Bu yıl 6.’si düzenlenen “Bilimsel Teşvik ve Akademik Giysi Töreni” Atatürk Üniversitesi’nde gerçekleştirildi.
KFREVİOĞLU’NUN SUNUMU
Öğrenciler ve akademisyenlerin ilgi gösterdiği Bilimsel Teşvik ve Akademik Giysi Töreni’nin açılış konuşmalarında söz alan Atatürk Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ö. İrfan Küfrevioğlu, törenin 2010 yılından beri yürütüldüğünü belirterek, Akademik Personel Bilimsel Teşvik Ödüllerinin amacından bahsetti. Küfrevioğlu: Atatürk Üniversitesi mensubu bilim insanlarının, fen, sağlık, sosyal, eğitim bilimleri ve güzel sanatlar alanlarındaki seçkin araştırma, çalışma ve hizmetlerini değerlendirmek, üstün nitelikleri onayarak kamuoyuna duyurmak ve teşvik unsuru olmak üzere üniversitemiz rektörlüğü tarafından her bir alan için bilimsel teşvik ödülleri vermektedir. Bu ödüller her yıl üretilen kitap, makale, etkin makale, patent, atıf, proje, en iyi BAB projesi, en iyi doktora tezi ve takdir dallarında, bilimsel nitelikleri yürüten akademik personele verilen ödülleri kapsar. 2010 yılında 15 öğretim üyemiz, 2011 yılında 37 öğretim üyemiz ödül alırken, bu yıl sayımız 80’e çıkmıştır. Bu yıl ki ödül törenimizde en göze çarpan husus, nitelikli ödülleri ön plana çıkmasıdır. Zaten ödül törenimizin amacı öğretim üyelerimizin daha nitelikli çalışmalar üretmeye özendirmektir” dedi.
ÜNİVERSİTELERİN VARLIK SEBEBİ BİLİMDİR
2010 yılından beri Akademik Personel Bilimsel Teşvik Ödülleri Töreni’ni gerçekleştirdiklerini belirten Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak, ödül sayılarının ise her geçen yıl arttığını ve bundan sonra da artmaya devam edeceğini söyledi.
AKILCI, STRATEJİK VE İSTİKRARLI BİLİM POLİTİKALARI
Rektör Koçak, “Bugün burada özellikle bilimini, üretime dönüştürme gayreti ile kayda değer bir niteliği yakalamış olan çalışmaları, teşvik ve akademik gelişimini bir üst noktaya taşımış olan hocalarımızı tebrik törenimizi icra etmekteyiz. Üniversitelerin varlık sebeplerinden biri bilimsel üretimde bulunmalarıdır. Böylelikle insanlığın refah içerisinde yaşamasını sağlayacak koşulları oluşturmalarıdır. Bugün ülkelerin gelişmişlik düzeyleri, bilimsel üretim potansiyelleri ve bilimsel verileri kullanma yetenekleri ile doğrudan ilişkilidir. Bilimsel üretimdeki sürdürülebilir nitelik ise akılcı, stratejik ve istikrarlı bilim politikalarıyla mümkündür. Yaşadığımız çağ, bilgi çağıdır. Bilgiyi kullanan ve bilginin işlenmesinde teknolojiye ağırlıklı olarak yer veren çağdaş toplumlar, potansiyellerini üniversitelerin öncülüğünde gerçekleştirmektedirler. Yine üniversiteler toplumların bilimle barışık yaşamalarını, onların refah seviyelerini ve yaşam kalitelerini arttıracak temel güçlerdendir. Velhasıl üniversiteler ve bilimsel üretim, günümüzde hayati bir üretime sahiptir” dedi.
BİLİMSEL YARIŞ
“Kuşkusuz, bugün hemen hemen bütün üniversiteler bilimsel üretim potansiyelleri, bilime katkı oranları ve bilimsel başarılarıyla ciddi bir yarış içindedirler” diyen Rektör Prof. Dr. Hikmet Koçak konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ülkemizdeki 180 aşkın üniversitemizin, rekabetçi bir anlayışla nitelikli akademisyen kadrosu oluşturma, uygun araştırma koşulları meydana getirme ve kaliteli öğrenci potansiyeline sahip olma yolunda yoğun uğraş ve çabaları vardır. Atatürk Üniversitesi yönetimi olarak yapılan bu çalışma ve üretimleri takdir etmek ve desteğimizi bildirmek, siz değerli bilim adamlarını arkanızdan gelen nesillere örnek olarak göstermek adına bir tören düzenleyip, kayda geçmeyi görev bilmekteyiz. Üniversitemiz her geçen yıl daha da büyüyor. Bu büyümede şüphesiz en büyük ölçümüz bilimsel üretim potansiyellerimizdir. Bu potansiyeli harekete geçirip gelişmesini sağlayacak argümanların başında yer alan destek ve teşvik gibi konular, görevde bulunduğumuz sürece hep önceliklerimiz arasında yer almış ve almaya da devam edecektir” şeklinde konuştu.
ÜNİVERSİTELERİ KURAN AKADEMİSYENLERİN YARISI ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ MEZUNU
Kendisinin de Atatürk Üniversitesi’nden mezun olduğunu aktaran YÖK Başkanı Başdanışmanı Prof. Dr. Mustafa Safran, Türkiye’nin dört bir yanındaki üniversiteleri kuran kişilerin yarısının, Atatürk Üniversitesi mezunu olduğunu vurguladı. Gazi Üniversitesi’nde Erzurumlu olmadıkları halde kendisine ve arkadaşlarına Erzurum ekibi denildiğini söyleyen Safran, Atatürk Üniversitesi mezunlarının birçok başarıya imza attığını söyledi. Mustafa Safran, “Burada akademik teşvik alan arkadaşlarımı kutluyorum. Üniversitelerin imkânları artmış durumda. 2010-2014 yılları arasında 22 bin civarında taranmış makale var. Öğretim üyesi sayımız ise 136 bin. Dolayısıyla bu konuda Türkiye’nin ciddi anlamda bir sıkıntısı var. Bu teşviklerin yanında, Kasım ayında kanunen yeni bir teşvik daha çıktı. Biz istiyoruz ki her bir arkadaşımız taranan bir dergide yazı yazsın ve teşvikten faydalansın. Özellikle genç öğretim görevlisi, araştırma görevlisi, uzman, çevirici arkadaşlara biraz daha ayrıcalık sağladık ve onları biraz daha teşvik eder duruma getirdik. Biz bu sayıyı ikiye katlayamadığımız takdirde ciddi sıkıntı yaşarız. Bu durumu çözmemiz gerekiyor. Yükseköğretim kurumu olarak ciddi anlamda destek ve değişim içerisindeyiz. Doktora ve yüksek lisans programlarında birtakım değişiklikler yaptık. ÖYP’yi de gözden geçiriyoruz. Üniversitelerimizden gelen bütün şikâyetleri dikkate alarak bu programla ilgili yeniden yapısal bir değişiklik içerisinde olacağız” dedi.
AKADEMİK DÜNYASI GÜÇLÜ OLMAYAN BİR ÜLKENİN, KALKINMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR
Erzurum Valisi Dr. Ahmet Altıparmak ise Bilimsel Teşvik ve Akademik Giysi Töreni önemli bir programa katılmaktan memnuniyet duyduğunu belirterek, akademik dünyası güçlü olmayan bir ülkenin, kalkınması ve güçlenmesinin mümkün olmadığını söyledi. Vali Altıparmak: “Bu manada birçok tören ve çalışmalar yapılıyor. Önümüzdeki seneden itibaren, Valiliğimiz ve Büyükşehir Belediye Başkanlığımızın da teşvik ödülü alan akademisyenlerimize hediyeleri olacak. Ancak bizim ödül vereceğimiz çalışmalar, özellikle Erzurum’un ve Erzurumlunun sorunlarını çözmeye yönelik çalışmalar olacak. Zira bizim önümüzü açacak ve politika üretmemizi sağlayacak olan sizlerin akademik çalışmalarıdır. Şehirlerimiz, sizlerin de bildiğiniz gibi kirlilikten geçilmiyor. Özellikle de hava kirliliği. Doğalgazın gelmiş olması havanın berraklığını sağlıyor, ancak havadaki o yoğun kirliliğin bittiği anlamına gelmiyor. Onun için özellikle hava koridorları nedir? Dünyada nasıl yapılıyor? Erzurum’un hava koridorları nerelerden geçmelidir? Diye çok güzel bir çalışma ortaya çıkardık. Bunları belediyelerimize vereceğiz ve Türkiye’de yine Atatürk Üniversitesi örnek bir çalışmayı ortaya koymuş olacak. Bundan dolayı hocalarımıza teşekkür ediyorum” dedi.
Açılış konuşmaların ardından bilimsel teşvik ödülleri verilerek, akademik giysi töreni gerçekleştirildi.