyaların yapılması ihtiyacını doğururken, Sultan Abdülmecit zamanında, l852’de Topdağı’nda yaptırılan yeni bir tabya, kendisinden sonra yapılacak olan tabyaların da adeta habercisi oldu.
Toprak Tabya’nın yanı sıra Topdağı’na 1, 2 ve 3 numaralı Aziziye tabyaları yapılırken, Kiremitlik Tepeleri’ne ise, 1867-l872 yıllarında Büyük ve Küçük Kiremitlik tabyaları yapıldı. Bu tabyalar Fosfor Mustafa Paşa’nın düzenlediği bir plan içerisinde inşa edilirken, şehre uzaklığı da 4-5 kilometre arasında değişen mesafelerde oldu.
Tarihi kaynaklarda, Osmanlı tarihine 93 Harbi olarak geçen l877-l878 Osmanlı-Rus Savaşı’nda bu tabyaların büyük faydasının olduğuna vurgu yapılırken, Rus ordularının, bu tabyaların yardımıyla durduruldukları anlatılıyor.
TABYALARIN İŞLEVİ
Öte yandan Sultan II. Abdülhamit zamanında da olası bir Rus hücumuna karşılık şehri daha uzak noktalardan koruyabilmek için yeni tabyaların yapılmasına karar verildiği öğrenildi.
İşte Erzurum’u dıştan çevreleyen diğer tabyalar ve bu tabyaların sahip oldukları özelliklerle ilgili olarak elde edilen bilgiler:
“Erzurum’a 8-25 km uzaklıklarda Oltu-Tortum yolunu kontrol eden Tafta ve Karagöbek; Doğu’da Çobandede, Dolangez, İlave, Uzunahmet, Küçük Höyük, Büyük Höyük tabyaları birinci savunma hattı olarak yapılmıştır. Bunların ardından ikinci hat olarak Sivisli, Ağzı Açık, Toparlak, Gez tabyaları yapılmıştır. Güney yönünde de Küçük Palandöken ve Büyük Palandöken tabyaları yapılmıştır. Bu tabyalar 14 adet olup, 30x40 ve 225x90 metre gibi ölçülerde değişen savunma tesisleridir.
MECİDİYE VE AZİZİYE TABYALARININ FARKI
Doğu’daki Mecidiye ve Aziziye Tabyaları 93 Harbinin (1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı) cereyan ettiği alandır. 21 adet tabyanın hepsi kesme taşla inşa edilmişlerdir. Süslemeleri yoktur. Büyük boyutlu yapılardır. Bunlardan Büyük ve Küçük Palandöken Tabyaları, yaklaşık 3 bin metre rakımda inşa edilmiştir. Bu tabyalar mimari yönden estetik ve yapı üslubu olarak üzerlerinde özenle durulmamıştır. Burada daha çok sağlamlık ve kullanım esasları ön plana alınmıştır. Palanlarında ve araziye yerleşiminde daha çok bulundukları yerlerin konumu, genişliği kontrol altında tutacakları yerler ön planda tutulmuştur. Bu yönden ikisi dışında tabyalar birbirlerine benzemezler. Bu konuda bir araştırma yapan Prof. Dr. Haşim Karpuz, tabyaları “Hilal Tabya” ve “Yay Tabya” olarak iki ayrı guruba ayırmıştır”
TABYALAR VE DESTANLAR
Erzurum’un 10 kilometre kuzeydoğusunda, Top Dağı’ndaki Aziziye Tabyası önüne l877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı anısına l952 yılında Aziziye Şehitleri anıtının dikildiği öğrenildi. 1877-1878 savaşında Müşir Katırcıoğlu ile Gazi Ahmet Mutar Paşa, Doğu Beyazıt’dan Batum’a kadar uzanan cepheyi tutarken, Erzurum’u ele geçirmeyi hedefleyen Ruslar tabyaları baskınla ele geçirmeyi planlar ve bunun için de Türk dilini konuşan Ermenilerin yardımıyla 9 Kasım l877’de Aziziye Tabyasını aldırıp, nöbetçileri şehit ederler. Bu haber Erzurum’da duyulunca Erzurumlular kadın-erkek ellerine ne geçirirlerse, Aziziye Tabyası’na koşarlar. O sırada henüz 20 yaşında olan Nene Hatun da, kundaktaki kızı ve ondan biraz büyük oğlunu bırakarak et satırı ile cepheye koşmuştur. O sırada cepheden ağır yaralı gelen kardeşi şehit olmuş, eşi ise cephede savaşmaktadır. Nene Hatun’u gören diğer Erzurumlular da onun peşinden gitmiş ve Aziziye Tabyası kurtarılmıştır. Böylece Nene Hatun’da Erzurumlular için bir sembol olmuştur. Bu anıtın arkasında da bu savaşta savaşan, l857’de Erzurum’da doğan ve 22 Mayıs l955’de ölen Nene Hatun Aziziye Anıtının arkasına gömülmüştür.