Diyanet İşleri Başkanlığı, yılbaşı öncesinde ülke genelindeki tüm camilerde okutulmak üzere Müslümanın zaman bilincine dikkat çeken bir hutbe hazırladı.
Yeni bir yılın hataları gözden geçirip yeni başlangıçlar yapmak için bir fırsat olduğu dile getirilen hutbede, yılbaşının eğlenceler ile bütünleştirilerek bir tüketim kültürüne dönüştürüldüğü bunun da çocuklar üzerinde bir kimlik ve kültür erozyonuna neden olduğu vurgulandı.
Hutbede, emek harcamadan zengin olma arzusuyla kumar, piyango, toto ve loto gibi şans oyunlarının peşinden sürüklenmenin de üzüntü verici olduğu belirtildi.
“ ‘Dün’ eylediğimiz günler” başlıklı hutbede, şu mesajlar verildi:
“GEÇİRDİĞİMİZ YILLARIN HESABI SORULACAK…"
Zaman hızla akıyor, ömür sermayesi tükeniyor. Günleri “dün” eyledikçe, sayılı günlerimiz azalıyor. Yılları eskittikçe, hesap gününe biraz daha yaklaşıyoruz. Önümüzdeki Salı günü yeni bir yıla gireceğiz. Yeni günler, yeni bir yıl bekliyor bizi. Ömrümüz olursa, onların da tükendiğini göreceğiz. Bizden önce başkaları için hep böyle oldu, bizim için de böyle olacak. Başkaları için sıradan olan bir gün, bizim için en büyük göç başlayacak. Ömür defterimiz kapanacak. Ebedî ömrümüzün rengi o gün belli olacak. Dünya imtihanımız sonlanacak, elimiz kolumuz bağlanacak. O günden itibaren, ebedî hayatı kazanmak için bir şey yapamaz hâle geleceğiz. Geçirdiğimiz yılların hesabı sorulacak!
“ELİMİZDEKİ BİR DESTE TAKVİM YAPRAĞINDAN SONSUZ MUTLULUK ÇIKARABİLİRİZ…”
Yeni yıl, ister hicrî olsun ister miladî; önemli olan bizim vakti nasıl karşıladığımızdır. Önemli olan, yeni bir yılın başlamasına ne anlam yüklediğimizdir. Önemli olan, yeni günlerin adının ne olduğu değil, yeni günlerde nasıl var olduğumuzdur. Zamanın geçişini haber veren yıl başlangıcı gibi özel zaman dilimleri, bir fırsattır önümüzde. Yeni bir başlangıç yapmak içindir bu fırsat. Hatalarımızı gözden geçirip yeni kararlar almak içindir bu fırsat. Hayatımızda yeni beyaz sayfalar açmak içindir bu fırsat. Zamana değer katabiliriz elbet. Zamanı kurtuluş sebebimiz yapabiliriz. Zamanı ilmek ilmek işleyebiliriz. Gelen yılın günlerinde cenneti kazandıracak işler yapabiliriz. Elimizdeki bir deste takvim yaprağından sonsuz mutluluk çıkarabiliriz. Önümüze gelen her yeni günü kendimize güzel bir şahit yaparak ahirete yollayabiliriz.
“YILBAŞI, KİMLİK VE KÜLTÜR EROZYONUNA DÖNÜŞÜYOR…”
Her yılın başlangıcı, aslında bizlere bu mesajları veriyor. Ancak üzülerek ifade edelim ki, başka dinlere, başka kültürlere, başka dünyalara ait sembolik unsurlar, yılbaşı eğlenceleri ile bütünleştirilerek bir tüketim kültürüne dönüşmüştür. Daha endişe verici olanı ise geleceğimizin teminatı olan çocuklar üzerinden bir kimlik ve kültür erozyonu gerçekleştirilmesidir.
Ömrümüzden bir sene gittiği halde sanki bir sene kazanmış gibi zamandan intikam alırcasına, kendini ve değerlerini unutarak, kendinden geçerek alkollü içkilerle sabahlara kadar eğlenmek ne kadar hazindir. Emek harcamadan zengin olmak arzusuyla kumar, piyango, toto ve loto gibi talih ve şans oyunlarının peşinden sürüklenmek ne kadar üzüntü vericidir.
Gönül ister ki, her yılın başlangıcı, insanoğlunun iç içe geçmiş muhasebelerini yaptığı, kendi insanlığını yeniden kurduğu bir milat olsun!
“GÜN, SURİYELİ KARDEŞLERİMİZE YARDIM ELİNİ UZATMA GÜNÜDÜR…”
Türkiye Diyanet Vakfı aracılığıyla ülke genelinde insanî yardım kampanyası başlatıldığı belirtilen Cuma hutbesinde Suriye’de yaşanan trajedi karşısında Müslümanların bu yarayı sarması gerektiği de hatırlatıldı. Hutbede şu ifadelere yer verildi:
Yeni bir yıla girerken etrafımızda olup bitenlere dikkat kesilmeliyiz. Suriye’de iki ateş arasında kalmış çocuklara, kadınlara, yaşlılara, ilaçsız ve dermansız insanlara duyarsız kalmamalıyız. Bugün Suriye’deki kardeşlerimiz ve akrabalarımız bir insanlık trajedisi yaşamaktadır. Savaşın acımasız şartları içerisinde her gün ölümle yüzleşmektedirler. Açlıktan ilaçsızlığa, barınmadan ısınmaya çok zor şartlarla karşı karşıyadırlar. Gün, insanlığımızın ve Müslümanlığımızın imtihan edildiği gündür. Gün, Allah rızası için insanlık namına Suriyeli kardeşlerimize yardım elini uzatma günüdür. Mezhebi, meşrebi, inanışı, dünya görüşü ne olursa olsun Müslümanlar, hatta bütün insanlık, sivil toplum örgütleriyle, kurum ve kuruluşlarıyla bu yarayı sarmak durumundadırlar. Bu sebeple Türkiye Diyanet Vakfı olarak ülke genelinde Suriye için insanî yardım kampanyası başlatmış bulunuyoruz. Cenâb-ı Hak, yaptığınız ve yapacağınız yardımları kabul eylesin!