. Bütün Müslüman ve Türk devletlerinde vakıflar yoluyla birçok cami, medrese, han, hamam, kervansaray, zaviye ve köprü gibi eserler vücuda getirildiğini kaydeden Gülsoy, “Böylelikle ibadet, eğitim ve sağlık gibi hizmetler vakıflar tarafından yürütülmekte ve görevlilerinin maaşları da buralardan ödenmekteydi. Devlet bu kurumlar için para ayırmamaktaydı. Bir nevi özerk kurumlar olar vakıflar, bu hizmetleri yerine getirmekteydi.” diye konuştu.
//İŞADAMLARI VAKIF KURMALI
Bugün durumun tam tersi olduğunu vurgulayan Ersin Gülsoy, şu anda akıflar tarafından verilen hizmetlerin yüzde 90’ının devlet eliyle yerine getirilmeye başlandığını dile getirerek, bu durumun da, devletin sırtında aşırı bir yük oluşturmaya başladığını kaydetti. İşadamlarının, bir an önce eğitim ve sağlık alanlarında vakıf kurumları oluşturmaları gerektiğini vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Bu yöndeki girişimlerin, devletin yükünü de hafifleteceğini ifade etti.
//VAKIF HİZMETLERİ TOPLUMSAL DAYANIŞMADIR
Vakıf hizmetlerinde, devlete herhangi bir maliyet çıkarmadan yapılacak olan işlerin ve yatırımların, Türkiye’nin ekonomisine de önemli katkılar sunacağını anlatan Tarih Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ersin Gülsoy, özellikle vakıf üniversiteleri ve sağlık kuruluşlarının sayılarını çoğaltmanın, büyük faydalar doğuracağını dile getirdi.
Vakıf hizmetlerinin tanımını, “Bir kimsenin, mülkiyetine sahip olduğu taşınır taşınmaz mallarının tamamını veya bir kısmını, Allah’ın rızasını kazanmak amacıyla halkın herhangi bir ihtiyacını gidermek üzere dini, hayri veya sosyal bir gayeye ebediyen tesis etmesidir” şeklinde yapan Gülsoy, bu gayeye hizmet veren birçok vakıf eserinin Erzurum’da bulunduğunu söyledi. Gülsoy, Erzurum’da özellikle eğitim ve ihtiyaç sahibi ailelerin yardımına koşma anlamında değerlendirilen bu vakıfların, hayırsever işadamları tarafından desteklenmelerinin şart olduğunu sözlerine ekledi.