SAMET ÖZÜNAL(GHA) - Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen “Yurtdışında Türkçe Öğretimi-Sorunlar Yaklaşımlar” konulu panelde konu ele alınarak tartışıldı.
Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen panelin yöneticiliğini Doç. Dr. Muharrem Daşdemir yaptı. Türkçenin artık bir dünya dili haline geldiğini ve Türkçeyi öğrenmek isteyenlerin sayısında bir artış gözlendiğine dikkati çeken Daşdemir, Türkçenin yabancılara öğretilmesi konusunda bazı eksiklikler olduğunu ifade etti.
TÜRKÇE ÖĞRETİMİ
Bir dili öğrenmenin en doğru yollarından birinin o dili öğrenmenin bir ihtiyaç olarak ortaya çıkmasını gösteren Daşdemir, “İhtiyaç, dilin öğrenilmesinde en güçlü motivasyon aracıdır. Dil en kolay ve doğru bir şekilde ortamında öğrenilir. Üçüncü olarak o dille üretilmiş cümle ve metinlerin çok sık tekrar edilmesi ve hatta ezberlenmesi öğrenmeyi kalıcı ve etkili kılmaktadır” diye konuştu.
TERZİ’NİN BİLDİRİSİ
Çeşitli ülkelerde Türkçe okutmanlığı da yapan Yrd. Doç. Dr. Mehmet Terzi ise konuşmasında, gerek yabancıların Türkçe öğrenmesinde gerekse Türklerin yabancı dilleri öğrenme süreçlerinde verilen emekle alınan sonuç arasında ciddi farklar olduğunu söyledi.
GRAMER ÖĞRETMEK NE KADAR DOĞRU?
“Biz yabancı dil öğrenmeye çalışırken kullanılan kitaplar hep gramer öğretimi üzerine bina edilmiş kitaplardı. Şimdi Türkçe öğretmeye çalışırken kullandığımız kitaplara, malzemelere baktığımızda yine gramer öğretimi merkeze alınarak hazırlanmış kitaplar ve malzemeleri görüyoruz” tespitini yapan Terzi, bunun yanlış bir yöntem olduğunu savundu.
“Dilbilgisi malzemelerinin dil öğretiminde kullanılmasının anlamı dil öğretimini kolaylaştırmak olduğuna göre; dil öğretiminde dilbilgisinin bu kadar merkeze alınması ve dil öğretiminin dilbilgisi öğretimine dönüşmesi ne derece doğrudur?” sorusunu yönelten Terzi, şöyle devam etti:“Biz yabancı dil öğrenirken bir sürü gramer kaidesi öğrendiğimiz halde bir türlü zihnimizde belli bir canlarınla, rahat anlama ve kendimizi rahat ifade etme durumu bulamıyorduk. Şimdi Türkçe öğretirken aynı sıkıntıyı öğrencilerimizde görüyoruz. Türkçe ile ilgili birçok gramer kaidesi bildikleri halde zihinlerinde yeterince canlanma, rahat anlama ve kendilerini rahat ifade etme durumu oluşmuyor. Hatta Türkçe üzerine doktora yapmış -ana dili Türkçe olmayan bazı arkadaşlarla Türkçe ile ilgili gramer konularını Türkçe tartışmakta, mütalaa etmekte sıkıntı çekiyoruz. Çünkü onlar Türkçe ile ilgili, grameriyle ilgili birçok bilgi edinmişler, malumat sahibi olmuşlar ama Türkçeyi kendi zihinlerinde yeterince canlandıramadıkları, bizi rahat anlayıp kendilerini rahat ifade edemedikleri için bizimle Türkçe konuşmada sıkıntı çekiyorlar. Üstelik de Türkçe konuşan birçok insandan çok daha fazla Türkçe ile ilgili bilgi sahibi olmalarına rağmen.”
TÜRKÇE EĞİTİM MALZEMESİ SORUNU
Yabancılara Türkçe öğretmek üzere hazırlanan kitap içeriklerini de eleştiren Çiftçi, şöyle devam etti: “Türkçe öğretimiyle ilgili malzemelere baktığımızda karşılaştığımız bir başka husus da bu malzemelerdeki Türkiye ve Türklerle ilgili bilgi yığınıdır. Kullandığımız kitap Türkiye ile ilgili bir turizm rehberi mi, Türkiye`nin rejimini anlatan bir propaganda kitabı mı, yoksa Türk kültürünü ve geleneklerini tanıtan bir tanıtım kitabı mıdır! Bir dili öğrenen kişi o dili kullanan insanlarla ilgili bir takım gelenek, görenek, kültür ve tarihleriyle ilgili, o dilin konuşulduğu ülke ile ilgili bazı bilgileri zaten edinecektir. Dolayısıyla Türkçe öğrenen kişi de Türk gelenek, görenek, kültür ve tarihiyle ilgili, Türkiye ile ilgili bir takım bilgileri zaten ilgi ve dikkati nispetinde öğrenmiş olacaktır. Bizim Türkçe öğretim malzemelerine bu bilgileri bir propaganda yapar gibi koymamız doğru olmadığı gibi aynı zamanda iticidir de. Bu sıkıntılardan en önemlisi öğrenilen, edinilen bilgilerin kullanımında yaşanılan sıkıntıdır, öğrenilen, edinilen bilgi bir türlü hayatiyet kazanamamakta, kullanımda çok sıkıntı çekilmektedir. Bu sıkıntıların sebeplerinden birisi öğrenilen kelimelerin yeterince hayatın içinden olmaması. Hayatın içinden konular çerçevesinde; mümkün olduğunca dilbilgisi kaidelerinden uzak kalarak/yeterli diyebileceğimiz bir kelime hazinesini tekrar tekrar kullanarak Türkçe algılama ve cevap verme alışkanlığı kazandırmaya çalışırsak bir "Dilsel Kullanım Alışkanlığı" oluşturabiliriz. Daha sonra bu "Dilsel Kullanım Alışkanlığı" Özerine yine mümkün olduğunca dilbilgisel kaidelerden uzak durmaya çalışarak başka konular çerçevesinde çok çok uygulama ve tekrar yaparak Türkçe öğretiminde çok iyi mesafeler alabiliriz.”
Mısır’da Türkçe okutmanlığı yapan Yrd. Doç. Dr. Sait Uylaş ise konuşmasında Arap gençlerinin Türkçe öğrenirken yaşadıkları zorlukları anlattı. Türkçe öğretiminde okuma, yazma, telaffuz gibi konularda yaşanan sorunları örnekleriyle anlatan Uylaş, yabancılara Türkçenin öğretilmesinde ciddi materyal eksikliği olduğunu ifade etti.
Son olarak konuşan Yrd. Doç. Dr. Recai Kızıltunç ise, Türkçe’nin öğretiminde kullanılan materyaller hakkında bilgi verdi.
Paneli, akademisyenler ve öğrenciler dinledi.