“Ah şu huzur özlemini de bir giderebilsek, bir el ele verebilsek, her türlü görüşe değer verebilsek, bir birimize destek olabilsek, eski haksızlıkları düzeltebilsek bunlara yenilerini eklemesek ne atılımlar yapacağız ne girişimlerle dağları devireceğiz! İçimizde her şeyin üstesinden gelecek cevher vardır. Bütün mesele bu cevheri olumlu bir mecraya akıtıp işletmek ve bundan toplum yararına faydalanmaktır” 1974 Dr. Fazıl KÜÇÜK
İsrail’in ülke sınırlarının yeniden çizilmesi ile özdeş tutulacak saldırıları şimdilik ateşkes uygulaması ile yine tam olarak sonlandırılamadı. Bir yandan ateşkes konuşulurken İsrail’in saldırıları dünyaya meydan okurcasına sürgit ediyordu. Sancılı başlayan sürecin ne zaman sonlanacağı merak konusu oluyor. Ateşkes uygulamasının en kısa sürede ayak oyunları ile sonlandırılmaması gereklidir. Donald Trump’ın Amerika’da İ-kinci kez Cumhurbaşkanı seçilmiş olması ateşkes sürecinin devamı konusunda belirleyici olmaya adaydır.
İki adet yaş almış kişilerden birisi olan Joe Biden giderayak imzaladığı kararnamelerle aralarında oğlunun da bulunduğu bazı kişilerin suçlarını affediyordu. Diğer yandan Trump ise hepimizi ilgilendiren önceki dönem alınmış olan kararları yeniden gündeme taşıyor. Bu nedenle dünyamız yeniden çatışma ortamına itilmiş oluyor.
Almanya’nın son bir yıl içinde rekor olarak tanımlanan silah satışının olduğu belirtiliyor. Buna koşut giderayak Biden tarafından imzalanan kararname ile Amerikan Ordusunun kullandığı ve hizmet dışı olduğu kaydedilen askeri malzemelerin belirli aralıklarla partiler halinde karşımızdaki unsurun silahlı kuvvetlerinin kullanımına sunulacağı belirtiliyor. Böyle bir olasılık tam anlamı ile savaş kışkırtıcılığı olarak kayıtlara geçirilmiş olacaktır. Kendi güvenliğini Kıbrıs üzerinden düzenlemek çabası Amerikan emperyalizminin oyunu olsa gerek. Bu nedenle bölge patlamaya hazır bir duruma getirilmiş olacaktır.
Böyle bir ortamda adadaki müzakere sürecinin başlatılabilmesi için çaba harcıyor olmaları inandırıcı olmaktan uzaklaşmak anlamına geliyor. İki toplumun liderlerinin bir araya geldikleri gün Nikos Hristodulidis’in Ersin Tatar’a 8 maddelik çözüm önerisini sunuyor olmasının bir anlam içermediğinin öncelikle bilinmesi gerekiyor. İçeriği açıklanmayan önerilerin bugün sunulmuş olan Kes Kopyala Yapıştır yöntemi ile sunulmuş olan öneriler olduğunu rahatlıkla kaydetmek gerekiyor. Adı ne olursa olsun sunulan önerilerin yıllardır sürdürdükleri müzakere oyununun bir parçası olmasının ötesinde anlam içermediğinin bilinmesi gerekiyor.
Sıra numarası verilen önerilerin bugüne değin sürekli olarak ya sıralaması değiştiriliyor ya da bazı maddelerin birleştirilerek yeni görüntüsü süsü verilerek dünya kamuoyuna dönerek bakın biz çözümden yanayız deniyor. Buna karşın Türklerin çözümden yana olmadıkları ortalıklara çıkarılmak istendiği ilk kez yapılmış bir oyun olmadığının altını bir kez daha çizmek gerekiyor. Adadaki çözümsüzlüğün temelinde 04 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı BMGK kararının olduğunu sıklıkla yineliyoruz. Çözümsüzlüğünün temelindeki bu gerçeği yinelemek durumunda kalıyoruz.
Bu düşünce değiştirilmediği sürece daha çok resmi olmayan yemekler yenilir ve bugüne kadar çözmek için uğraş veren BM Genel Sekreterlerini eskitecektir. Ortalıklara çıkmış olan gerçeğin Kes kopyala yapıştır yönteminin bir an önce terk edilerek gerçeklerle yüzleşmekten geçtiğinin de bilinmesi ve yapay gündemlerle zamanı avara kasnağa bağlamanın olduğunun bilinmesi gerekiyor mu ne…
Sevgi ile kalınız…