Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Erzurum Şubesi’nde eğitimci-şair Vildan Şen’in konuşmacı olduğu programda “Medyanın bireysel ve toplumsal hayatımızı etkileyen olumsuzlukları” konuşuldu.
Vildan Şen modern insanın medyanın tutkulusu, tutsağı ve bağımlısı olduğunu söyleyerek ail eve toplum yaşantısında olsuz tesirlerini anlattı.
Vildan Şen’in açıklamaları şöyle:
“Görsel ve işitsel araçların tümü olan “medya” bilinçli halimizden bilinçaltımız dahil her tür duyu ve duygumuzu, zaaflarımızı ele geçirerek istendik yönde dönütler vermemizi sağlıyor. Sınırsız insan ihtiyaçlarına sınırlı kaynakların yetmediğine inanan dünyanın tüketim çılgınlığının bir parçası olmakla bizi ve bizden sonraki nesli görünmez urganlarla kendine sıkı sıkıya bağlayan medya; kitap kapağından, afişe, reklamdan sinemaya, televizyondan internete her türlü cezbedici, albenili, renkli ışıklarıyla gözlerimizi ve gönlümüzü kamaştırmış efsunlu iklimine bizi hapsetmiş bulunmaktadır. Markete herhangi bir şey almaya giden insan akla hayale gelmeyen ürünlerle dışarı çıkmakta, alelade bir müzik dinlemek için internette video seyretmek isterken umulmadık videolara yönlendirilmekte, haber ve algı operasyonlarıyla itibar kaybına uğramaktadır. Bilinçaltı (subliminal) mesajlarla aklı fikri ve mantığı (25.kare, ışığa giydirme, zemine yayma, zamana yayma gibi bilinmedik yöntem ve tekniklerle) çalınıp gasp edilmekte olan savunmasız insan yığınları ve kitleler haline geldik maalesef. Nicelik ve nitelik olarak saymakla bitiremeyeceğimiz bu hızlı, ani, acil, teknolojik bilgi bombardımanın uzun vadede bizi ne gibi tehlikelere maruz bırakacağından bile bihaberiz. Gazete manşeti, ilan panosu, çizgi film, dizi film, sinema, cadde ve sokaklarda elimize tutuşturulan kuşe kâğıda basılmış amblemli, logolu kâğıtlar vs. bizi daha çok, daha çılgın harcamaya yönlendiriyor. Anneler çocuklarını sözüm ona güvenli televizyon karşısına oturtup kendi işlerine dalabiliyor. Küçük yaşta bilinçaltına erişilen çocuğun neyi, kimi nasıl örnek aldığı bilinmiyor ve hasta-hastalıklı bireylerin oluşmasında rol oynayan medyanın gizli gücü sezilemiyor. Mobil ve hızlı erişim online olma istatistiklerinden ülkemizin maalesef açık ara önde olması bizi düşündürmektedir. Medyanın en bilinen ayağı sosyal medyanın da merak ve dedikodu kültüründen beslenip beğeni ve kabul görme güdülerimizi harekete geçirip yaşlı genç herkesin zamanını çalmada ne kadar mahir olduğunu zikretmekte fayda var. Yüz yüze iletişimi koparan, aile ve komşuluk ilişkilerinden kurumsal kültüre kadar her şeyi zedeleyen, dili yozlaştıran, rahatça yapılan paylaşımlar sayesinde siber suç ve yasalara çanak tutan, mutluymuş algısıyla mutsuz insan profilleri husule getiren sosyal medya, artık sosyal medya terörü denilen bir kavramla yan yana kullanılmaktadır. İnternet bağımlılarının doktora ihtiyaç duymadan kendi teşhis ve tedavilerini yaptıkları, sohbet masalarında gerçek/sanal kimliklerin altında gayri meşru- gayri ahlaki sohbetlerin yapılabildiği, kolay yemek tariflerinden elişi öğrenmeye, metal işlerinden lastik parlatmaya kadar her şeye hızla ulaşılabilindiği bir dünyanın eğitimci, yazar, hekim, üstat, âlim, ebeveyn, akraba vs. sıfat ve adları ortadan kaldırabileceği görülmektedir. Sloganlaşmış ucube diliyle (artı -atıyorum-feyk hesabı stalkladım) medya bizi eğitiyor, medya bizi yönetiyor, medya bizi çarpıyor, çeliyor, çalıyor Medyayı öğrenmek, medyayı tanımak, medyayı sorarak sorgulayarak okumak zorundayız. Kendimizi ve sanal âlemleriyle gerçek dünyaları örtüşen evlatlarımızı, yarınlarımızı korumak, kollamak, onları maruz bıraktığımız yahut emanet ettiğimiz bu yanıltıcı dünyanın sahte kollarından alarak, uzun ve renkli rüyasından ara ara da olsa uyandırmak biz yetişkinlerin en önemli vazifesidir. Medyanın renkli ve soğuk dünyasından gerçek hayatın sıcak, içten, samimi doğallığına yolculuk yapmak aslında yalnızlaşan modern insanın en büyük arzusu. Ancak kendisini sosyal medya sayfalarına zincirlemiş bir tutsak, tutkun, bağımlı olan da kendisi.”