Raporu kapsamlı olarak incelemediğini, ancak raporda hayvancılığın kan kaybı yaşadığının belgelendiğini söyleyen Harmandar, “3 yıl önce yem fiyatı 13 YTL idi, bugün olmuş 35 YTL. Çiftçi ne yapsın, bu şartlarda nasıl besi yapsın?” diyerek, hayvancılığın artık çileye dönüştüğünü dile getirdi.
BESİCİ ZARARDA
Hayvansal üretim gibi, tarımsal üretimin de mazota bağlı olduğunu söyleyen Mücahit Harmandar, “Mazot olmadan nasıl ekip, nasıl biçeceksiniz? Ekmeden, biçmeden yem bitkisini nasıl üreteceksiniz? Yem bitkisi olmadan besiye nasıl çıkacaksınız? Bu şartlarda üreten çiftçi zararda, üreten besici zararda” dedi.
TARIMDA HAKSIZ REKABET
Türkiye’de tarım ve hayvancılıkta da bölgeler arasında haksız bir rekabetin bulunduğunu ve bu durumun görmezlikten gelinmeye devam ettiğini öne süren Mücahit Harmandar, iklim şartları ve fiziki koşulları ile Erzurum’un ve Doğu’nun, Türkiye’nin batısıyla aynı safta tutulmaması gerektiğini vurguladı.
DOĞU TARIMSAL TEŞVİKE MUHTAÇ
Harmandar, “Türkiye’nin batısında besi hayvanları 6 ay boyunca ahırda kalmıyor. Bizim topraklarımızdan aldığımız mahsulle, batıdaki topraktan alınan mahsul miktarı ve hasat sayısı bir midir? Değildir. Zaten mazot fiyatları yerinde durmuyor. Bu durumda bizim çiftçimizin ayakta kalma şansı yoktur, rekabet edemez çünkü. Ama buna bir tedbir alınmalı. Erzurum, çok önemli iki sektörden elini yavaş yavaş çekmeye başladı. Biri tarım, öbürü hayvancılık” diye konuştu.
TARIMSAL DESTEKLER BÖLGESEL OLMALI
Hükümetin verdiği tarımsal desteklere de değinen Harmandar, “Hükümet, çiftçiye mazot parası veriyor, doğrudan gelir desteği ödemesi yapıyor. Bu önemli. Ancak bu ödemeleri sadece Doğu’ya yapmıyor. Türkiye’nin her yöresindeki çiftçiye bu paralar veriliyor. Yani değişen bir şey olmuyor. Haksız rekabet ortadan kaldırılmıyor. Çiftçilik ve besicilikle uğraşanların sayısı azalıyor. Bu durumu kimse hesaba katmazlık etmemelidir. Çünkü tarım ve hayvancılık Erzurum’un bel kemiğidir” dedi.