Elazığ Belediyesi ile Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) İl Müdürlüğü’nün ortaklaşa yaptığı “Çınaraltı Gençlik Söyleşileri” kapsamında “Vefa Günleri” konulu panel düzenlendi. Panelde Elazığlı edebiyat ve kültür adamı Ahmet Kabaklı anıldı. Belediye Kültür Merkezi’nde düzenlenen panele, Vali Yardımcısı Zekeriya Göker, Belediye Başkan Yardımcısı Kazım Özgür, KYK İl Müdürü Yakup Yıldız ve çok sayıda davetli katıldı.
Panel yöneticiliğini Fırat Üniversitesi Öğretim Görevlisi Yrd. Doç. Dr. Hayrettin Ayaz’ın yaptığı programda Ahmet Kabaklı'nın yeğeni Keban İlçe Milli Eğitim Müdürü Cemil Kabaklı ve Bingöl Üniversitesi Öğretim Görevlisi Cemil Turgut da yer aldı.
Programda açılış konuşmasını yapan KYK Müdürü Yıldız, “Günümüzde her yurdu bir ev kabul etmek, bu evde güven içerisinde barındırırken aynı zaman da psikolojik ve zihinsel anlamda da doyurucu etkinlikler yapmak gibi bir misyon geliştirdiklerini anlatan bu misyon çerçevesinde çalışmalarını sürdürmektedir. Bugün burada olmamızın sebebi bu yeni misyonun tabi bir sonucu olarak değerlendiriyorum. Bilindiği gibi her insan bir aile ortamında doğar. Doğduğu aileden de tabi olarak renk alır. Belli bir yaştan sonrada anne, babasını yani yuvası terk edip farklı illerde üniversite eğitimi görmek için ayrılır. Kredi Yurtlar Kurumu genel müdürlüğümüz özellikle son almış olduğu kararla bu evlerde yani devlet yurtlarında kalan öğrencilerimizi mana yönünden zenginleştirmek, sahipsiz bırakmamak, örf, adet, gelenek, görenek, milli ve manevi değerlerle bu yurtlarda yaşam alanı sağlamak için bir çaba içerisindedir” dedi.
“TÜRKİYE’YE VE TÜRK İNSANINA AŞKLA BAĞLI BİRİYDİ”
Çocukluğundan beri hayatın zorluklarını bilen biri olarak sade ve abartısız bir hayat yaşadığını ifade eden Cemil Kabaklı ise, “Amcam Ahmet Kabaklı memleket meselelerinde, yazılarında ve konferanslarında ciddi, özel hayatın şakacı, cana yakın, sevimli, esprili, alçak gönüllü, şen, cömert ve sevgi dolu bir insandı. Yakın çevresi olarak Türkçeye, Türkiye’ye ve Türk insanına aşkla bağlı, ilim sahibi, araştırmacı, bıkıp usanmadan çalışan, vefalı, yardım sever bir insandı. Ben 70’li yıllarda kendisinin talebi üzerine daha doğrusu ailevi bir özel durumlardan kaynaklanan doğduğum günden beri beni yanında evlat olarak görmek istemiş ve beni nüfusuna almak istemiş. Babam ve annem benden kopamamışlar. Kopmadıkları gibi gün gelmiş amcam bir şekilde beni İstanbul’a götürme planını gerçekleştirmiştir. Rahmetli yengemde beni çok severdi. Gerçekten çok asil bir hanımefendiydi. İstanbul’a ilk defa amcamla birlikte gittik. Onun yanında yaşamak üzere Elazığ’dan ayrıldım. Çalışma odasındaki daktilosunun sesi, benim orada yattığım yatak, divan ve çalışma odası kulaklarımda çınlamakta ve gözümde canlanmaktadır” diye konuştu.