Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü öğretim Üyesi Prof.Dr.Nesrin Astam Yıldız, “Yerli Malı Haftası”nın unutulmaya yüz tutması bir yana küreselleşmenin bir yan etkisi de yerli malı haftasında yaş yada kuru meyve gibi tarım ürünleri yerine teknolojik ürünlerin ön plana çıkarılma çabalarının son derece yanlış bir yaklaşım olduğunu söyledi.
YILDIZ TARIM SEKTÖRÜNÜN SESİ OLDU
Prof.Dr.Nesrin Astam Yıldız, “Yerli üretimin tarımsalı teknolojik olanı diye bir ayrım yapılması hem gelecek kuşağın bakış açısını yozlaştıracak hem de üretimde bütünlüğü zedeleyecektir. Kırsal bölgelerdeki halkı toprağından soğutacak ve belki de fabrikalar kapanacaktır. Ayrıca teknolojinin temel esaslarını doğadan aldığını düşünürsek, doğaya karşı ciddi bir vefasızlık örneği sergilemiş oluruz. Bu gün bir maydanoz yaprağında gerçekleşen fotosentez mekanizmasını teknolojiye dökmeye çalışsak, hektarlarca alana teknolojik düzenek kurmak zorunda kalırız” dedi.
YERLİ MALI
“Yerli malı denilince akla tüm üretim çeşitleri gelmelidir” diyen Prof.Dr.Nesrin Astam Yıldız, “Tarımsal üretimin siyasi bir yönü olmadığı gibi teknolojik üretimin de böyle bir yönü olamaz. Kısacası yerli malının siyaseti olamaz. Hepsi hepimiz için üretim çağrıştırır. “Tarımsal” ya da “teknolojik” yerli malı kavramları arasında kargaşa ve çatışma yaratacağımıza, bu anlamlı haftada, her üretimin yerli olması konusunu tartışmalıyız. Öncelikle bilmemiz gereken bir konu vardır ki, teknolojik gelişmeleri tadında değerlendirmek için karnımızın tok olması gerekir, açlık ve dışarıya bağlı beslenmeyle süregelen refah insanları ne derece mutlu edecek acaba soruyorum ?.. Dünya ölçeğinde küresel ısınmadan sonra, diğer bir sorun açlıktır. 7 milyar olan dünya nüfusunun yaklaşık olarak 1 milyarı açtır ve 1 milyar insan da eğitimsizdir. Gün geçtikçe doğal yaşama bağlılığı artan insanoğlu, çiftlik hayatı, köy hayatı, hobi bahçeleri vb doğal biyosfer yaşantısı arayışındadır. Günümüzde teknolojiyi optimum kullanan insanlar bile, villalarını, lüks araç gereçlerini, son model cep telefonlarını, tablet pc lerini vs bırakıp, evlerinin yakında kurdukları seralarda, yada kiraladıkları hobi bahçelerinde doğaya dönmeye çalışmaktadırlar.. Büyük marketlerde organik ürünlere ekolojik ürünlere yönelmektedirler. Bunun sebebi artan teknolojik gelişmeler içerisinde ruhen boşluğa düşmeleri, gıda güvenliğindeki endişeleri , sanayide gelişmelerle sağlığı tehdit eden salınımlardan uzaklaşma çabaları , doğadan gelen teknolojiye merak sarmalarıdır. Teknolojinin referansı doğadır. Teknolojik oluşumlar da kökenini unutmamalıdır. Çiftçimizin alın teriyle ürettiği sebzeler meyveler dururken , tarım ürünlerinin ithal edilmesi, F-16 ları bile mahcup etmelidir. Çünkü ülkemiz tarım ülkesidir. Tarımda gelişmeyen ülke sanayide de gelişemez” diye konuştu.
ÜRETİMİN SİYASETİ OLMAMALI
Yerli malı haftasında asla tarımsal ürünlerle teknolojik ürünlerin çarpıştırılamayacağını ya da birinin diğerine yeğlenemeyeceğini anlatan Prof. Dr. Nesrin Astam Yıldız daha sonra şunları kaydetti; “Her iki ürün grubu da eşdeğer önemle anılmalıdır. Üretimin siyaseti olmamalıdır. Yaşam kalitemizde her biri ayrı öneme sahiptir. Üretimin çeşidi ne olursa olsun yerli olsun, dışa bağımlı olmasın hepsinin barkodlarının kodu 899 olsun, made in TURKEY olarak dünya pazarlarında yerini alsın. “