MHP Genel Başkanı Bahçeli, “Erzurum’dan sesleniyorum. İşte burası Doğu’nun özüdür. Burada Doğu ve Güneydoğulu her insanımız yaşıyor. Kendi haline bırakırsanız, kardeşçe yaşıyor. Maalesef içerden ve dışardan sürekli olarak bölücü terörle mücadele edecek yerde, Türkiye’yi bir etnik bölünmeye götürecek bir gaflet ve ileriyi gittiğimizde bir ihaneti görmekteyiz.” diye konuştu.
Konuşması, partililerin tezahüratlarıyla sık sık kesilen Bahçeli, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün İran ziyaretini anlatırken, partililerden yükselen yuhalama seslerine “Hayır, devlet başkanı yuhalanamaz! O çünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanıdır. Ne kadar hata yapsa da, saygı duyulacaktır.” diyerek, tepki gösterdi.
Bahçeli, “Erzurum’un kongresinde ruh ve heyecan, bugün MHP’nin kongresindedir. Atatürk’ün, ‘tarih, bu kongremizi şüphesiz ender ve büyük bir eser olarak kaydedecektir’ dediği Erzurum Kongresi, Kuvai Milliye’nin hakim kılınacağının ilan edildiği bir kongredir. Bu kongrede öz şudur, burada da vardır. Vatan bir bütündür, parçalanamaz. MHP kongresinden de sesleniyoruz: Vatan bir bütündür parçalanamaz.” dedi.
MHP Genel Başkanı Bahçeli
‘Vatan Bir Bütündür, Asla Parçalanamaz!’
GHA/Samet ÖZÜNAL
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli, partisinin 9. Erzurum İl Kongresi’nde konuştu. Hükümetin, demokratik açılım girişimlerini sert bir dille eleştiren MHP Lideri, “Biz böyle bir ihanet projesinin içerisinde olamayız.” dedi.
MHP’nin 9. Erzurum İl Kongresi, Cemal Gürsel Kapalı Spor Salonu’nda gerçekleştirildi.
Ülkü Ocakları eski İl Başkanı Zekai Kaya, Talat Göğebakan, Naim Karataş, Ahmet Demirci İdris Çelik ve Abdulhalik Demir’in adaylık için yarıştığı kongreye, ‘demokratik açılım’ tartışmaları damgasını vurdu.
ÖRNEK MÜDAHALE
Divan Başkanlığını MHP Genel Sekreter Yardımcısı Bülent Didinmez’in yaptığı kongrede konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, demokratik açılım girişimlerinin, ülkeyi ve milleti bölme projesi olduğunu öne sürerek hükümete yüklendi. Konuşmasının, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’le ilgili bölümünde partililerden yükselen yuhalama seslerine tepki gösteren Bahçeli, “Devlet Başkanı yuhalanamaz. Ne kadar hatalı olursa olsun, saygı duyulmalıdır.” dedi. Türkiye’de, milli birlik ve beraberlik üzerinde çirkin oyunlar oynandığına vurgu yapan Bahçeli, bölücü terör örgütü PKK’nın da, Kürtçe konuşan vatandaşların bir teşkilatı ve kurumuymuş gibi gösterilmek istendiğini dile getirdi.
BAHÇELİ: TÜRKİYE KAOS VE KARGAŞA ORTAMINDA SÜRÜKLENİYOR
Erzurum Cemal Gürsel Kapalı Spor Salonu’nu dolduran partililer, MHP Lideri Devlet Bahçeli’yi can kulağıyla dinlediler. Konuşmasına, Türkiye’nin, kaos ve kargaşa ortamlarında yıllardır vakit kaybettiğini belirterek başlayan Devlet Bahçeli, “Türkiye son 40 yılda ideolojik bölünmeler yüzünden çok büyük sosyal kargaşalar yaşamıştır. Tarıma dayalı toplum yapısından sanayi toplumuna geçiş sürecinde sosyal ve ekonomik yönden çok büyük sancılar çekilmiştir. Ama hala sanayi toplumunu gerçekleştiremeyip, dünya, 21. yüzyılda bilgi çağına girerken, biz bilgi çağına ulaşma hedefiyle sanayi toplumunu tamamlama gerçeği arasında bocalayıp durmuşuzdur. Yıllardır devam eden sosyal kargaşa, tarımdan sanayiye dönüşün getirmiş olduğu sıkıntılarla Türkiye’ye önemli yıllar kaybetmiştir.” dedi.
Türkiye’nin, 21. yüzyılda 15’er dakika arayla iki doğum yapmak mecburiyetinde olduğuna işaret eden Bahçeli, “Birincisi sanayi toplumunu tamamlamak, ikincisi de bilgi çağını yakalamaktır. Türkiye ve dünyadaki gelişmeler böyle bir süreçteyken hala biz 40 yıldan bu yana devam eden sosyal kargaşa ve kaos kriz ortamını, 1984’ten bu yana da, etnik bölücülükle karşı karşıya kalarak bir huzursuzluk yaşayarak görmekteyiz.” diye konuştu.
“TÜRKİYE’NİN TEMEL SORUNU BÖLÜCÜ TERÖRDÜR”
Ülkenin, ideolojik bölünmüşlükten etnik bölünmeye giden bir süreci yaşadığını kaydeden Bahçeli, bazı konuların ve girişimlerinin isminin mutlaka doğru koyulması gerektiğini ifade etti. MHP Lideri, “Buraya dikkat etmemiz lazımdır. Bazı konuların adını doğru koymalıyız, ne olduğunu çok iyi bilmeliyiz, tanımlamayı olayın gerçeğiyle örtüşerek yapmalıyız. Türkiye’de bu konuda maalesef bir zaafiyet yaşanmaktadır. Bugün Türkiye bir etnik bölünme ile karşı karşıyadır. Bu etnik bölünme Marksist, Leninist temelde kurulmuş olan bir terör örgütü tarafından amaçlanmaktadır. Kim ne derse desin, 25 yıldan bu yana bu ülkede yaşanan her türlü kargaşa, cinayet ve saldırı bölücü terörün eseridir. Bu bölücü terör etnik motifli bir terör örgütüdür. Türkiye’nin temel sorunu da bölücü terör sorunudur.” şeklinde konuştu.
“PKK TERÖR ÖRGÜTÜ İLE KÜRTÇE KONUŞAN KARDEŞLERİMİZ ÖRTÜŞTÜRÜLMEK İSTENİYOR
Hiç kimsenin, terör örgütü PKK’yı, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yaşayan ve Kürtçe konuşan insanların siyasal kurumu ve örgütü olarak örtüştüremeyeceğini vurgulayan Bahçeli, “PKK bölücü bir terör örgütüdür, amacı Türkiye Cumhuriyeti’ni bölmektir. İçerden ve dışarıdan destekçileri olandır. Ama bu ülkede ve bu bölgede yaşayan insanlarımız, bin yıllık kardeşliği temsil eden Türk Kürt kardeşliğinin öncüsüdür, teminatıdır. Öyleyse yapılacak mücadelede özü ve hassasiyetimizi kaybetmemeliyiz. Bölücü terörle mücadele başkadır, bunu bir kimlik sorunu haline getirmek, ve Türkiye’de demokratikleşme adı altında PKK terör örgütünün 25 yılda başaramadığını, siyasal zeminde mümkün kılmak başkadır. Bu durum, maalesef bugünkü AKP iktidarıyla başarılmak istenmektedir.” dedi.
Türkiye’yi yönetenlerin, ülkeyi etnik bir bölünmeye götürecek kadar büyük bir gaflet içerisinde düştüklerini anlatan Bahçeli, “Erzurum’dan sesleniyorum. İşte burası Doğu’nun özüdür. Burada Doğu ve Güneydoğulu her insanımız yaşıyor. Kendi haline bırakırsanız, kardeşçe yaşıyor. Maalesef içerden ve dışardan sürekli olarak bölücü terörle mücadele edecek yerde, Türkiye’yi bir etnik bölünmeye götürecek bir gaflet ve ileriyi gittiğimizde bir ihaneti görmekteyiz.” diye konuştu.
CUMHURBAŞKANI GÜL’ÜN YUHALANMASINA İZİN VERMEDİ
Konuşması, partililerin tezahüratlarıyla sık sık kesilen Bahçeli, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün İran ziyaretini anlatırken, partililerden yükselen yuhalama seslerine “Hayır, devlet başkanı yuhalanamaz! O çünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanıdır. Ne kadar hata yapsa da, saygı duyulacaktır.” diyerek, tepki gösterdi.
Cumhurbaşkanı Gül’ün, İran’a seyahati sırasında Türkiye’de Kürt sorunuyla ilgili olarak güzel gelişmelerin olacağını beyan ettiğini hatırlatan Devlet Banhçeli, “Sayın Cumhurbaşkanı, uçakta bulunanlarla beraber Türkiye’de Kürt sorununda iyi şeyler olacağı ifadelerini kullanmıştır. Daha sonra bu Başbakan tarafından tekrarlanmıştır. Ve yıllardan beri de bu konu sözde aydın geçinen bazı kişiler tarafından PKK yandaşlığı yapılarak öne sürdürülmekteydi, şimdi de bir takım sivil toplum kuruluşlarından destek bulunarak, Türkiye’deki temel sorun olan bölücü terör sorununu Kürt sorunu haline dönüştürülüp, Türkiye’yi bu kimlik üzerinden bu etnik yapı üzerinden bölme hatası işlenmektedir.” şeklinde konuştu.
PKK’YI SİYASALLAŞTIRMA GAFLETİ
Devletin zirvesinde sözde bir uyumdan bahsedildiğine vurgu yapan Bahçeli, “Anayasamıza göre devletin zirvesi, bir cumhurbaşkanı, iki meclis başkanı, üç başbakan, dört genelkurmay başkanı, beş Yargıtay başkanları ve böyle devam eder. Burada bir uyum varsa, bunu millete açıkça söylemek lazımdır. İşte Sayın Başbakan, Sayın Cumhurbaşkanı iki de bir söylüyor. 'Devletin zirvesinde bir uyum vardır. Bu sorun mutlaka çözülecektir' diyorsunuz. Kimdir, bu devletin zirvesi? Bu zirvede uyum varsa onu sen anlıyorsun. Uyumu sağlamış olan devletin zirvesindeki unsurlar niye, milletin huzuruna çıkıp ‘evet ben de istiyorum’ demiyor? Demokratik açılım adı altında, 10 Mart İran ziyaretinden bugüne kadar geçen 158 günden bu yana, 25 yılda siyasallaşmayı beceremeyen bir PKK’yı siyasallaştırma gafletine düşüldü. Bunun için de ‘herkesin yüksek katılım sağlaması gerekir’ diyorlar. Milliyetçi Hareket, ihanet sürecine katkı sağlayamaz. Milliyetçi Hareket, ülkenin bölünmesine yardımcı olamaz. Milliyetçi Hareket, terör örgütünü, Kürtçe konuşan kardeşlerinin bir teşkilatı, bir kurumu olarak göremez.” diye konuştu.
OKUDUĞUN SON ÜÇ KİTABIN İSMİNİ VER!
MHP Genel Başkanı Bahçeli, konuşmasında, kendisine kitap okuması tavsiyesinde bulunan Başbakan Erdoğan’a yanıt verdi. Bahçeli, “Şimdi bir konu üzerinde aydınlatma yapıyorum. Sayın Başbakan bize kitap okumamızı tavsiye ediyor. Böyle bir tavsiyede bulunabilir. Şimdi soruyorum, Sayın Başbakan, son üç kitabın ismini ver de, bu tavsiyeni yerine getirelim. Onun için Sayın Başbakan önce siz haddinizi biliniz. Ne konuştuğunu kulağınız duysun, ne söylediğinizi de millete doğru dürüst anlatın. Yalanlarla, medya desteğiyle milletin aklını bulandırıp, MHP’ye aklınca hasım yaratma gayretinden vazgeçin diyorum.” ifadelerini kullandı.
“ERZURUM KONGRESİ YAPILIRKEN, SADRAZAM DAMAT FERİT’Tİ, ŞİMDİ DE TAYYİP ERDOĞAN”
MHP Lideri Bahçeli, Başbakan Erdoğan’ı adeta topa tuttuğu konuşmasında ilginç bir benzetimde de bulundu. Bahçeli, “Erzurum’da Erzurum Kongresi yapılırken, İstanbul’da Damat Ferit Sadrazam’dı. Şimdi Erzurum’da MHP’nin kongresi yapılırken, Ankara’da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan. Damat Ferit’in İçişleri Bakanı Adil Bey, dün milli davayı engellemekle meşguldü, 90 yıl sonra bugün Recep Tayyip Erdoğan’ın İçişleri Bakanı Beşir Bey, milli birliği baltalamak için Başbakan’dan aldığı talimatları yerine getiriyor. Sayın İçişleri Bakanı kapı kapı dolanıyor, siyasi partileri, sivil toplum kuruluşlarını, bazı sözde aydınları bir araya getirerek, onları ziyaret ederek, Türkiye’de Kürt açılımının nasıl olması gerektiğini içi boş bir açılım kavramının altın nasıl dolduracağını görüşme turuna çıkmış vaziyette. O zaman 90 yıl öncesiyle 90 yıl sonrası arasında herhangi bir fark görünmüyor. Dün Erzurum’un kongresinde ruh ve heyecan, bugün MHP’nin kongresindedir. M. Kemal Atatürk’ün, ‘tarih, bu kongremizi şüphesiz ender ve büyük bir eser olarak kaydedecektir’ dediği Erzurum Kongresi, Kuvai Milliye’nin hakim kılınacağının ilan edildiği bir kongredir. Bu kongrede öz şudur, burada da vardır. Vatan bir bütündür, parçalanamaz. MHP kongresinden de sesleniyoruz: Vatan bir bütündür parçalanamaz.” diye konuştu.
“HESAP SORULMASI GEREKEN HERKESTEN ADALET ÖNÜNDE HESAP SORMAZSAM NAMERDİM”
Yine Erzurum Kongresinde, manda ve himayenin kesinlikle kabul edilemeyeceğine dair bir kararın da alındığını hatırlatan Bahçeli, “MHP’nin kongresinde de bu ruh, bu güç ve bu ses var. Lozan’ın dışında bireysel haklar bahanesiyle bu ülkenin birinci sınıf vatandaşı olan, herkesin eşit olduğu bir Türkiye’de azınlıklar yaratarak, Kürtçe konuşan kardeşlerimi ikinci sınıf vatandaşlığa gelmesi, onlara azınlık hakları veriyoruz, bahanesiyle Türkiye’yi kimse bölemez. Bu oyunu çok iyi kavramak lazımdır. Televizyon programlarında aldatmaca anlatımlarla, kimse birbirlerini kandırmaya, Türk milletine de birlik ve beraberlik şuurunun yaşatılması için gayret gösteren MHP’ye hakaret etmeye kalkmasınlar. Eğer Cenabı Allah bir gün bu ülkenin sorumluluğunu nasip ederse, yolsuzluklardan tutun, vatan ihanetine kadar, geçen süreç içerisinde hesap sorulması gereken herkesten yüksek adalet önünde hesap sormazsam, namerdim. Onun için herkes sözüne dikkat etsin, milleti aldatmasın.” dedi.
“AKP İLE DTP ARASINDA ÖRTÜLÜ BİR KOALİSYON BAŞLAMIŞTIR”
Türkiye’de demokratikleşme süreci adı altında oynanan bir takım küresel oyunlar olduğunu vurgulayan Devlet Bahçeli, “Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ve yetki artırımıyla Türkiye’de bölgesel özerkliğe doğru gidilmeye gayret gösteriyorlar. Sonra kalkıyorlar, bölgesel özerklikten üçüncü aşama olarak federasyonlaşmaya doğru Türkiye’yi sürüklemek istiyorlar. Sonra da federasyon aşamasından bir sonraki adım, bağımsız Kürdistan devletini kurmaktır. Bunlar bin yıllık kardeşliğimizi bozmaya ve kardeşlerimizi Türkiye’den kopartmaya çalışıyorlar. Bunun adı ihanettir.” diye konuştu.
Bu ülkede yaşayan her insanın, anayasa çerçevesinde bir takım haklara sahip olduklarına dikkati çeken Bahçeli, “Herkesin, her haktan yararlanması anayasal gerektir. Herkes cumhurbaşkanı olabilir, genelkurmay başkanı olabilir, başbakan olabilir, herkes milletvekili olabilir, ama milletvekili olarak gelen Şırnak’ın milletvekilidir, Diyarbakır’ın milletvekilidir. Yoksa PKK aracılığıyla Kürtçe konuşanları sahiplenerek, onların temsilcileri değildir. O sebepten dolayı AKP’nin içerisinde bu ülkeden seçilip meclise gelmiş olan bazı milletvekillerinin, zaman zaman PKK’nın sivil kuruluşu haline dönüşmüş olan DTP ile de paralel hareket ettiklerini görüyoruz. Şu an Türkiye’de AKP ile DTP arasında örtülü bir koalisyon başlamıştır.” diye konuştu.
“MHP’Yİ KULLANMAYA SİZİN AKLINIZ DA, KABİLİYETİNİZ DE YETMEZ!”
“Bazı şeyleri de yeni yeni öğreniyoruz. Best Otel’de TESEV denen bir kuruluş tarafından toplantı organize ediliyor. Ortaya koydukları maddeler, Türkiye’nin bölünmesini içeren maddeler olarak görülüyor. Bir bakıyorsunuz orada AKP’nin DTP’nin vekillerinden tutun, bazı sözde aydınlar bulunmaktadır. Hala bu süreç devam ediyor. O sebepten dolayı bazı gerçekleri iyi anlamakta yarar var. Bu gerçekleri iyi görmek lazım. Bunları çözüp kaynaştıracağımız yerde, bin yıllık kardeşler olarak beraber yaşayacağımız yerde, şimdi bölücülerin isteklerini yerine getirmeyi ve bunu da yaparken, moda oldu, mahalle baskısı yaratarak, kendilerinin dışında bölünmeye karşı olanları da ikna etme gayreti içine düşen gafillere sesleniyorum. Türkiye’yi bölmek için MHP’yi kullanmaya, ikna etmeye sizin aklınız da, kabiliyetiniz de yetmez.” diyen Bahçeli, AKP’nin son grup toplantısını da eleştirdi. Bahçeli, “Bir de bazı rollerden vazgeçilmelidir. Son grup toplantısı yapılıyor. Sayın Başbakan bu toplantıda tarihi bir konuşma yapmış oluyor. İzlediğimiz ve medyadan takip ettiğimiz kadarıyla, bazıları da oturmuş hüngür hüngür ağlıyor. Ağlayabilirsiniz, ancak ağlarken biraz da adaletli olun. Şırnak’ta Mehmetçik 13 şehit olurken, Hakkari’de 12 Mehmetçik şehit olurken, Ekim 2007’de 25 vatan evladı şehit olurken, nerdeydi bu ağlayanlar? Onun için medyayı ne kadar kullanırsanız, kullanınız propaganda gücünüzü nereden alırsanız alınız ama biliniz ki; bu milletin yüksek bir sağduyusu var. Bu sağduyu bir gün öyle bir tokat atar ki, tepe taklak nereye gideceğiniz belli olmaz.” şeklinde konuştu.
BAHÇELİ: TÜRKİYE’NİN MİLLİ BİRLİĞİ VE KARDEŞLİĞİNİN TEMEL HARCI MHP’DİR…
MHP olarak bu konuda kesinlikle taviz vermeyeceklerini anlatan Bahçeli, “Türkiye’nin milli birliği ve kardeşliğinin temel harcı MHP’dir. Türkiye’nin milli ve manevi değerlerinin güvencesi MHP’dir. Türkiye’nin milli ve üniter yapısının teminatı MHP’dir. Onun için MHP üzerinden oynanan oyunlar büyüktür. Anlaşılıyor ki, MHP var oldukça ülkeyi etnik temelde bölmek isteyenlerin hevesleri kursaklarında kalacaktır. Öyle bir süreç içinde olunmalıdır ki, bir yandan bölünme için ne gerekiyorsa o yapılmalı, öbür taraftan da bölünmeye engel teşkil eden MHP parçalanmalı. Bugün ülkeyi parçalamak isteyenlerle MHP’yi parçalamak isteyenler aynı kabın içerisindeler. Demokratikleşme adı altında ülkenin sinsi sinsi gayret gösterenleri, MHP'nin de parçalanıp, zaafa düşmesi için gösterenleri bileceksiniz. Allah iki göz vermiş, Haini besleyenleri birlikte göreceksiniz. AB dayatmalarıyla, ABD talimatlarıyla, yönlendirmeleriyle PKK'nın taleplerini bir takım STK’ların çözüm diye ortaya koydukları, üst üste koyduğun vakit bir iskambil kağıdı gibi örtüşüyor. Bir tanesinin dışta kalan yeri kalmıyor. Türkiye'de 4-5 talebin üst üste örtüşerek nereye varmak istediklerini, çok iyi anlamamız gerekiyor. Bütün söylemler aynıdır. 15 Ağustos'ta 1984 yılında Eruh ve Şemdinli baskınının yıldönümü. Başka bir deyişle, PKK’nın eyleminin 25’inci yıldönümünde yeni bir yol haritası sunulacak deniliyor. 15 Ağustos’ta sunulacak olan bu yol haritası, şimdi yeni bir sebeple Çarşamba’ya erteleniyor. Yol haritasına inanan var mı acaba? Avukatlar oraya varmışken, bir İmralı canisi, 4-5 maddeyi 157 günden beri yazma aczine düşüp, ‘şimdi yazamadım Çarşamba günü mü yazacağım’ diyor, yoksa 4’üncü koordinatör olarak diğer üç koordinatöre metni mi göndermiş oluyor.” diye konuştu.
BÜYÜK NUTUKTA NORŞİN YOK
İmralı canisinin avukatlarına verdiği 9 maddelik taleplerden çıkan sonuçlara ilişkin öngörülerde bulunan MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli, “Acaba bu açılımın içerisinde neler olabilir? Hangileri kısa, hangileri orta, hangileri kısa uzun vadeli olabilir. Bunları tahmin etmek için akli bir zekaya gerek yoktur, olayları takip edin, anlarsınız. Eskiden İspanyol modeliydi, Fransa modeliydi, Yugosvalya modeliydi, model üstüne model koyuyorlardı. Şimdi yeni bir Türkiye modeli ortaya koymaya çalışıyorlar. Bunlardan bir tanesi yerleşim yerlerinin eski isimlerinin iadesi olabilir. Nitekim Sayın Cumhurbaşkanı Bitlis’e giderken, Güroymak’ta Norşinliler olarak hitap ediyor, bunun da Büyük Nutuk’ta olduğu söyleniyor. Büyük Nutuk’u internette saatlerce taradık, Büyük Nutuk’un metninde Norşin ismi yok. Sadece M. Kemal Atatürk’ün 1919’da bazı aşiret reislerine, şeyhlere göndermiş oldukları mektuplarda, Norşinli bir şeyhin olduğu ve ona mektubu yazarken de, bir başlıkta bunu kullandığı görülüyor. Şimdi bu metni, Nutuk Metni içerisine koyarak, Atatürk’ü de bölünmeye alet ediyorsunuz.” şeklinde konuştu.
“MADEM BİR SAKINCA GÖRMÜYORSUN, BİZ DE SANA ‘POTEMYALI RECEP TAYYİP’ DERİZ”
Devlet Bahçeli, “Sayın Başbakan diyor ki, isteyen istediği yerde istediği ismi kullanabilir. T.C. devletinde isteyen istediği yerde her şeyi kullanıp değiştiremez. Sen kullanmak istiyorsan, o senin bileceğin iş. Kasımpaşalı Recep Tayyip diyeceğimize, Potemyalı Recep Tayyip diyebiliriz. Bunda bizim bir sıkıntımız yok, ama Güneysu’yu kalkıp, Potemya yazarsan, başka şeye hizmet etmiş olursun. Türk alfabesine yeni harflerin eklenmesi bu açılımların içinde var mı acaba? 29 harfin kullanıldığı alfabemizde, Kürt dilini ifade için ihtiyaç duyulan 3-4 harfi eklemeyi bir demokratik açılım olarak nitelendirebilir miyiz? Üniversitelerde Kürt dili ve edebiyatı bölümü açmayı düşünebilir misiniz? Mardin Artuk Üniversitesi'nde bir sayın Rektör çıkmış ‘Kürt dili ve edebiyatı bölümü açıyorum’ diyor. Demek ki açılımın birisi de bu olabilir diye adamın aklına geliyor. Yüksek öğretim kurumlarında Kürtçenin seçmeli ders olması düşünülebilir mi acaba? Özel televizyon ve radyo yayınlarında bütün kısıtlama ve denetimlerin kaldırılması açılıma ilave edilebilir mi? TRT Şeş’in yanına yetmiyormuş gibi bazılarını da eklemeyi, acaba bölünmenin demokratik yolu olarak söyleyebilir misiniz? Ne Mutlu Türküm diyene vecizesinin ayrımcılık gereğiyle bulundukları yerlerden kaldırılması, demokratik açılımın parçası olabilir mi? İlköğretim öğrenci andının değiştirilmesi, demokratik açılımın kısa vadeli bir şekli olabilir mi? ‘Türküm’ doğruyum yerine, başka bir şey söyleyerek, Türkiye’yi 36 defa ant içmeye mi götüreceksiniz? Pilot bölgelerde Kürtçe bilen kamu personel istihdamını, bazı bölgelerde iki dilli kamu hizmeti uygulamasına geçilmesini, bir demokratik açılım olarak ilave edilebilir mi, söylenebilir mi? İmralı canisinin yanına terör mahkumlarının yerleştirilerek, yalnızlığının giderilmesi, demokratik açılım içerisinde olabilir mi?” diye konuştu.
“MECLİS’TE BAŞBAKAN, DTP İLE GÖRÜŞÜRKEN AKP GENEL BAŞKANI OLUYORSUN”
Türkiye üzerinde oynanan oyunların, ayrıştırma ve çatıştırmayı hedeflediğini kaydeden Bahçeli, “Türkiye’de yaşayan herkese, kardeşlerime sesleniyorum. Gelin, düşmeyin bu oyuna, eğer bu oyun devam ederse, çok yuvalar bozulur. Çocuklarımız, kişiliksiz ve kimliksiz çocuklar olarak yetişir. Bu ayrışma yakında çatışmaya döner ve bu çatışma bölünmeyi körükler. Bu dipsiz bir kuyudur. Buraya bir taş atılıyor, 70 milyon bu taşı bir daha çıkartamaz. Bu ülkede yaşayan herkese sesleniyoruz. Ayrışmada fayda yok, ayrışma çatışmayı, çatışma dağılmayı, dağılma bölünmeyi meydana getirir.” dedi.
BU YANLIŞTAN KENDİNİ KURTAR
Başbakan Erdoğan’a da seslenen Bahçeli, şunları kaydetti: “Gel Sayın Başbakan bu yanlıştan önce kendini kurtar. DTP’liler, kendinize gelin, oyuna düşmeyin, bu ülkede yaşıyorsunuz, siyasi haklarınızı kullanıyorsunuz, görüyorsunuz, mecliste kapı komşu oturuyoruz. Bugüne kadar birbirimizi incitme olayı gördünüz mü? Ama dün adam yerine koymayıp, muhatap almayan, 157 günden beri ne oldu da, kabul etmediniz, PKK’ya terör örgütü dedirtemediğiniz insanlar, kulağınıza fısıldadılar da, siz onun üzerine mi görüşme mi yaptınız. Görüşmeyi yaparken kimi kandırıyorsunuz. Meclise girerken başbakan olarak giriyorsun, görüşmeye giderken AKP’nin genel başkanı oluyorsun. Demek ki, Türkiye’yi bölerken, kendi mevki ve makamında da bir bölünme yaşıyorsun. Çatışmadan, kavgadan bu ülkeye yarar gelmez. Bu ülkenin derdi işsizlik, bu ülkenin derdi aş, bu ülkenin derdi yatırım, bu ülkenin derdi gelir dağılımıdır. Bunları yapan herkese destek oluruz. Ama demokratikleşme adı altında ülkeyi bölünmeye götürenlere karşı da, Erzurum Kongresi’nin ruh ve heyecanıyla sesleniyorum: bu vatan parçalanamaz.”