Erzurum Türk Basın Tarihine damga vuran illerin başında geliyor. Şehrin ruhunu gazeteleriyle Türkiye gündemine taşıyan Erzurum basını milli meselelerde ilk ses oldu bugüne dek. Pedallı baskı makinelerinden, ofsete varış sürecinde kendine özgün bir serüven oluşturdu yerel basın. Ahmet Polat’dan Şinasi Ünal’a, Cihat Güngör’den Mithat Turgutcan’a, Demir Bilirdönmez’den Şerafettin Yılmaz’a kadar dadaş duruşunu Türk Basın Tarihine bir damga halinde vuran saygın, vakur isimlerle anıldı il basını..
İşleri yalnız gazetecilikti. 4 sayfalık el emeği, göz nuru, fikir pınarı gazetelerinde asla kişisel çıkarlarını seslendirmediler.
Ne ihale peşindeydiler, ne de rant.. Kalemleri kiralık değildi.
Fikirleri namuslarıydı..
Makaleleri vicdanları..
Haberleri yüreklerinin sesiydi..
Hep Erzurum’du endişeleri..Önce Erzurum ve sonra Erzurum’du ufukları..
Katrat dönemlerinde, dadaşça çağrı yapıyorlardı ulusal gündeme..
Hepsi dadaştı ve hepsi Erzurum…
Palandöken’den Türkiye’ye ünlediler Erzurum’un heybetini..
Kimi Yusuf Şenocak’tı..
Kimi Kamil Koşapınar..
Ve kimi de Sebahattin Yılmaz..
Hürsöz’düler, Aziziye’ydiler…
Yeni haber’diler, Halkın Sesi’ydiler..
Ekspres’tiler, Devrim’diler..
Ve ERZURUM’dular..
***
Erzurum yerel basınının onurlu sergüzeştini, Duayen gazeteci ve araştırmacı yazar Vahdet Nafiz Aksu ile konuştuk.. Maziden hal’e bir yolculuk yaptık basın üzerinden.
İlgiyle okuyacağınızı umduğumuz söyleşiyi sunuyor,
Erzurum Basın şehitlerini ve rahmeti rahmana kavuşmuş gazetecileri rahmetle anıyoruz..
ERZURUM gazetesi
ERZURUM BASIN TARİHİNE BİR YOLCULUK..
ERZURUM: Erzurum’un Yerel Basın Tarihine özgünce bir yolculuk yapalım isterseniz.. Yerel Basının ilklerinden, ilk yazı işleri müdürlerindensiniz. Yerel basına ilk adımınız ve ilk gözlemleriniz ne idi?
AKSU:Güzelim daktilo tıkırtısıyla ilk kez mahalli bir gazete yazıhanesinde tanışmış, o canım matbaa kokusunu ilk kez bir köhne basımevinde ciğerlerine çekmiş genç bir adamın en büyük hayali ne olabilir, hadi tahmin edin? Zihninizi yormadan söyleyeyim; Ofset bir mahalli gazete… Evet, büyük gazetelerin renkli sayfalarında meraklı bir seyyah gibi dolaşan gözlerimde yanıp sönen biricik hayal buydu, bir yerel gazeteyi yönettiğim günlerde.
TYPO DÖNEMİ VE ENTERTYP MEVSİMLERİ
ERZURUM: Yeni neslin garibi olduğu TYPO dönemi…
AKSU: Evet..Yüz elli yaşındaki elle beslemeli devasa tipoda basılan Halkın Sesi Gazetesi’nin sadece logosunu sarı zemin üzerine kırmızı basmak için, emektar ustamızla günlerce uğraştığımızı, bu uğurda belki on top kâğıdı zayi ettiğimizi hatırladıkça gülümsüyorum!
ERZURUM: ama hayalleriniz vardı, bir ufkunuz..
AKSU: Elbette..Erzurum’da renkli bir gazete basılsa… Fazla değil on iki sayfa yeter… Kuvvetli sürmanşet, hemen altta gündemi tayin etme kudretinde manşet… Şöyle göbekten alengirli bir fotoğraf… Özel çalışılmış dosyalar… Atlatma haberler… Birbirinden güzel yazılara, araştırmalara, söyleşilere imza atan yetenekli yazarlar, acar muhabirler…
Gazetelerini her gün iğne oyası titizliği ile nakış nakış işleyen sayfa sekreterleri. Binlerce tiraja ulaşan böyle bir gazete ile işçi, dişçi, memur, esnaf, doktor, mühendis güne başlasın. Erzurum’un bir biriyle yarış halindeki yerel gazeteleri; ekmek gibi, çay gibi, lavaş gibi, göğermiş kerti peynir gibi, tatlı tatlı çay gibi dadaş kahvaltı sofralarının demirbaşı olsun.Kim bilir benim gibi kaç genç gazetecinin hayalini süslemiştir böyle bir tablo.
Elbette böyle bir gazeteyi sadece kifayetsiz resmi ilanlarla, tüzük, kayıp zayi ilanlarıyla; düğün davetiyesi, evrak-ı matbua işleriyle ayakta durmaya çabalayan patronların çıkarması mümkün değildi.Kuvvetli mali yapıya sahip gazeteler kurabilen, çalışanına hak ettiği ücreti zamanında verebilen gazete patronlara ihtiyaç vardı.
ERZURUM GAZETESİYLE İLK TANIŞMA
ERZURUM: Erzurum’un ilk haftalık gazetesi ERZURUM’u ilk gördüğünüzde bu hayallerin adres bulduğunu düşündünüz mü?
AKSU: Bir kadim hayalin gerçek oluşunun hazzıyla ‘Erzurum Gazetesi’ni elime aldığım günü dün gibi hatırlıyorum.İşte o gün, yukarıca eksik gedik çerçevesini çizdiğim hayallerimin gerçekleştiği hissine kapılmış, çok mutlu olmuştum. Yine böyle tatlı bir Ankara baharıydı.Aradan yirmi koca sene geçmiş.
Nice manşetler atılmış, nice güzel yazılar yayımlanmış, nice güzel gazetecilik başarılarına imzalar atılmış.
BASINDA YENİ BİR UFUK ÇİZGİSİ
ERZURUM: Nasıl bir ufuktu ERZURUM Gazetesi sizce, hangi çizgide ve hangi frekansta bir Erzurum’du?
AKSU:Erzurum gazetesi o günden beri başarılı yayın çizgisini sabırla, sebatla sürdürüyor.
O oluşumdan ayrılıp, değerli dostum Mehmet Şener kaptanlığında yayın hayatını başarıyla sürdüren Palandöken Gazetesi’nden de bu vesileyle söz etmek bizim için kadirşinaslık görevidir.Aynı membadan kopup, aynı deryaya doğru akıp giden Fırat gibi, Dicle gibi iki büyük nehir… Bilgi ve irfan tarlamızı yıllardır sulayıp duruyorlar… Diğer refikleri gibi…
YEREL BASIN’DA ERZURUM UFKU
ERZURUM: ERZURUM Gazetesi öncesinin ahvalini yarım bırakmayalım. Bir iki önemli noktaya
temas edip, bundan sonra ne olur, nice olura bakalım biraz da…
AKSU: ERZURUM Gazetesi çıkmadan önceki dönemde yerel gazeteler genellikle matbaa sahipleri tarafından çıkarılıyordu. Nasıl olsa gazete çıkarıyoruz, bari ufak tefek matbaa işleri de yapalım diyenler de vardı. Anadolu’da çıkartılan ilk gazete olan Enver-i Şarkiyye’den bu yana sırf yerel gazetecilik tek başına tatminkâr bir meslek olamamıştır, taşra şehirlerinde. Bin bir meşakkatle hazırlanan gazeteler; bayide satılamadığı gibi, yeterli tiraja bir türlü ulaşamamış, hatta kâfi derecede abone de bulamamıştır.Bu açıdan baktığımızda gazetenin ilk amacı olan haber ve fikirleri yayma amacı hep eksik kalmıştır. Gazetelerin ekonomik anlamda sahiplerini ihya ettiğini de ne yazık ki söyleyemiyoruz. ‘Peki, bu kadar meşakkate neden katlanılıyordu?’ sorusu çok haklı bir soru olarak çıkıyor karşımıza. Gazete patronu olmaya heves edenler, illerinde yöneticiler ve siyaset üzerinde etkili hale gelmek, statü ve itibar sahibi olmak amacı ile bu işe girişiyorlardı.
YEREL GAZETECİLERİN VİZYONU VE MİSYONU
ERZURUM:Gazetecilerin kazancı ne idi? Bin bir meşakkat ve sıkıntıyla çıkartılan gazetelerin onları taşıdığı nokta..
AKSU: Sahiplerine kazanç sağlamakta pek nazlı ve hatta cimri davranan gazeteler, bu noktada çok cömerttiler. Gazete sahiplerinin birçoğu siyasette söz sahibi oluyor, yerel yönetimler üzerinde muazzam bir etki tesis ediyorlardı. Şehirlerinin en popüler, saygın, etkili kişileri haline geliyorlardı. Gazeteci rozeti o zamanlar, neredeyse mebus rozetine yakın bir prestije sahipti.
ERZURUM: Hükümet gibi adamlar..
AKSU: Evet..Erzurum’un yerel gazeteciler kervanı zaman tünelinde bir resmigeçit yapsa… Çok
etkili, muteber, parlak şahsiyetlerin arz-ı endam edeceğine hiç kuşku yok. O dönem gazete sahiplerini hatırlamaya çalıştığımda ‘hökümat gibi adamların karizmatik siyah beyaz çehreleri yansıyor mazi aynasına…
ERZURUM: Enver-i Şarkiye’den günümüze bir tespit yapsanız..
AKSU:İnanarak söyleyebiliyorum ki; Enver-i Şarkiye’den beri olanca şekil kusurlarına rağmen Erzurum’da iyi gazeteler çıkmıştır. Bu önemli ve üzerinde mutabık kalabileceğimiz bir durum tespiti elbette, ama bence daha önemlisi şu: Erzurum’dan çok iyi gazeteciler çıkmıştır, çıkmaya devam etmektedir.
BU HAFTA ‘ERZURUM’ NE YAZDI?
ERZURUM: ERZURUM Gazetesi bu tespitinizin neresinde?
AKSU: Haftalık ERZURUM Gazetesi bu ‘iyi gazeteler’ zincirinin önemli bir halkasıdır. Gazetenin, bu işlerin içinde olan benim gibi birisinin hayal ve gönül dünyasında estirdiği heyecan fırtınasını yazının başında ifadeye çalıştım. Benim gibi biraz meslekten insanları etkilemeyi başarmıştı ERZURUM Gazetesi, daha çıktığı ilk günlerde. Asıl önemli olan, haftalık yayımlanmasına rağmen kamuoyunu da
etkileyecek güce erişmesiydi. ‘Acaba bu hafta gazetem ne yazdı’ merakıyla Pazartesini bekleyen geniş bir kitleye hitap etmek, sanıyorum her gazeteye nasip olacak bir mazhariyet değildir. ERZURUM
Gazetesi’nin pek çok başarısından söz etmek mümkün. Bence en mühimi budur!
HİÇBİR BAŞARI SEBEPSİZ DEĞİLDİR..
ERZURUM: ERZURUM Gazetesi’nin yerel basın babında baskı unsurları, içeriği ve yayın periyodu ile bir milat olduğunu vurguluyorsunuz. Başarılı bulduğunuz bu sürecin, ERZURUM Gazetesi bazında bir grafiğini çizer misiniz?
AKSU:Hiçbir başarı sebepsiz değildir. Erzurum Gazetesi’nin başarı grafiğinde altı çizilmesi gereken unsurlar vardı. İsterseniz özetlemeye çalışayım: Görüntü iyiydi, içerik sağlamdı. İnternet dünyasının sevdiğim bir tabiri var: ‘İçrek, kraldır!’ Muhteva önemli elbette… İyi yazarlar istihdam etti gazete… İyi konulara el attı… Konjonktür de müsaitti. Kamuoyunun yerel medyaya ilgi ve merakı artmıştı. Şehir
gündemi farklılaşmış, çeşitlenmişti. Şehirleşme oranı hızla yükseliyor, yerel sorunlar girift hale geliyordu. Bu da kitlelerin haklarını arayacak yayın organlarına ilgiyi artırıyordu. Erzurum üniversite şehriydi ve üniversite giderek kalabalıklaşıyordu. Kültürel yozlaşma, irfanî çöküş at başı gidiyordu. Buna mukabil şehirleşmeyle birlikte kültürel hayatta canlanmalar da gözleniyordu. Kitap okumaya kitlenin hevesi yoktu, ancak gazete başlığına bakma, resim altına göz atma eğiliminde artış vardı. Fastfood okur profilinde hızlı bir artış vardı, okur profili değişiyordu. Sivil toplum hayatımıza daha çok giriyordu, bu da sivil toplumla ilgili haberlerin artışı demekti. Ulusal gazeteler Erzurum sayfalarını kaldırmıştı, bununla kalmamış Erzurum sorunlarına ilgisiz bir tavır baş göstermişti. Gazete bu boşluğu hakkıyla doldurdu ve kitlelerin sesi olmayı başardı.
YEREL BASININ SORUNLARI VE ÇAĞDAŞ MANİALAR
ERZURUM:Kısa bir yazının imkân verdiği ölçüde maziye bir gezinti yaptık. Geleceğe yürüyen yerel medyamızın önünde birçok çetin engel var. Aşmak için neler yapmalı bu manileri, maniaları… Üzerinde çok düşünmek, doğru yol haritaları çizmek, hedef e emin ve kararlı adımlarla yürümek gerek.
AKSU: Önce dünya medyasının geldiği nokta ve gideceği istikameti iyi kestirmek gerekiyor. Artık birçok alanda yirminci asrın paradigmalarıyla düşünmek peşinen yenilgiyi kabul etmek anlamını taşıyor. Sürekli yenilenme, sürekli atılım, sürekli yeniden yapılanma… Tüm sektörlerin buna ihtiyacı var. Ama kendini yenileme konusunda en titiz davranması gereken sektör, medya sektörü bence. Hızlı ve sürekli İnovasyonun farz olduğu meslek erbabı ise medya mensuplarıdır. Gazetecilik gibi işler şimdiye kadar, pratikte ve biraz da belli disiplinlerden alınarak oluşturulan kurallar ve öğretiler çerçevesinde yapılabiliyordu.
Yerel basın, önümüzdeki süreçte, kendini yenilemezse ‘kepenk indirmesi mukadder’ bir döneme girecek. Bu dönemin hızlanmasında internet medyasının koşar adım sektöre dalmasının rolü oldu. Artık yerel basın tabiri bile çok tanımlayıcı değil… Yerelden küresele bir ‘tık’lık mesafe var. Erzurum’daki bir haber sitesi bir haber eklediğinde, iki saniye sonra Şikago’dan bir yorum gelebiliyor, haberin altına… Bu nasıl yerellik, söyler misiniz?
YEREL’DEN KÜRESELE…
Erzurum’un yerel basılı bir gazetesinde, ertesi gün okunacak haberi biz saniyeler içinde cep telefonumuzun ekranında görebiliyoruz. Burada artık okuyucu ve haber talep eden kişi, yalnız beş ne bir k çerçeveli haberle yetinmeyecek, haberin nedenlerini ve muhtemel sonuçlarını da sizden isteyecek. Yani artık, yorumsuz haber dönemi sona erdi… Bana göre artık, yorumunu ve hükmünü içinde taşıyan haber dönemi kapımızı çaldı. Gazeteler buna göre yapılanmak, buna göre haber üretmek zorunda. Ajanstan gelen haberi kopyala, yapıştır, ben gazeteyim de…
YEREL BASIN’IN ÖNCELİĞİ
ERZURUM:Yerel basın özgün mü söylemeli, yani Erzurum mu olmalı önceliği yoksa küresel endişelere mi yoğunlaşmalı?
AKSU:Türkiye’de gündemi yorumlayan binlerce köşe yazarı var. Sen de kalk onlara benzer şeyleri söyle, özgün bir analiz yapma, yurttan sesler korusu içindeki her hangi bir ses ol… Köşe yazarıyım de… Artık bir adım öne çıkıp, türkünü solo söylemen gerekiyor. Aksi halde, okur yemiyor! Yedirmeye çalışan tasfiyeye hazır olsun!Okuyucu artık farklı şeyler söyleyebilecek entelektüel düzeyde muhabirler, yorumcular, köşe yazarları istiyor. Bir yazarın şöyle dediğini hazırlıyorum. ‘Eskiden,
apartmanın her konuda en malumatlısı bendim, artık herkes her şeyi benim kadar biliyor.’ E, herkesin her şeyi bizim kadar bildiği mevzularda nasıl çalakalem yazılar döktüreceğiz? Artık gerçek haber, okurun kafasındaki tüm okkalı, esaslı sorulara cevap veren muhteva üzerine oturacak.
GAZETECİNİN NİTELİĞİ VE BASINDA NİTELİK SORUNU
ERZURUM: Gazeteci malumat sahibi mi olacak, yoksa malumatfüruş mu..
AKSU: Düşünün, ulusal gazeteler bile artık okur kadar bile bilgisi, malumatı olmayan muhabir ve yazarla dolu. Tıpkı Cuma günü vaaz eden bazı hatiplerden cemaatin daha bilgili olması gibi bir hal… Bir keresinde bir ilahiyat profesörüyle bir vaz dinlemiştik de adamcağız tırnaklarını ısırıp durmuştu. Birçok gazete okuyucusu araştırmacı muhabir dehalarıyla, allame köşecileri okurken aynı şeyi hissediyor şimdi. Yeterli bilgiye sahip olmayan gazeteci ve yazarla dolu gazeteleri önümüzdeki on yıl içinde kesin bir tasfiye süreci bekliyor. Bunu göz ardı etmememiz gerekiyor.
İHTİSAS GAZETECİLİĞİ
ERZURUM: Siz uzman gazeteciliğe yada eski deyimle ihtisas gazeteciliğine değiniyorsunuz herhalde..
AKSU: Evet..Geçenlerde bir kitapta okudum. Yazar diyor ki: ”Bu medya düzeninde artık bir meslek sahibi olmadan iş tutmanız, yani gazetecilik denen ‘işi’ yapmanız imkânsız. Mesela tıp doktorusunuz ve bir gazetenin sağlık sayfasının editörü olabiliyorsunuz. Ham habere internet üzerinden artık mezralar bile ulaşıyor. Önemli olan bu haberin nedenini ve olası sonuçlarını yazabilmektir. Eğer bir haberle ilgili bir meslek sahibi değilseniz cesur bir gazeteci olmanızın da bir değeri olmaz. Bundan sonra gazetecilerden bu talep edilecek. Bu talebi de ancak meslek erbabı gazeteciler yapabilir.Peki, aksi olursa ne olur? Kimse para verip gazete diye bastığınızı almaz, kimse program diye sunduğunuz beşinci sınıf saçmalıkları izlemez, kimse polis-adliye bülteni hükmündeki sitenizi tıklamaz...”
ENTELEKTÜEL SERMAYE VE AKSU’NUN TESPİTLERİ
ERZURUM:Bu sorgulamanın ardından tespitiniz, ya da söyleşiye bir nokta tespit..
AKSU: Evet, altına imzamı attığım tespitler. Yerel medyamız öncelikle entelektüel sermayesini artırmanın yollarını aramalı, hızlı bir şekilde bulmalı, böylece doğal tasfiye sürecinden canını kurtarmalı.