OSMAN AKIN/iha
Uluslararası Yaşlanma ve Yaşlılık Kongresi'nde konuşan İç Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Sedat Demir, Türkiye'deki 65 yaş üstü nüfusun 2020 yılında yüzde 7.7 olmasının beklendiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül himayesinde Bursa'da ilk kez gerçekleştirilen ve 3 gün süren Uluslararası Yaşlanma ve Yaşlılık Kongresi'nde konuşan Medical Park Özel Bursa Hastanesi Tıbbi Direktörü Doç. Dr. Sedat Demir, Dünya Bankası verilerine göre Türkiye'de doksanlı yılların başında yüzde 4,3 olan 65 yaş üstü nüfusun 2020 yılında yüzde 7,7 olmasının beklendiğini dile getirdi. Yaşlı hastaların değerlendirilmesinde karşılaşılan özellikleri sıralayan Doç. Dr. Demir, "Hastalıklar sık ve atipik seyirlidir.
Hastalıkların atipik ortaya çıkışı yaşlılar için tipiktir. Geriatrik hastada hastalık etkenleri, semptomları ve bulguları farklıdır. Multipl patoloji ve polifarmasi sıktır. Değişik düzeylerdeki zihni bozukluklara sıklıkla rastlanmaktadır. Yaşlı hasta grubu multidisipliner yaklaşım gerektirir. İç hastalıkları uzmanı ve aile hekimi zihni sorunu olan hastaların doğru değerlendirilmesi ve yönlendirilmesinden çoğu kere öncelikle sorumludur" dedi.
Nörolojik hastalıklar ile sistemik ve organ hastalıklarında ortaya çıkan zihni bozuklukların doğru değerlendirilmesi ve ayrımının doğru yapılması gerektiğini ifade eden Demir, "Nörolog ya da psikiyatrist açısından bakıldığında genç hastalardakine benzer bir klinik tablo beklenmeksizin yeni bir psikiyatrik tablo sergileyen her yaşlıda genel tıbbi nedenler titizlikle araştırılmalıdır" diye konuştu.
ZİHNİ BOZUKLUĞA SEBEP OLAN SİSTEMİK PROBLEMLER
Demir, zihni bozukluğa sebep olan sistemik problemleri ise şöyle sıraladı:
"Diabet, hipotroidi başta olmak üzere çeşitli endokrin ve metabolik hastalıklar, sıvı elektrolit bozuklukları, hipertansiyon ve kronik karaciğer hastalıkları, otoimmün ve kollagen doku hastalıkları, böbrek yetmezlikleri, kardiyak hastalıklar, kardiovasküler girişimler, kronik solunum yetmezlikleri, çeşitli maligniteler, hematolojik hastalıklar, hiperkoagulabilite durumları."
Hipertansiyon ile alzheimer hastalığı arasındaki ilişkinin klinik olarak alzheimerın ortaya çıkmasından 15 ile 20 yıl öncesine dayandığını söyleyen Demir, "70 yaş sonrasında kan basıncının artmasıyla artar. Bu ilişki iki yönlüdür. Koroner by-pass ameliyatlarında nörokognitif bozuklukların operasyon sonrası hastaların yaklaşık yüzde 80'inde görüldüğü ve cerrahi sonrası 5 yılda da hastaların yüzde 42'sini etkilediği bildirilmiştir" dedi.
Ağrı tedavisinin yaşlılarda diğer kronik hastalıkların tedavileri arasında çoğunlukla göz ardı edildiğini kaydeden Demir, "Yetersiz ağrı tedavisi, yaşlıların hayat kalitesinde ve fonksiyonelliğinde önemli kısıtlamalar getirmektedir. Bu hastalarda sosyal izolasyon ve depresyon sıklıkla karşımıza çıkabilmektedir. Özelikle demans gibi iletişim bozukluğu ve şikayetlerini anlatamayacak derecede düşkün olan yaşlılarda ağrıyı objektif olarak değerlendirerek uygun bir tedavi stratejisi belirlemek oldukça zordur.
Yaşlı hastalarda kalp damar sistemini veya diğer sistemleri tutan ek patolojiler bulunabileceğinden bu hastalarda cerrahi tedaviye karar verirken çok daha titiz davranılmalıdır. Cerrahi tedavi mutlaka gerekiyorsa, bu girişimin öncelikle genel anestezi altında hastayı tamamen uyutmak suretiyle yapılıp yapılamayacağı ortaya konmalıdır. Hastanın genel anestezi alması sakıncalı ise o zaman spinal anestezi kullanılmalıdır" diye konuştu.
"TÜRKİYE'DE 65 YAŞ VE ÜSTÜ NÜFUS 7.2'DİR"
Doç. Dr. Ergün Bozoğlu ise, 65 yaş üstü nüfusun Türkiye'de yüzde 7.2, ABD'de yüzde 13, Batı Avrupa'da yüzde 16, İskandinav ülkelerinde ise yüzde 20 olduğunu ifade ederek, Türkiye'de beklenen yaşam süresinin kadınlarda 75.7, erkeklerde 70.7 olduğunu söyledi. 65 yaş üstü nüfusun hastaneye kabullerin yüzde 50'sini oluşturduğunu anlatan Bazoğlu, bunamanın ise yaşlılığın değil anormal beyin sürecinin bir sonucu olduğunu söyledi. Her unutkanlığın demans olmadığını ifade eden Bozoğlu, bunun tanısında deliryum ve depresyonun da dikkate alınması gerektiğini belirtti.
Uyku Kliniği Uzmanı Dr. Melike Yüceege, yaşlılarda uykudaki değişiklikleri anlatarak, "Uykunun kalitesi ve zamanlaması değişir, sirkadyen ritm çevreye göre erkene kayar. Erken yatmaya, erken kalkmaya eğilim artar. Gün içi kestirmeler fazladır. Gündüz uykululuk artar. Komorbiditeleri olanda daha fazla artar. Jet lag, vardiyalı çalışma gibi hızlı faz değişikliklerine uyum azalır. Yaşlılarda uyku bozukluğunun sebepleri işe şunlardır; komorbiditeler, ki bunlar hastalığın kendisi veya ilaçlardır. Primer uyku hastalıkları, uyku hijyeni ve çeşitli kombinasyonlardır" dedi.
Bakım evlerinde uyku problemlerinin sıklıkla görüldüğünü anlatan Yüceege, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Komorbiditeler sıktır. Parkinson, demans gibi nörolojik hastalıklar da uykuyu bozar. Sempatomimetik, antihistaminik, antidepresan, kolinesteraz inhibitörleri de uyku-uyanıklık siklusunu etkiler. Gündüz uykululuğa neden olur. Parlak ışık maruziyeti sıklıkla azdır. Gece uykuyu bozacak ışık ve gürültü sıktır. Bakım evlerindeki bu meselelerin çözümü için ise her yaşlıda bu açıdan sorgulama yapılmalıdır. Bunun için eğitimli personel önemlidir. Bilek aktigrafisi uykuyu tanımlamada yardımcı olur. Yaşla uyku apnesi sıklığı artar. Horlama, tanıklı apne, gündüz uykululuk araştırılmalıdır. Özellikle demanslı hastalarda insomnia sık görülür. Komorbiditeler araştırılmalıdır. Bireylerin gün içinde geçirdikleri zaman azaltılmaya teşvik edilmelidir. Sedatif hipnotiklerin kar-zarar oranı değerlendirilmelidir." Doç. Dr. Ergün Bozoğlu başkanlığındaki 'geriatri Olgularda Kognitif Problemler' konulu panelde, Prof. Dr. Çağatay Öktenli, 'Yaşlı hastada hipertansiyon tedavisi', Uzman Dr. İlkin Naharcı ise 'Diabetes mellitusun güncel tedavisi' konularında bilgi verdi.