“Kıbrıs Türkü kadar Kıbrıs Rum’u da Türk Ordusunun sağladığı barıştan faydalanmış değil mi? 1974 Sampson darbesini Türkiye’nin Barış Harekâtı izlememiş olsaydı, öldürülecek Türkler kadar Rumların sayısı da hayli kabarık olacaktı. Bilinen bu hakikatlar karşısında Türk askerinin Ada’dan çekilmesinde ayak diretenler, insanlık düşmanı yozlaşmış kimselerdir”. 1977 Dr. Fazıl KÜÇÜK
Bölgemizde yaşanmakta olan adeta ateş çemberine dönüşmekte olan çatışmaların hangi ülkeyi saracağı belirsizliğini korurken Neden Yahu’nun adamları ile Hamas militanları arasındaki çatışmalar ivme kazanıyor. Buna koşut karşımızdaki unsurun önde gideni kendi penceresinden öngörüde bulunuyor. Ada’daki İngiliz üslerinden kalkan uçakların İsrail’e yardım götürüyor olması ülkemizi bir anlamda hedef noktasına taşımaya aday olarak çıkarıyor. Böyle bir olasılık bile atılacak bir füzenin vereceği zararı önlemek için önlem alınmasını gerekli kılıyor. İsrail’in bu tür saldırılarını etkisiz kılmak için adına demir kubbe diye tanımlanan benzeri savunma sistemine gereksinim olduğunun bilinmesine karşın gereken önlemin alınması kaçınılmaz oluyor.
Yapılacak olası bir saldırı karşısında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kadar Türkiye’nin de zarar göreceğinin bilinmesi gerekiyor. Bu nedenle olası bir saldırıyı etkisiz hale getirmek için hava sahasının da korunması için hava savunma sisteminin kurulmasını gerekli kılıyor. Buna koşut Deniz Hukukuna göre KKTC ile TC’nin savunma sistemi için Mavi Vatan projesinin gündeme taşınarak gerekli önlemler için hamasetin ötesine geçerek yapılacak çalışmaların hepimizin güvenliği için uygulanacağının bilinmesi gerekiyor.
Ülke sınırlarının korunması için kara sınırlarının ötesinde denizde dibindeki kara parçasının üzerindeki deniz alanlarını içeriyor. Bu tanıma göre deniz alanlarının üzerindeki hava sahası da Mavi Vatan olarak değerlendiriliyor. Bu nedenle Kıbrıs’ın üzerinde ve çevresinde gökyüzünde sonsuza kadar üzerinde bir alanın olduğunun da unutulmaması gerekiyor. Deniz Hukukuna göre bu saha üzerinde oturulan kara parçası ile sınırlı değildir.
Eylül ayına sayılı günler kala Nevyork’ta yapılması düşünülen olası görüşmeler için karşımızdaki unsurun en önde gideni ortalığı birbirine katmak çabasını sürgit ediyor. Çözüm aşamasına bu yönlü çabalar gereğinden fazla öne çıkarıldığı için düşünülen sonuca ulaşılamıyor. Karşımızdaki unsurun BM Genel Yazmanının Kişisel Özel Temsilcisi Maria Angela Holguin Cuellar’ın da yaptığı müzakereleri başlatabilmek için hazırladığı raporunun içeriğinde hangi konuları öne çıkardığı bilinmese de başat konuları öğrendiğine inanılıyor.
Başkanın Özel Temsilcisinin sunduğu raporunda umalım ki müzakerelerin başlatılabilmesi için umut ışığını yaktığını düşünmek gerekiyor. 60 yılı aşkın süredir sürgit edilen değişik isimlerle sunulan çabaların bir bu kadar sürenin beklenilemeyeceği ve şu anda var olan durumun resmen ilan edilmesinin de yolu açılması gerekiyor. Yürütülmesinde ısrar edilen bu durum sözcüğün tam karşılığı olarak adeta maskaralığa dönüşüyor.
Karşımızdaki unsurun 70 yılı aşan süredir Kıbrıs Türklerini teslim alabilmek için yürüttükleri saldırıları biliniyor. Aradan geçen bu sürede başarılı olamadıkları da yadsınamaz bir gerçektir. Kafa yapılarını değiştirmedikleri sürece de başarılı olamayacaklardır. Karşımızdaki unsurun bütün bireylerinin saldırıları ile de başarılı olamadılar. Bundan sonra da olamayacaklarının bilinmesi
gerekiyor. Son darbeyi vurmak için Erenköy’e saldırmayı denediler. Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin Sınırlı Polis Harekâtı uygulaması ile geri çekilmek durumunda kalıyorlardı. Bu başarılı harekât sırasında Hava Pilot Yüzbaşı Cengiz Topel’i karşımızdakiler esir alarak işkenceden geçirerek şehit ettiler. Kıbrıs’ı yeniden vatan yapabilmek için şehit düşenleri her geçen gün artan bir sevgi ve saygı ile anıyoruz. Yıldızlar yoldaşı olsun.
Yaşadığımız yakın dönemdeki saldırıları ve yaşadıklarımızı geleceğimiz olan genç kuşaklara anlatmanın hepimizin boynunun borcu olduğunun bilinmesi gerekiyor mu ne…
SEVGİ ile kalınız…