“Erzurum, geçmişte Türk İslam ordularının hep ileri bir uç merkezi olmuştur.” diyen Yrd. Doç. Dr. Yunus Berkli, bölgede bu nedenle yatır, türbe, kümbet ve medrese sayısının hayli fazla olduğunu söyledi.
ERZURUM’UN MANEVİ BEKÇİLERİ
Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Temel Sanat Eğitimi Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Yunus Berkli, Erzurum ve çevresinde bulunan yatırların, manevi görevlerini sessizce yürütmeye devam ettiklerini belirtti. Fethedilen bölgelerin vatanlaştırılmasında, manevi mimarların büyük rol oynadığının herkesçe bilindiğini ve bu inanışın Horasan Alperenleri dönemine kadar dayandığına dikkati çeken Berkli, “Hoca Ahmet Yesevi’nin yetiştirdiği ve Anadolu’nun Türk İslam yurdu olması için görevlendirdiği bu insanlar, gittikleri bölgelerde birer zaviye kurarak, hem dini irşad vazifesini üstlenmişler, hem de en ön saflarda savaşmışlardır.” dedi.
ERZURUM’U ONLAR BEKLİYOR
Erzurum ve çevresinde sayı itibariyle hayli fazla olan yatırların, eski Türkler döneminde ıssız tepelerde ve ulaşılması güç dağlarda bulunduğunu vurgulayan Berkli, bölgeye bakıldığı zaman dağ zirveleri ya da tepelerde, vatanın manevi bekçisi olan yatırların görüldüğünü dile getirdi. Ali Baba, Veli Baba, Abdurrahmangazi, Dumlu Baba ve Kazancı Baba gibi yatırların, manevi görevlerini sessizce yürütmeye devam ettiklerini kaydeden Berkli, Erzurum merkezdeki ziyaret yerlerinin ise, bu isimler tarafından irşad görevinin yürütüldüğü ve hatıralarının yaşatıldığı anıtsal mezarlar olduğunu belirtti.
ERZURUM VE İLÇELERİNDE 302 TÜRBE TESPİT EDİLDİ
Anadolu’da ve özellikle çevresinde bu tür yatırların çok fazla olmasının nedenini, Erzurum’un, Türk İslam orduları için hep ileri bir uç merkezi özelliği taşımasından kaynaklandığını anlatan Yrd. Doç. Dr. Berkli, “Şehrimizin merkezinde ve ilçelerinde toplam 302 adet, ‘baba’ ve ‘dede’ diye tabir edilen yatır türbesi tespit edilmiştir. Bu rakam, küçümsenemeyecek kadar fazladır. Erzurum, bugün nasıl ki Anadolu ve bölge için stratejik bir öneme sahipse, aynı durum bundan yüzlerce yıl önce de geçerliymiş. Bu erenler, Erzurum ve çevresini mesken tutmuş, Anadolu’ya hakimiyetin menbaını oluşturmuşlardır.” diye konuştu.
Erzurum’un bazı bölgelerinde her köyün bir yatırı bulunduğu gibi, bir yatırın da, civardaki köyler birkaç köy tarafından sahiplenilerek sık sık ziyaret edildiğine dikkati çeken Berkli, terk edilmesine karşın bazı yerleşim birimlerinde ise, yatırların kesinlikle hafızalardan çıkarılmadığını ifade etti.
MANEVİ MİMARLAR, YAŞAYANLARA ÖRNEK OLMUŞLAR
Manevi mimarların, yaşadıkları bölgelerde hep örnek ve önderlik görevleri üstlendiğini dile getiren Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Temel Sanat Eğitimi Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Yunus Berkli, “Allah’ın ulvi kullarından oluşan manevi mimarlarımız, yaşadıkları bölgeleri her ne koşul karşısında bulunurlarsa bulunsunlar, terk etmemişlerdir. Böylece çevrelerine de örnek olmuşlardır. Bunlara verilebilecek en güzel örneklerden birisi de, Umudum Baba’dır. Umudum Baba, 7 yıl süren kış mevsiminde bile Erzurum’u terk etmemiş, tam tersine kendini ziyarete gelen misafirlerine hep yaz meyveleri ikram etmiştir. Onun bu kerameti, çevresinde yaşayan insanların da, bulundukları bölgeyi terk etmemeleri bağlamında yol gösterici olmuştur.” dedi.