Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye-Ürdün İş Forumu’nda konuştu. Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Ürdün'ün istikrarı bizim için Türkiye'nin istikrarı kadar önemlidir. Ürdün'nün siyasi istikrarı ve ekonomik kalkınması için dost Ürdünlü kardeşlerimizle omuz omuzayız" dedi.
Başbakan Davutoğlu, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) tarafından düzenlenen Türkiye-Ürdün İş Forumu'nda iş adamlarına hitap etti.
Ürdün Başbakanı Abdullah El-Nusur'un gönül diliyle kendilerini karşıladığını, kendisinin de kürsüde kağıttan değil, gönül diliyle konuşacağını belirten Davutoğlu, misafirperverliklerinden dolayı Ürdün Kralı Abdullah'a ve Başbakan El-Nusur'a teşekkür etti.
Amman'ın kendisi için ikinci yurt olduğunu ifade eden Davutoğlu, Amman'a her gelişinde kendi evinde gibi hissettiğini söyledi.
Başbakan Davutoğlu, "Öyle ki 1988 yılında buraya 8 ay kalmak üzere geldiğimde çok güzel bir şehre, çok dost bir halka ve üniversite ortamında çok güzel bir akademik çevreye kavuşacağımı biliyordum. Bugün seneler geçti, hala o güzel hatıralar zihnimde. Şimdi o güzel hatıralarla ayrıldığım Amman'a, daha önce Dışişleri Bakanı olarak daha çok ziyaret ettiğim Amman'a Başbakan olarak dönmenin gururunu yaşıyorum" diye konuştu.
Amman'ın ve Ürdün'ün güzelliklerini yakından gördüğünü dile getiren Davutoğlu, yıllar sonra iki dost ve kardeş halkın dostluğunu daha da pekiştirmek üzere güçlü bir siyasi iradeyle çok daha güçlü bir siyasi kadroyla ve iş dünyası kadrosuyla tekrar evine döndüğünü vurguladı.
Başbakan Davutoğlu, "Emin olunuz ki Amman ne kadar benim ikinci evim ise ve Amman'a ne kadar muhabbetle bağlıysam, sizler için de İstanbul ikinci evinizdir, Ankara ikinci evinizdir. Bütün Türkiye, Ürdünlüler için kendi öz diyarlarıdır. Kendi öz vatanlarına gelir gibi gelebilirler" ifadelerini kullandı.
Geçen yıl kasım ayındaki seçimlerinden sonra bölgeye yaptığı ilk ziyaretlerden birinin Amman olduğunu anımsatan Davutoğlu, bugün de Amman'da çok verimli toplantılar gerçekleştirdiklerini söyledi.
VİZYONER GÖRÜŞMELER
Kral Abdullah ve Başbakan El-Nusur ile çok dostane, yürekten, açık ve vizyoner görüşmeler yaptıklarına işaret eden Davutoğlu, şunları kaydetti:"Köklü ilişkilerde yeni bir başlangıç yapıyoruz ama emin olunuz ki bu güzel başlangıcı çok güzel başarılarla da taçlandıracağız çünkü Türkiye ile Ürdün arasında ikili ilişkilerde herhangi bir sorun yoktur. Sadece güçlü, kardeşlik, dostluk ilişkileri ve sağlam bir tarihi arka plan vardır. Çevremizde büyük krizler var. Çevremizdeki ülkelerde birçok dost ve kardeş ülke bugün yönetilemez durumda. Siyasi ve ekonomik istikrarını kaybetmiş durumda. İşte yanı başımızda Suriye, Yemen, Libya, zorluklarla boğuşan kardeş Irak, Lübnan. Bütün bu zor coğrafyada siyasi ve ekonomik istikrarını sürdüren ülkeler arasında Türkiye ile Ürdün özellikle göze çarpıyor."
Ürdün'ün zor coğrafyada Kral Abdullah ve Başbakan El-Nusur'un dirayetli yönetimleri ile istikrarını koruduğunu vurgulayan Davutoğlu, "Şunu ifade etmek isterim, Ürdün'ün istikrarı bizim için Türkiye'nin istikrarı kadar önemlidir. Ürdün'ün siyasi ve ekonomik olarak istikrarını koruması hem Arap dünyasında umutları yeşertmekte ama aynı zamanda da Filistin'e ve Kudüs'e yönelik olarak da çok önemli bir mesaj niteliği taşımakta. Ürdün'nün siyasi istikrarı ve ekonomik kalkınması için dost Ürdünlü kardeşlerimizle omuz omuzayız. Eminiz ki Ürdünlü dostlarımız için de Türkiye'nin siyasi istikrarı ve ekonomik kalkınması bir gurur vesilesidir" değerlendirmesinde bulundu.
TERÖR
"Bölgede iç savaş yaşayan iki ülke, terör tehdidi ile boğuşan iki ülke Suriye ve Irak'ın aynı anda komşusu olan iki ülkeyiz" ifadesini kullanan Davutoğlu, şöyle devam etti: "Zorluklarımız da bir, başarımız da bir olacaktır. Zorluklar olarak Suriye'nin muhtemel senaryolar içinde karşı karşıya kaldığı iç gerilimler yanında mülteci sorunu geliyor. Irak'tan, Suriye'den gelen mülteci akını konusunda aynı kaderi paylaşıyoruz ama bu zor günlerde hepimizi birleştirmesi gereken yeni vizyonları da ortaya koymamız lazım. Devlet adamları, zorluklar karşısında acziyet gösteren şahsiyetler değildir. Aksine zorlukları realist bir şekilde gören, o zorlukları aşabilecek vizyon ve kudret üretebilenler gelecek nesle güzel miras bırakabilirler. Onun için biz burada, bugün bu zorlukları nasıl aşabileceğimizi konuştuk. Birlikte nasıl yeni bir bölge inşa edebileceğimizi de paylaştık. Bu zorluklar karşısında Türkiye ile Ürdün omuz omuzadır. Öncelikle ikili ilişkilerimizi yeni bir döneme, yeni bir aşamaya geçirmeye kararlıyız."
TÜRK VE ÜRDÜNLÜ İŞ ADAMLARININ ÖNÜNÜ AÇMAK GEREKİYOR
Ürdün'e gelirken zihninin berrak geldiğini, uçakta birçok iş adamı ile görüştüğünü, hepsini Ürdün'e yönelik yatırıma, ticarete teşvik ettiğini belirten Davutoğlu, Türk ve Ürdünlü iş adamlarının önünü açmak gerektiğini söyledi. Davutoğlu, şöyle konuştu:"Bunun nasıl önünü açacağız? Birincisi, aramızdaki ticari engelleri kaldırarak. Çok vizyonel bir yaklaşımla 2009'da Serbest Ticaret Anlaşması imzalamıştık ve 500 milyon dolar civarındaki ticaretimiz bugün 1 milyar dolara çıktı. Daha da ileriye çıkabilir. Şunu da paylaşmak isterim Serbest Ticaret Anlaşması'yla ilgili bugün bölgede, Ortadoğu'da iki vizyon çarpışıyor. Bir, ekonomik ve kültürel ilişkiler üzerinden bölgeyi bütünleştirmeye çalışan vizyon. Bir de kültürel, mezhepsel, etnik ayrımlar üzerinden bölgeyi parçalayamaya çalışan vizyon. Biz, Türkiye olarak hep Ortadoğu bölgesinin, bütün ülkelerin birbirlerinin sınırlarına saygı göstererek ama aynı zamanda ekonomik olarak bütünleşmek suretiyle karlı çıkacağı, başarılı çıkacağı bir vizyonun peşinde olduk. Niçin Avrupa Birliği üyesi ülkeler için gerçek olan bir hayal, yani her ülkenin kendi sınırını bilmesi ama insanlarının o sınırları rahatça aşacak şekilde seyahat edebilmeleri mümkün de asırlarca bir arada yaşamış olan Ortadoğu halkları için mümkün olmasın?"
Başbakan Davutoğlu, Türkiye, Ürdün, Suriye ve Lübnan arasında 2010'da dörtlü Serbest Ticaret Bölgesi çalışması yürütüldüğünü hatırlatarak, bu ülkeler arasındaki ekonomik bariyerleri kaldırılmaya çalıştıklarını, Irak'ı da buna entegre etmeyi planladıklarını anlattı. Davutoğlu, şunları dile getirdi:
"Biz, bu ekonomik entegrasyonu başarmış olsaydık, bütün bu bölgede DEAŞ gibi terör örgütü ya da baskıcı bazı yaklaşımlar olmazdı. Bu bölgeye de bunun adına 'Levans Birliği adını koyabilir miyiz?' diye düşünmüştük ama bugün aynı isim terör örgütleri tarafından kullanılır hale geldi. Biz, İpek Yolu'nun üzerinde, bu coğrafyaların tekrar ayağa kalkmasını istiyoruz. Ekonomik ilişkiler ve karşılıklı saygı esasıyla tekrar şehirlerimizin güçlü yapılarla dünya örnek şehirleri haline gelmesini istiyoruz. Maalesef o vizyonumuz yarım kaldı. Ortadoğu'da, bölgemizde ülkelerin dostluk ilişkileri içinde ekonomisini, kültürlerini buluşturmasını istemeyen çevreler bunları sabote ettiler ama bu hengame içinden Türkiye ve Ürdün kendi istikrarını koruyarak çıktı. İnşallah gelecek sene, 2017'de Serbest Ticaret Anlaşması'nın ikinci aşamasına geçeceğiz ve ilişkilerimizi daha da derinleştireceğimiz adımlar atacağız. Yine bu ticari ilişkileri teşvik edecek şekilde önümüzdeki bir zorluğu da aşmak için Akabe ile İskenderun arasında Ro-Ro seferleri başlatmayı düşünüyoruz."
BÜTÜN BARİYERLERİ KALDIRACAĞIZ
"Suriye'de yaşanan istikrarsızlık, Suriye'de yaşanan iç çatışmalar maalesef Türkiye ile Ürdün arasına büyük bir duvar ördü ama biz, dostluklarımızı pekiştirince bu örülen duvarları aşmayı biliriz. Onun için Akabe Limanı bizim açımızdan hem ekonomik büyük bir değerdir hem stratejik limandır hem de bir kardeşlik köprüsüdür." diyen Davutoğlu, "İskenderun'dan Akabe Limanı'na ulaşan bu dostluk köprüsü aynı zamanda malların, bütün ürünlerimizin sadece Ürdün'e değil, bütün Körfez'e ulaşmasını sağlayacak. Bu iş adamlarımıza bir taahhüttür, Türkiye ile Ürdün arasındaki bütün bariyerleri kaldıracağız. Yeterki sizler o kalkan bariyerlerin üstünden Türkiye ile Ürdün arasındaki ticari ilişkiyi 2 milyara, 3 milyara, 5 milyara kadar çıkartın. Bütün hedefimiz budur" değerlendirmesinde bulundu.
İki ülke arasında sadece ticaret yapmanın yeterli olmadığını, ortak çalışmalarla yatırımlarla bir aile olduğunu göstermek zorunda olduklarını ifade eden Davutoğlu, Türk ve Ürdünlü iş adamlarının tek başına değil, birlikte çalışmalarını tavsiye etti.
Başbakan Davutoğlu, Türk iş adamlarını Ürdün'e yatırım yapmaya davet ederek, "Türk şirketlerini cümle alem bilir. Bir şeye talip oldular mı en iyi teklifi verirler ve en doğru zamanda da bitirirler. Hiç bizi bu anlamda mahçup etmediler" dedi.
Davutoğlu, Türk, şirketlerinin Ürdün'ün kalkınmasına katkı sağlayacağını vurguladı.
ÜRDÜN'ÜN HER ADIMINDA BİR SAHABE MEZARI VAR
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Akabe'ye düzenli tek uçuş yapan şirketin Türk Hava Yolları olduğunu, uçuş seferlerinin daha da artacağını, Türkiye ile Ürdün arasında turizmi de geliştirmeyi hedeflerini söyledi. Davutoğlu, Mescid-i Aksa'yı ziyaret edecek Türk turistlerin, ümrecilerin ve hacıların bunu Amman ve Ürdün üzerinden yapacaklarını anlattı.
"78 milyon Türkiyelinin hepsinin Kudüs aşığı olduğunu" belirten Davutoğlu, "Hepimizin gönlünde Mecsid-i Aksa'nın yeri aynen Ürdün'deki kardeşlerimiz gibidir. Eminim önümüzdeki dönemde birçok Türk, Amman üzerinden Kudüs ziyaretlerini gerçekleştirecekler, sonra Mekke'ye Medine'ye yollarına devam edecekler" diye konuştu.
Ürdün'ün inanç turizmi açısından keşfedilmemiş bir hazine olduğuna işaret eden Davutoğlu, "Ürdün'ün her adımında bir sahabe mezarı var. Ürdün'ün her köşesinde unutulmaz bir tarihi miras var. Hem Petra gibi İslam öncesi kültürel mirasın en çarpıcı, en etkileyici örnekleri Ürdün'dedir hem Hazreti Lut'tan Ashab-ı Keyf'e kadarki o konuda biraz anlaşmazlığımız olabilir, çünkü biz de Ashab-ı Keyf'in Tarsuslu olduğunu düşünürüz, ona inanırız, sizler burada Ürdün'de... Ama ben her ikisini de ziyaret etmiş biri olarak ifade edeyim ikisinin de sağlam dayanakları var ama hangisini ziyaret ederseniz edin, her halükarda ibret alırsınız. O bakımdan eminim Mafrak'tan Akabe'ye kadar Ürdün'ün her bir köşesinde turizm anlamında görülecek büyük değerler var" dedi.
Ürdün'ün kendisini çok etkileyen bir hazinesi daha bulunduğunu aktaran Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Şecere-i Mübarake, Hazreti Peygamberin Rahip Bahira ile buluştuğu esnada gölgesinde konakladığına inanılan bir mübarek ağaçtır ki hayatımda gördüğüm en güzel manzaralardan biriydi. Buradaki Türk iş adamlarına, onlar üzerinden de Türkiye'deki kültür meraklılarına ve tüm vatandaşlarıma seslenerek ifade ediyorum, Ürdün keşfedilmeyi bekleyen, üzerinde bizim de büyük mirasımızın olduğu, bir tanesi de bugün anlaşmasını yaptığımız Hicaz Demir Yolu istasyonu, 1903 yılında Sultan Abdülhamid döneminde inşa edilen. Ürdün tüm bu birikimiyle keşfedilmesi gereken bir hazinedir. Tatilinizi gelin Ürdün'de geçirin. Böylece değerli Başbakanın rüyası, ideali olan daha çok Türk'ün Ürdün'ü ziyareti konusunda da hep beraber büyük katkılarda bulunuruz.
Evet zor günlerden geçiyoruz, evet etrafımızda terörist tehditler var, DEAŞ gibi, PKK gibi, evet kendi ülkesinde Esad gibi zalimler var, evet tüm bu istikrarsızlıklardan istifade etmek isteyen ve bölgeyi tekrar bölmek, küçük parçalara ayırmak isteyen bir takım karanlık odaklar var ama tüm bunların engellenmesinin yegane yolu kardeşlerin daha çok birbirini görmesi, kardeşlerin daha çok birbiriyle samimi bir şekilde konuşması, bu bölge halklarını idare eden devlet adamlarının daha çok istişare etmesi, birlikte çözüm aramasıdır. Bu bölgenin kaderi bize aittir. Bu bölgenin kaderi artık birbirinden ayrılamaz. Türkiye'nin kaderini, Ürdün'ün kaderinden ayırmak artık mümkün değildir. Bu bölge halklarının, Türklerin, Arapların, Kürtlerin, Sünnilerin, Şiilerin kaderleri birbirinden ayrılamaz, Müslümanların, Hristiyanların... Bu anlamda biz Türkiye-Ürdün ilişkilerini tüm bu zorluklar içinde istikrarını koruyan iki dost ve kardeş ülkenin ikili ilişkileri yanında bölge için ümit teşkil eden, bölge için vizyon ifade eden bir ilişki olarak görüyoruz. İnşallah Amman'da yeniden güçlü şekilde inşa etmeye karar verdiğimiz bu ilişkilerimizin güzel örneği diğer ülkelerce de takip edilir ve bölgemizi, savaşlarla çatışmalarla gerilimlerle anılan Ortadoğu'yu birlikte barış, güvenlik ve refah bölgesi haline getirebiliriz."
Misafirperverliklerinden dolayı iş forumu üyelerine teşekkür eden Davutoğlu, kendilerini en kısa sürede Türkiye'de ağırlamak istediklerini söyledi ve Türkçe ve Arapça olarak üyelere hayırlı akşamlar diledi.
ORTAK BASIN TOPLANTISI
Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Suriye’deki rejim güçlerinin ve DAEŞ, YPG, PKK gibi terör örgütlerinin vahşeti, sadece bizim ülkelerimize değil aynı zamanda bölgenin istikrarına saldırıyor" dedi.
Davutoğlu, Ürdün ziyareti kapsamında Başbakan Ahmed en-Nusur ile heyetler arası görüşmeler ve imzalanan iş birliği anlaşmalarının ardından açıklamalarda bulundu. Davutoğlu, ev sahibi ülke yetkililerine misafirperverlikleri nedeniyle teşekkür ederek, 1988 yılında Amman'da sekiz ay süreyle kaldığını Arapça olarak ifade etti.
Davutoğlu, Suriye kriziyle ilgili iki ülkenin benzer zorluklarla karşı karşıya olduğunu hatırlatarak, "Kuzeye giden sığınmacılar Türkiye’ye, güneye gidenler Ürdün’e doğru hareket ediyor. Suriye’nin istikrarı Suriye’nin komşusu olarak bizler için giderek daha da önemli oluyor. Saldırıların durmasını destekliyoruz. Suriye’deki tüm bu krizlerin durmasını istiyoruz. Suriye’deki rejim güçlerinin ve DAEŞ, YPG, PKK gibi terör örgütlerinin vahşeti, sadece bizim ülkelerimize değil aynı zamanda bölgenin istikrarına saldırıyor" dedi.
Davutoğlu, daha önceki ziyaretinin Ankara'da gerçekleşen terör saldırısı nedeniyle ertelendiğini ifade ederek, "mevkidaşı, Kral Abdullah ve tüm Ürdün halkına terör karşısında Türkiye'nin yanında yer aldığı için" teşekkür etti.
Türkiye-Ürdün arasındaki karşılıklı ilişkileri "bölgede örnek mükemmel bir ilişki" olarak niteleyen Davutoğlu, siyasi alanın yanı sıra ekonomik alanda büyük bir potansiyel paylaşıldığını belirterek, şunları söyledi: "Türkiye Ürdün arasında imzalanan serbest ticaret anlaşması, ekonomik ilişkilerimizde yeni bir atmosfer yarattı. Serbest ticaret anlaşmasının imzalanmasının ardından iki katına çıkan ve de bugün yaklaşık bir milyar dolarlık ortak ticaret hacmine ulaştık. 2017’de serbest ticaret anlaşmasının ikinci aşaması olacak. Eminim ki, bu bizim ticaret ilişkilerimize ivme kazandıracak. Türkiye’nin Ürdün’deki yatırımları 300 milyon dolara ulaştı. Bu yeni girişimle, umuyoruz ki, daha da artacak."
İSKENDERUN-AKABE RO-RO HATTI
Ürdün Üniversitesindeki Türkçe bölümünün geçen yıl mezun verdiğini ve Ürdün Yermuk Üniversitesinde bugün imzalanan anlaşma ile açılacak Türkçe bölümünün kültürel ilişkilerin göstergesi olduğunu ifade eden Davutoğlu, "Her yıl yüzlerce öğrenciyi Amman’a Arapça öğrenmesi için gönderiyoruz. Bugün imzaladığımız anlaşmalar, özellikle Hicaz Demiryolu istasyonunun yenilenmesi, aynı zamanda ortak tarih mirasımız konusundaki iş birliğimizin göstergesi" diye konuştu.
Davutoğlu, ulaştırma konusunda iş birliğini vurgulayarak, sivil havacılık anlaşmasının imzalandığını ve İskenderun-Akabe arasında Ro-Ro feribot taşımacılığıyla ilgili fırsatları değerlendirdikleri bilgisini paylaştı.
Başbakan Davutoğlu, "Akabe limanı bizim için stratejik öneme sahip. Suriye ve Irak’taki krizin ardından, İskenderun-Akabe arasında Ro-Ro feribot taşımacılığı fırsatlarını değerlendirmek istiyoruz. Dolayısıyla Akabe, Türkiye için Ürdün’ün yanı sıra Körfez ve Arap yarımadasına açılan bir kapı olacak" ifadelerini kullandı.
Davutoğlu iki ülke arasındaki turizm üzerine iş birliğiyle ilgili "Biz tüm Türk hacıların önce Amman ve Ürdün'ü görmesini Amman üzerinden Kudüs’e gitmesini istiyoruz. Bu ayrıca iki kardeş millet arasında daha fazla insan hareketi olması için bir fırsat" dedi.
IRAK VE SURİYE'DEKİ DAEŞ TEHDİDİ KARŞISINDA OMUZ OMUZAYIZ
Davutoğlu, heyetler arası görüşmede bölgesel konuların paylaşıldığına değinerek şöyle devam etti:
"Türkiye ve Ürdün benzer coğrafi konuma sahip, Bizler Irak ve Suriye’ye, komşu iki ayrı, kritik ülkeyiz. Suriye krizi hakkında, benzer zorluklarla karşı karşıyayız. Kuzeye giden sığınmacılar Türkiye’ye, güneye gidenler Ürdün’e doğru hareket ediyor. Suriye’nin istikrarı Suriye’nin komşusu olarak bizler için giderek daha da önemli oluyor. Saldırıların durmasını destekliyoruz. Suriye’deki tüm bu krizlerin durmasını istiyoruz. Suriye’deki rejim güçlerinin ve DAEŞ, YPG, PKK gibi terör örgütlerinin vahşeti, sadece bizim ülkelerimize değil aynı zamanda bölgenin istikrarına saldırıyor. Umarız ki Cenevre görüşmeleri Suriye halkının arzu ve dileklerinin karşılanacağı bir sonuca ulaşacaktır ve istikrar Suriye’de yeniden sağlanacaktır. Irak ve Suriye’deki DAEŞ tehdidi karşısında omuz omuzayız. Irak ve Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunduğunu görmek istiyoruz."
Davutoğlu, gelecek ay İstanbul'da gerçekleştirilecek İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi ve mayıs ayında İstanbul'da gerçekleştirilecek Birleşmiş Milletler Dünya İnsani Yardım Zirvesi'ne Ürdün'den en üst düzeyde katılım beklediklerini dile getirdi.
FİLİSTİLİ KARDEŞLERİMİZİN HAKLARI VE MESCD-İ AKSA'YI KORUMAK İKİMİZİN ORTAK DAVASI
Davutoğlu, iki ülke arasında Filistin meselesini de ele aldıklarını belirterek sözlerini şöyle tamamladı:
"Toplantılarımızda geçen bir önemli konu daha Filistin ve Kudüs meselesi. Filistinli kardeşlerimizin hakları ve Mescid-i Aksa’yı korumak ikimizin ortak davası. Türkiye her zaman Kudüs ve Mescid-i Aksa hakkında özel bir konuma sahip Ürdün’ün yanında olacaktır. Filistin halkının haklarını korumak ve Kudüs’teki Mescid-i Aksa üzerindeki ortak mirasımızı korumak için elinden geleni yapacaktır."
Başbakan Abdullah en-Nusur da iki ülke arasında "yakında gerçekleştirilecek, sürmekte olan ya da gelecek vaat eden projeleri gözden geçirdiklerini" söyledi.
Nusur, "Türkiye ve Ürdün, Suriye ve Irak'a sınırı bulunan tek ülkeler. Ortadoğu'da iş birliğimizi azami seviyeye çıkarmamızı gerektiren çok sayıda zorluk ve benzerlik var" dedi.
Ürdün Başbakanı, Akabe limanında Ro-Ro seferlerinin başlaması için Türk üretici ve ihracatçılara karlı bir yol sağlayacak imkanlar tanımak istediklerini kaydetti.
Nusur, ülkenin kuzeyindeki Mafrak vilayetinin de Suriye, Irak ve Suudi Arabistan’ın yakınındaki konumuyla çok stratejik ve yatırım fırsatları açısından verimli bir yer olduğu bilgisini paylaştı.
Ürdün Başbakanı söz konusu dosyaların Ürdün Kralı Abdullah ile gerçekleştirilecek görüşmede de ele alınacağını söyledi.