‘Eser ve Hizmet Siyaseti’ son yıllarda hayli yaygınlaşan, artık gündelik yaşamımıza da giren bir deyim haline girdi. Üretmek, insan onuruna yaraşan kaliteli ortamı hazırlamak ve ülke geleceğine yatırım yapmak manasında olan kavram, aslında insanları olduğu gibi toplumları da hem tarif ediyor hem de şekillendiriyor.
Bilgi yeni adıyla hız çağını yaşıyoruz.
Talepler çoğaldıkça onları karşılamak için hem yoğun bir çaba hem de zamanlama önemli.
Yerinde ve zamanında üretim artık toplumsal performansın ifade ve artışı için mutlak bir şart.
Burada ‘Söylem’ ve ‘Eylem’ gibi iki kavram karşımıza çıkıyor.
Mahalli ifadeyle konuşmak ve yapmak.
İdeolojik tarifle aksiyom ve aksiyon..
Kalkınmak, gelişmek ve ilerlemek yolunda toplumun aksiyoner ve vizyoner ufku olanlara her zaman ihtiyacı var.
Başka bir deyişle nutuk atana değil iş yapana.
Başka bir yorumla konuşana değil icracı olana..
Bizde bu kavramı yaşama aktaran ilk toplumsal hareket AK Belediyecilik oldu.
‘Önce İnsan’ yaklaşımıyla..
Topluma ve insana ‘Vefa’ esasıyla.
Yaratılmışa yaratandan ötürü saygı inancıyla.
Siyasi tüm telakkileri bir yana atın.
Bizde Belediyeciliği tüm tarihsel seyrinde irdeleyin.
AK Belediyeciliğin farkını göreceksiniz.
Sosyal demokrat söylem üzerinde belediyecilik yapanlarda ise sadece nutuk.
Sadece tartışma..
Sadece öneri..
Yaşama akseden hiçbir çaba ve yatırım yok.
Şehirler ortada..
Manzara o kadar açık ve o kadar net ki..
İnsanlar hizmet beklerken onlar içi boş münakaşalarla şehirlere zaman kaybettiriyor sadece.
Fiziki planda etüt edin.
Bizim yerleşik ağızda sol diye tabir edilen kesimin somut kaç eseri var?
Mesela Erzurum’a bakın..
Muhafazakar kesimin belediyeleri yönettiği her devirde ortaya konulan bir eser var.
Tıpkı AK Belediyelerin şimdi yaptığı gibi.
Ya diğerlerinde..
Söylem elbette gerekli.
Ancak içi doldurulur ve eyleme dökülürse.
Boş konuşmanın kime yararı var?
Büyükşehirlere bakın.
İstanbul’a, Ankara’ya, İzmir’e Antalya’ya..
Bir de AK anlayışın hakim olduğu Büyükşehirlere..
Adanalı dizisindeki vurgu gibi: Fark var..
Toplu taşımadan cenaze hizmetlerine.. Altyapıdan kentsel dönüşüme.. Toplumsal dayanışmadan sosyal aktivitelere..
Fark var.
Onlar sadece laf ile söz ile topluma nizam verme peşinde.
Şairin dediği gibi: ‘Onlar ki laf ile dünyaya verir nizamat/ Bin türlü teseyyüb görünür hanelerinde’
Durum bu.
İnsanımızın AK anlayışa, Cumhur ittifakına yönelişindeki sır da bu.
Toplum söylediğini yapanlara yöneliyor.
Toplum eser ve hizmet peşinde.
Toplum, amiyane tabirle, edebiyat yapılmasını değil icraat yapılmasını istiyor.
AK anlayışın farkı bu.
Bizim Cumhuriyet Tarihimiz bütününde belediyecilik alanında bir devrim AK Belediyecilik.
Belediyeler yaşamın her yerinde.
Daima hazır.
Artık yol, su, kanalizasyon hizmetleri rutin bile değil.
Sadece Cenaze işlemlerinde vatandaşa sağlanan kolaylıklar bile sosyal demokrat geçinenlerin yönettiği belediyelere yeterince fark atıyor.
Vatandaşın belediyesi var.
Vatandaşın ihtiyacına cevap veren merciler var.
Vatandaşı öteleyen değil kucaklayan bir anlayış var AK Belediyecilikte.
Fark bu.
Artık insanımız eser peşinde.
Bunu AK Belediyeler şehir şehir, ilçe ilçe ortaya koyuyor.
Muhalefet elindeki belediyelerde ise halkın şikayetleri artışta.
Gidin Antalya’ya, gidin İzmir’e, gidin İstanbul’a, bunu göreceksiniz.
Bizde iş bilenin kılıç kuşananın derler ya hani..
AK Belediyecilik işte budur.
İrfan, izan ve basiretiyle maruf halkımız bu gerçeği görüyor ve biliyor.
Şunun şurasında 7 ay gibi bir zaman var..
14 ve 28 Mayısta olduğu gibi halk irfanının tecellisi yakın.
Vatandaşın karalama ve karartmalara değil AK belediyelere ve ak günlere ihtiyacı var.
Bu o kadar bariz ki..
O kadar.