Türk kadınının çağdaşlaşma sürecinde hak ettiği yeri almamasının en büyük nedenlerinin sefalet ve yoksulluk olduğunu ifade eden Ateş, “Türk kadınının çağdaşlaşma sürecinde hak ettiği yeri alamamasının en büyük nedenleri, siyasette temsil eksikliği, eğitim eksikliği, sefalet ve yoksulluk olmuştur. Eğitimsiz bırakılan, yoksullukla mücadelede en büyük sıkıntıları omuzlayan Türk kadını, adeta Kurtuluş Savaşı’nda verdiği mücadeleye benzer büyüklükte bir mücadele vermektedir. Kadına şiddet uygulanmayan, kadın istihdamının artırıldığı, başta siyaset sahnesi olmak üzere her alanda kadınlarımıza daha fazla temsil hakkı verildiği bir ülkede yaşamak, hepimizin özlemidir. Kadın emeğine gösterilen saygının ve ilginin daha da yükseltilmesini istiyoruz” diye konuştu.
EKONOMİK SORUNLARIN YÜKÜNÜ KADINLAR ÇEKİYOR
Bugün yaşanan ekonomik sıkıntıları en ağır biçimde omuzlarında hissedenlerin Türk kadınları olduğunu belirten, Hikmet Ateş, “Bugün yaşanan ekonomik tabloların yükünü en ağır biçimde omuzlarında hissedenler, ne yazık ki kadınlarımızdır. Çoluk çocuğunun boğazından geçecek bir lokma aşın kaygısını en çok onlar yaşamaktadırlar. Ancak bugünkü ekonomik tabloda, tenceresinde aş değil, dert kaynatan çilekeş bir Türk kadını geçeği vardır. Ülkemizin kurtuluş mücadelesinde her biri birer gurur tablosu olmuş kadınlarımızın manevi huzurunda saygıyla eğiliyoruz. Ve başta şehit analarımız olmak üzere, onurlu Türk kadınının Dünya Kadınlar Günü’nü en içten dileklerimizle kutluyoruz” şeklinde konuştu.