Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Erzurum Şube Başkanı Murat Ertaş, İstanbul Eyüp’teki TDED Genel merkezi Ahmet Yesevi Toplantı Salonu’nda “Cumartesi Buluşmaları” programında “Hudut Şehrinden Şiirin Hudutlarına” başlıklı bir konferans verdi.
Erzurum’un kurulduğu günden bu yana şehri ele geçiren birçok devletin hudut şehri olduğuna dikkat çeken TDED Erzurum Şube Başkanı Murat Ertaş, bugünkü ve kadim Erzurum’un sosyokültürel yapısında, insanının şahsiyetinde, sazında, sözünde, yüreğinde hudut şehri özelliklerinin her açıdan izdüşümlerinin olduğunu ifade etti. Erzurum’u anlamanın yolunun tarih ve sosyoloji düzleminde hudut kavramını anlamaktan geçtiğini söyleyen Ertaş, modern bir kavram olan “sınır” kelimesi kullanılmaya başlandığı 19.yüzyıldan itibaren Erzurum’un “hudut” ile kazandığı birçok zenginliği “sınır” ile kaybettiğini belirtti.
TDED Başkanı Murat Ertaş’ın konuşmasının devamında özetle şunları söyledi:
“Erzurum, farklı tarihlerde şehre hâkim olan devletlerden Doğu Roma’nın (Bizans’ın) doğu, Sasani devletinin batı, Gürcülerin güney, Arapların kuzey, Büyük Sekçuklu Devleti’nin batı, Osmanlının ve Türkiye Cumhuriyeti’nin doğu sınırı olarak bugüne kadar bulunduğu coğrafyanın kaderini yaşamıştır. Erzurum’un bulunduğu coğrafya jeopolitik açıdan çok kıymetli, bir o kadar da doğal coğrafi sınır özelliği göstermektedir. Bunun sonucu olarak da bir hudut şehri olarak Erzurum’un devletler arasında sık sık el değiştirmesi, Erzurum’u kurulduğu günden bu yana garnizon şehir özelliklerini yüklemiştir. Osmanlıda sık sık İran’ın ve Rusların tacizine veya işgaline maruz kalan Erzurumlularda vatan hassasiyeti zirvede olmuştur. Rusla ve İranla merkezden uzak bir başına mücadele ettiği olmuştur. 9 Kasım Aziziye Destanı, 1916 Kargapazarı direnişi bu mücadelenin tarihe düşmüş onurlu fotoğraflarıdır. Erzurum’un etrafı kırkın üzerinde tabyalarla muhkem hale getirilmiştir; çünkü Erzurum doğunun can boğazıdır. Osmanlı döneminde sıkça kaybolan devlet otoritesi esnaf dayanışmasını ve serdengeçtilik kültürünü geliştirmiş, yaşadığı acılar onu “dadaş” kelimesiyle bir şahsiyet anıtı haline getirmiştir.
Erzurum’un hudutta yaşadığı kederler, güçlükler ve tüm güzellikleri en iyi gösteren unsurların başında türküler gelir. Erzurum’un türküleri ağırbaşlıdır, hüzün vardır, hasret vardır, kahramanlık vardır, gözyaşı vardır ve ayrıca türkülerimizde geniş bir gönül coğrafyası vardır. Türkülerimizde Tebriz, Şiraz, Belh, Delh vardır. Basra, Bağdat, İskenderiye, Yemen, Mısır, Tunus, Şam, Hicaz vardır. Buhara, Semerkant, Revan, İstanbul, İzmir, Bursa ve Konya vardır. Hudut şehrinde doğu batı yönündeki tarihi İpekyolu ve kuzey güney yönündeki ticaret yollarının üzerindeki şehrin şahsiyetinde, edebiyatında, söz dağarcığında, ilminde irfanında Kafkasya’da vardır, Türkistan da, Ortadoğu da vardır, Çin de Erzurum Doğu’nun Batı medeniyetiyle, Batı’nın Doğu medeniyetiyle tanıştığı bir hudut ve gümrük şehridir. Erzurum kültür ve edebiyatı bu nedenle çok zengindir. Velhasıl Erzurumlu hem kahramandır, hem alimdir, hem arif Erzurum bir şehrin ötesinde vatandır.”
Konuşmasında sıkça Erzurum türkülerinden ve şiirlerinden örnekler veren TDED Başkanı Murat Ertaş, salondan gelen soruları cevapladı. Programın yöneticiliğini yapan Şair Niyazi Gedik program sonrasında Murat Ertaş’a ve konuklara teşekkür etti. Program hatıra fotoğrafının çekilmesiyle sona erdi.