Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Hınıslıoğlu, ilin kalkınma sorununu aşması için yol gösterdi:
Kalkınmanın ilacı tarımdır
Erzurum Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Hakkı Hınıslıoğlu, kentin kalkınmasında tarım ve hayvancılığın önemli bir yere sahip olduğunu belirterek, “Herkes kentteki öncelikli sektörünün tarım ve hayvancılık sektörü olduğu yönünde ortak bir karara varmıştır ve bu yöndeki çözüm reçetelerine ağırlık verilmelidir” dedi.
Erzurum Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Hakkı Hınıslıoğlu, kentin kalkınmasında tarım ve hayvancılığın önemli bir yere sahip olduğu gerçeğinin büyük bir kesim tarafından kabul edildiğini belirterek, kentteki çözüm reçetelerini bu doğrultuda hazırlanması gerektiğini ifade etti.
ÖNCELİKLİ SEKTÖRLER KONSUNDA SON NOKTA KONULMUŞTUR
Kentteki öncelikli sektörler konusunda fikir biriliğine varılmasının büyük önem taşıdığını belirten Hınıslıoğlu, “ Kentteki öncelikli sektör konusunda herkes farklı bir fikir beyan ederken, son gelişmelerle bu yöndeki tartışmalara son nokta konulmuştur. Bürokrasi, sivil kitle örgütleri ve siyasi merciler kent ekonomisindeki öncelikli sektörlerin tarım ve hayvancılık sektörleri olduğunu anlamışlardır” dedi.
SEKTÖRLERİN SORUNLARI
Kentte tarım ve hayvancılığın önemli sorunları olduğunu ve hayvan sayısının her geçen gün azaldığını belirten Hınıslıoğlu, “Gelişmiş ülkelerin tersine ülkemiz hayvancılığının gelişmediği, aksine her yıl hayvan sayılarının azaldığı, verimin düştüğü görülmektedir. Hayvancılığın geliştirilmesi için bölgesel özelliklerde göz önüne alınarak, özel bir teşvik sistemi uygulanmalıdır. Tarım gelirleri içinde yüzde 22 paya sahip olan hayvancılığımızın bu pay nispetinde teşvik ve desteklenmesi gerekmektedir. Destekleme politikalarında işletme ölçeklerini büyütmek ve verimlilik artışı esas alınmalıdır. Prim sistemi, üretimi teşvik eden, kayıt dışı ekonomiyi kayıt altına alarak kendi kendini finanse eden bütçeye asgari yük getiren bir uygulamadır. Bu yönüyle ilk planda et ve süt üretimine tatmin edici prim verilerek hızlı üretim artışı teşvik edilmelidir” açıklamasını yaptı.
BEYAZ ET SEKTÖRÜ ÖNEMLİ BİR DARBOĞAZ YAŞIYOR
Beyaz et sektörünün büyük bir darboğaz yaşadığını belirten Hınıslıoğlu, “ Kuş gribi hastalığının ardından beyaz et sektöründe önemli sorunlar yaşanmaya başlanmıştır. Üretim ve istihdam daralması tüm yönleriyle hissedilmektedir. Bu yöndeki desteklemeler artırılmalıdır. Köylünün itlaf harası zaman geçirilmeden ödenmelidir ayrıca yem, et, süt, yumurta, balık ve tüm hayvansal ürünlerde KDV oranı yüzde 1’e düşürülerek temel gıda maddelerinin tüketimi teşvik edilmelidir. Gıda güvenliği ve izlenebilirliğin sağlanarak beyaz et üzerindeki dedikodu ve spekülasyonların ortadan kaldırılması gereklidir. Aksi halde beyaz et sanayisi çökme noktasına gelmiştir. Ayrıca Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu kaynaklarıyla desteklenen dört ilimizde her gün toplam bir milyon 100 bin çocuğumuza sağlıklı süt imkanı sağlayan Okul Sütü Projesi durdurulmuştur. Okul Sütü Projesi devlet politikası haline getirilerek süreklilik kazandırılmalıdır.” dedi.
GÜMRÜKSÜZ ET İTHALATI SEKTÖRÜ OLUMSUZ ETKİLİYOR
Gümrüksüz et ithalatının hayvancılığı olumsuz etkilediğini belirten Hınıslıoğlu, “ Türkiye, 1998’de imzaladığı Ortaklık Konseyi kararına göre Avrupa Birliği ülkelerinden belli bir süre içinde 19 bin ton parça et, 3 bin ton kesim amaçlı canlı hayvanı gümrüksüz ithal etmek zorundadır. Ancak Avrupa Birliği Türkiye’nin üzerine düsen sorumluluğu yerine getirerek anlaşma gereği ithalata başlamasını istiyor. Et ithalatının başlaması ve bunun önünün açılması sektörde büyük sıkıntı yaratacaktır. AB’den et ithalatının önlenmesi, önlenemediği takdirde ise tam üyelik müzakereleri sürecinde söz konusu ithalatın içeriğinin et yerine besi ham maddesi ve damızlığa yönelik canlı hayvan ithali olarak değiştirilmesi gereklidir” şeklinde değerlendirme yaptı.
HAYVANLARIN YÜZDE 40’I DÜŞÜK VERİMLİ
Hayvanların düşük verimli olmasının sektörü olumsuz etkileyen bir diğer olumsuzluk olduğunu ifade eden Hınıslıoğlu, “Ülkemizdeki büyükbaş hayvan varlıklarının yüzde 40’ı genetik bakımdan düşük verimli ırklardan oluşmaktadır. Bu nedenle hayvan ırk ıslahı çalışmalarına ağırlık verilmeli ve her bölge için en uygun hayvan ırkı belirlenmelidir. Irk ıslahı geliştirilmesi sağlanıncaya kadar, her bölgenin şartlarına uygun ırklar seçilerek damızlığa yönelik canlı hayvan ithal edilmelidir. Optimal ölçekli işletmelerin desteklenmesi için üreticilere ve firmalara sertifikalı damızlık süt sığırcılığı modeli türündeki uygulamalar için finansman ve kredi sağlanmalıdır” dedi.