AK Parti Erzurum Milletvekili Adnan Yılmaz, TBMM’de söz alarak 20 Ocak 1990 tarihinde Bakü'de yaşanan katliamı anlattı.
Yılmaz, mecliste yaptığı konuşmada “20 Ocak Türk dünyası için çok önemli bir tarihtir; 20 Ocak 1990 Bakü katliamının yapıldığı bir tarihtir; 20 Ocak acıdır, gözyaşıdır, hüzündür. “dedi.
HÜZÜN VE ACI COĞRAFYASI
Türkiye ve Azerbaycan'ın içinde bulunduğu coğrafyanın âdeta bir hüzün ve acı coğrafyası olduğunu kaydeden Yılmaz, ‘Bu acı gerçekle, neredeyse her gün karşılaşıyoruz. Bakın, dün televizyonlara, bugün gazetelerin 1'inci sayfalarına yansıyan Suriye'den insanlık dışı vahşet görüntüleri coğrafyamızdaki acının, gözyaşının maalesef devam ettiğini gösteriyor. Benzeri vahşetler 1990'lı yılların başında Bakü, Karabağ, Hocalı, Kelbecer gibi Azerbaycan topraklarında, Azeri kardeşlerimize yönelik olarak işlendi. “ ifadesini kullandı
GÜNEY KAFKASYA’NIN YÜKSELEN YILDIZI
20 Ocak 1990 tarihinde, kendileri kadar soğuk tankları, tüfekleri, toplarıyla Bakü'ye giren Sovyet ordusunun özellikle tüm halkın uykuda olduğu soğuk bir geceyi seçerek ve halkın en zayıf anından faydalanmak istediklerini kaydeden Yılmaz şöyle dedi: ‘Azerbaycan halkının içindeki bağımsızlık ateşinin sıcaklığı; soğuk tankları ve soğuk geceyi asla hissettirmemiş ve ellerine aldıkları baltalarla ve sopalarla işgale karşı direnmişlerdir. Bakü'ye vahşice saldıranların, ateş edenlerin hesaplayamadığı şey, aslında bu saldırıların Bakü'de, Azerbaycan'da bağımsızlık ateşini tetiklemesiydi. 20 Ocak 1990'daki Bakü, 26 Şubat 1992'deki Hocalı katliamından kısa bir zaman sonra Azerbaycan bağımsızlığına kavuştu ve Cenabı Allah'a şükürler olsun ki, Azerbaycan bugün Güney Kafkasya'nın yükselen yıldızı. “
BAĞIMSIZLIK BEDELSİZ OLMAZ
Yılmaz, konuşmasında, ‘Hiçbir bağımsızlık, bedelsiz olmaz, hiçbir gayret de karşılıksız kalmaz. Nitekim, değerli arkadaşlar, bu çabaların neticesinde, bugün; Azerbaycan, gerçekten bölgesinin en önemli ülkelerinden biri olarak karşımızda. Türk ve İslam dünyası pek çok hüznü ve acıyı 20'nci asırdan 21'inci asra taşıdı. Taşıdı diyorum zira; zulmü, katliamı yapanlar belli oldu. Hatta gazete ve televizyon röportajlarıyla, yazdıkları kitaplarla itiraf ettikleri hâlde, hâlâ yargı önüne çıkmadılar. Bırakın cezalandırılmayı, bir kısmı ödüllendirildi. 1990 Ocak ayında Sovyet tankları Bakü'ye girdi, aynı yıl Gorbaçov, Nobel Barış Ödülü aldı. Ama adaletin er yada geç gerçekleşeceğine inanıyoruz. Bize düşen, acıları unutmamak ve unutturmamaktır, o şehit kardeşlerimizi hayırla ve rahmetle anmaktır. 20'nci asırdan 21'inci asra sadece hüzün taşınmadı, aynı zamanda bir de hasret taşındı. Karabağ yirmi yıldır özgürlük hasretiyle yanıp tutuşuyor. İnşallah bu hasreti dindirmek için de bizler gayret edeceğiz. Bize düşen, birlik ve beraberliktir, bunlarla mücadele etmektir. Biz el ele verirsek inşallah hem Türkiye, hem Azerbaycan daha güçlü olacaktır. Böylece, Gazi Mustafa Kemal'in "Azerbaycan'ın hüznü, hüznümüz; sevinci sevincimizdir." vecizesi ve Haydar Aliyev'in "Tek millet, iki devlet." sözü de hayata geçmiş olacak. Tek millet, iki devlet, tek yürek olması için kalplerimizin de aynı şekilde çarpması gerekiyor. Merhum Mehmet Akif Ersoy ne güzel söylemiş: "Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez;Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez." Bu vesileyle, Azerbaycan'da, Karabağ'da, Hocalı'da ve 20 Ocak katliamında hayatını kaybeden Azerbaycanlı kardeşlerimize Cenab-ı Hak'tan rahmet diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.” dedi.