Tarihi ve özgün eserler maket sanatçısı Doğan Hattatoğlu, üç kutsal mescidin birebir ölçeklerle küçülterek hazırladığı maketini Erzurum Ulu Cami’de sergiliyor.
İnsanların içerisinde kıvılcım uyandırabilmeyi amaçlayan ve bu sebeple manevi değerler üzerinden maket çalışmalarını sürdüren maket sanatçısı Doğan Hattatoğlu, üç kutsal mekan olan Kabe-i Muazzama, Mescid-i Nebevi ve Mescid-i Aksa'nın maketlerini birebir ölçeklerle hazırladı. Hattatoğlu, maketleri gerçek topraklarıyla Erzurum Ulu Cami’de ziyaretçiler için sergiliyor.
Erzurum’u yansıtan 40’a yakın eseri Büyükşehir Belediye binasında sergileyen Doğan Hattatoğlu, “Sigara kullanan bir insanın harcamış olduğu parayı kumbaramda biriktiririm kendime malzemeler alırım” diyerek yola çıktığını anlattı. “Diğer insanlar dumanlarını havaya üflediğinde ben yeteneğimi sanata üfledim” diyen Hattatoğlu, sanatçının sadece sanatıyla değil, ilettiği mesajlarla da değerli olacağını ifade etti. Soyadlarından da belli olduğu üzere yeteneklerinin genetik olduğunu dile getiren Hattatoğlu, şehit olan dedelerinin hattat oluşundan bu soyadı aldıklarını belirtti. Doğan Hattatoğlu, Erzurum’da İbrahim Paşa Camii'nin kapısındaki yazıların hattat dedesi tarafından yazıldığını ve tüm kardeşlerinin sanatın bir dalıyla mutlaka iç içe olduğunu söyledi. Daha önce Karayolları Genel Müdürlüğünde teknik ressam olarak çalışmasından dolayı minyatürde zorlanmadığını dile getiren Hattatoğlu, “Becerinin yanında bu işin matematiğini de tekniğini de iyi bilmek gerekiyor. Bu iş sabır işi, öğrenciler kafelerde vakit geçirmek yerine üretici olup, topluma faydalı olmalı. Sizden sonra gelecek nesillere birer katkınız olmalı” dedi.
Öğrenci yetişmediğinden yakınan Hattatoğlu, “Maket çalışmasının uzun vadeye ve sabra dayanır. Mutlaka ve mutlaka insanın kendisini branşına adaması gerekli. Yalnızca üniversite diploması almak kafi değil, keşke öğrenciler gelse beni dahi geçse. Bu sanatı devam ettiren insanlar olsun çok isterim. Güzel Sanatlar Fakültesinden bu işi merak edip gelen öğrenciler günümüzün uğraşı telefonla çok vakit harcadıkları için konsantre olmayıp gelmemeye başladılar. Öğrencilerden biri çok kabiliyetli olmasına rağmen arkadaş birliği ve para önceliği nedeniyle sanatı daha yolun başındayken bıraktı. Bu güne kadar kimsenin yetişmemesinden dolayı üzgünüm. Hanımların el işindeki inceliği ve dikkati nedeniyle sanata olan ilgileri, becerileri daha fazla. Hat sanatı ve tezhip üzerine özveriyle çalışıyorlar ama maket sanatında da olmalarını temenni ediyorum” ifadelerini kullandı.
Hattatoğlu, “Necmettin Nursaçan hoca Erzurum’a geldiğinde maket çalışmamızı gördüğünde bana ‘Şuanda Mescid-i Nebevi’de yürüyorum’ demesi üzerine demek ki bir şeyleri başarabilmişim o istediğim etkiyi oluşturabilmişim. Maketlerin bittikten sonraki mutluluğu çok önemli, yapım aşamasındayken maketin bitişini hayal ederseniz, ortaya çıkan eser daha mükemmel olur” diye konuştu.
Yapmış olduğu maketlerin önemini anlatan Hattatoğlu, “Kudüs ilk kıblemiz, miraca çıkılan yer. Ruhlar alemindeki tüm peygamberlerin saf tutup namaz kıldığı bir mekan. Dünyanın kuruluşunun başladığı ve tatlı suların çıktığı ilk mekan burası. Üç mescit işaret edilmiş, Kabe-i Muazzama, Mescidi Nebevi ve Mescid-i Aksa. Dünyada bir ilke tanıklık eden Erzurum Ulu Cami’de üç kutsal mescit bir arada bulunuyor. 5 senelik emek sonucu ortaya çıktı. Mescid-i Aksa bir buçuk sene, Kabe bir buçuk sene, Mescidi Nebevi ise 2 sene sürdü. 2 bin 540 tane penceresi tek tek oyularak yapıldığı için Mescid-i Nebevi biraz daha uzun sürdü. Mecidi Nebevi; Hz. Muhammed Mustafa'nın (s.a.v) kabristanının bulunduğu ve kendi evinin bulunduğu bir yer. Kabristanın bulunduğu yer ise 'Benim cennet bahçem' diye nitelediği bir alan. Bilal Habeşi’nin ilk ezan okuduğu kubbe de burada mevcut. Günümüzde kubbelerde bulunan ray sistemi sayesinde açık havada namaz kılıyormuş hissine sahip oluyorsunuz. Osmanlı bu alanlara çok önem vermiş, hatta Kabe’nin üzerinde bulunan altın oluğun yönü bize doğru dönüktür. Bizim secdemizin yönündedir” diye konuştu.
Sahabelerin olduğu Beyt-ül Baki mezarlığının maketinde gösteren ve beraber umre için gittiklerinde kaybettiği kayınpederinin mezarını belirtmek için maketinde beyaz bir taş kullandığını anlatan Hattatoğlu, kendi maneviyatını da eserine işleyerek, eserlerini hem kendi maneviyatı hem ziyaretçilerin maneviyatıyla yoğuruyor. Şuanda Erzurum’un eski görünümünü günümüze taşımak için maketler hazırlayan Doğan Hattatoğlu, “Hiç boş durmam, akıl akıldan üstündür, ne kadar çok öğrenirsem o kadar iyidir. Yaptığım bütün çalışmalarda ölçüyü almadan çalışmayı yapmıyorum. Gittiğim yerden dokümanlarla geliyorum, kaç bölü ölçek ile yapacağımı belirliyorum, eğer ölçek kaçarsa işin hiçbir estetiği kalmaz. Osmanlı dönemi Erzurum’unun maketini kurduğum atölyemde belkide yaklaşık 3 sene sürecek bir eser bırakacağım ardımda, eskiyi günümüze taşıyacağım” dedi.
Ulu Cami’ye gelen ziyaretçiler, maketlerin birebir küçültülerek yapıldığını ve kullanılan toprakların gerçek mescitlerin toprakları olduğunu öğrendiklerinde gözleri dolarak, Hattatoğlu’na "Kudüs’ü ayağımıza kadar getirmiş" diyerek teşekkür ediyorlar.